BERÇIN
Insan korktuğunda, üzüldüğünde, sevindiğinde yanında birini istiyor. Seçimimizi çoğunlukla arkadaşlarımızdan yana yaparız. Özgüvenli insanlar ise ailesinden yana olur. Özgüvenli ve içten içe mutlu olan, hiç bir yalnızlık hissi çekmeyen o şanslı insanlar..."Sadece ablam üstüme çok geldiği için bir sinir krizi geçirdim. "
Maalesef ben onlardan değildim. Bense sürekli yalan söylemek zorunda kalan, ne ailesine ne de arkadaşlarına sığınamayam, kısacası bu iki kategorinin de dışında yeni bir türdüm.
"Lamba nasıl patladı?"
"Tesadüftü. Patlayıverdi. "
Bana o kararlı bakışlarını attı. "Seansa gidiyorsun. "
"Baba, hayır!"
"Hiç boşuna ısrar etme. Gideceksin. "
"Beni zorlayamazsın!" Aniden itiraz etmem üzerine elinde ne varsa bırakıp dik dik bana bakmaya basladı. "Ben 17 yaşındayım!"
"16. " diyerek düzeltti.
"Çocuk değilim. "
"Reşit olana kadar çocuksun ve reşit olana kadar seni istediğim doktora götürebilirim. " Uzanıp dolaptan ceketini alıp giydi. Ben de çantamı sırtıma takıp ayakkabılarımı giymeye başladım. "Ne diyeceğim doktora? Ne anlatmamı bekliyorsun?"
Yüzünde alaycı bir ifade oluştu. Tabii altında biraz da öfke yatıyordu. "Mesela lambanın aslında tesadüfen patladığını değil de senin patlattığını itiraf edebilirsin. "
Anlaşılan bu işten kurtulamayacaktım. Arabaya biner binmez ne yalan söyleyeceğimi düşünmeye başladım. Belki de hiç bir şey söylememeliydim. Konuşmamalı ve babasına kırılan kızı oynamalıydım belkide. Ama bu defa babam beni konuşturmakta kararlıydı. Ne kadar susarsam susayım tekrar tekrar götürecekti beni. Belki de taktik değiştirmeliydim. Lambayı kırdığımı kabul edebilirdim ve bunun için sinir krizini falan bahane edebilirdim. Bir kaç sakinleştirici ve antidepresan verirdi ben de içmezdim. Evet! Bu iyi bir plandı.
Doktorun odasına girdiğimde hemen koltuğa oturdum ve sakin bir yüz ifadesi takındım. Babam olayı anlattıktan sonra sıra bana gelmişti. "Aslında bunu bilerek yaptım. " dşyerek söze başladığımda babamın kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Ablama sinirliydim. Zaten çok çabuk sinirleniyorum ve o da beni kışkırtınca..." dedim ve başımı yere eğerek ofladım. Sonra tekrar başımı havaya kaldırdım ve omuzlarımı düşürüp çekingen bir tavırla "Oluverdi işte. " dedim.
Elvan Hanım, "Peki lambayı nasıl kırdın?" diye bir soru yöneltti.
"Sinirden eşyaları etrafa fırlatıyordum. Hatırlamıyorum. "
"Hatırlamıyorsun..." dedi kendş kendine ve başını salladı. "Açık konuşacağım, Berçin'in öfke durumu kötüleşiyor. "
Babam imayla "Iyileşmesi gerekmiyor mu?" diye sordu.
"Öfkesinin altındaki nedeni bulabilirsek, ona göre psikoterapi uygulayabiliriz fakat Berçin hiç bir şey anlatmıyor ve elimizdeki bilgiler, psikoterapi için yeterli değil. "
Babam bana baktığında, "Baba istemiyorum tedavi falan. " diye mızmızlandım. "Siz beni rahat bıraksanız ben tüm bu yaşanan kötü şeyleri hatırlamayacağım ve iyi olacağım aslında..."
"Berçin," dedi uyarıcı bir ses tonuyla.
"Ya bıktım!" deyip ayağa fırlayıverdim. "Ruh hastası muamelesi görmekten sıkıldım! Bir sinir hastası, bir şizofren oluveriyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumda Saklı
FantasíaBizim hayatımızın başrolünde 'BEN' yoktu. 'BİZ' vardık. Kimsenin duygularını umursamayarak kendi acılarını saklayan Berçin vardı. Geçmişte yaşanan acıların sebebiyet verdiği aile baskısıyla olmak istemediği acımasızlığa sürüklenen Selen vardı. Te...