Bölüm 4

560 42 1
                                    

        Yeni bölümmmmm 😊umarım seversiniz yorumlarınızı bekliyorum kendinize çok iyi bakın.. Bakalım bu çiftimizi sevek misiniz?❣

        "Leo o elindeki de nedir?" Leonardo elinde bulunan kirli kitaba bakarak " Sanırım külkedisi yanlış nesneyi düşdü." " Hangi külkedisi bu?" Leonardo  gülerek kendini koltuğa bıraktı " Sanırım umrumda değil dostum.." Brendan omuz silkerek koltuğuna yaslandı. Açıkçası konuşacak ya da sorgulayacak havada değildi ve Leonardo'yu bu zamanlarda daha çok seviyordu.

        Selim'ın birden odaya Amelie ile dalmasıyla iki genç adamın dalgın bakışlarının onlara dönmesi bir oldu. Stefan kucağında duran minik kıza gülümseyerek " demek büyü işe yarıyor minik cadı.. Ama günah biliyorsun dimi.?" " Rose da dedi o yüzden en son öldürdüğüm yılanı Brendan'a yedirmeyip gömdüm." Brendan şok olmuş bir şekilde küçük kıza dönüp " Ne sen bana yılan mı yedirecektin.." Amelie omzunu silkip kafasını salladı " geçen sefer yaptığım büyü işe yaramıştı ve siz Rose ile barışmıştınız. Bu seferde.." " inan  ne yedim diye sormayacağım minik cadı.. Ama görüyorumki aileden gelen şeytani özellikleriniz var.." Leonardo sessizliğini korurken artık Brendanın da sözleriyle gülmeye başladı " Bu konunun detayları hakkında sizinle konuşmak isterim güzel leydim.. " Amelie hayran bakışlarını Leonardo ya çevirerek kocaman gülümsedi "tabiki.."

        Selim Amelie'ye sıkıca sarılarak yere bıraktı ve minik cadının geçmesi için kapıyı açtı. Amelie içerideki erkeklere eliyle öpücük yaparak hızla çıktı. " Sanırım Amelie'yede bir adam tutmam gerekiyor.." " Sanırım dostum.." Selim kısık gözleriyle karşısında duran adamlara baktı Leo iyi görünsede onunda Brendan gibi dalgın olduğu belliydi. " Brendan'ın dalgınlığının sebebi belli Rose'un diğer kızlar gibi olmadığını anladı senin sıkıntın nedir Leo?" "Rose'un bazen bir kız olduğunu unutuyorum O o kadar.. " sanki uygun kelimeyi bulamıyormuş gibi parmağıyla masada ritim tuttup arkadaşına baktı.. " O senin için doğru bir eş Brend.." " Leo umarım sende doğru bir eş bulabilirsin şu baloda dans ettiğin kız hakkında ne düşünüyorsun?" " Niye olmasın sevgili dostum.." yana kıvrılmış dudağıyla Brendan'a baktı. "Evet ikinizde normale döndüyseniz oyun oynamaya ne dersiniz?" " Stefan müslüman olmanın arkasına sığınıp parasız oynuyoruz ve bu bana tat vermiyor.. " "Hırslanman icin para şart değil Brend bu sefer ben kazanacağım " Bu kez söze başlayan Leo olmuştu " aslında Stefan müslüman olduktan sonra sana daha fazla güvenmeye başladım keşke Brendan da olsa da hem kumarda hile yapmayı bıraksa hemde buranın işletimini bana verse.." "Dostum eminim ki Stefan da hile yapıyor ama anlayamalacak kadar usta.. diğer konuya gelirsek ben asla müslüman olmam.. " " Tamam artık bu kadar yeter oyuna var mısınız yok musunuz.?" "Kesinlikle sen kaşındın dostum" dedikten sonra Brendan sandalyesinden kalkarak kapıya yöneldi..

        Leonardo sabaha karşı arkadaşlarının yanından ayrılarak evine doğru yol aldı. İngiltere'nin yağmurlu havası atının dizginlerini tutmada onu gerçek anlamda zorluyordu. Malikanesine geldiğinde yavaş adımlarla yukarıya çıkarak odasına girdi. kitabı cebinden çıkartarak masanın üstüne koyup ıslanmış kıyafetlerini çıkarttı. havlu ile kapattığı bedenini şöminenin önüne geçerek ısıttı. Tüm kaslarını gevşeticek bir banyoya ihtiyac duyuyordu. Sonrasında ise deliksiz bir uyku..
   

    Jasmine önünde duran kitaplarına baktı onları kaldırmak istemiyordu ancak annesinin kesin talimatı vardı.. Sessizce akıttığı gözyaşlarını silerek kitapları kutunun içine koydu. " Hey Jass.. Sonunda odan birşeye benzemeye başladı. Şu şeyler ne bilim bir kızın odasında olmaması gerektiğini düşünüyorum.." Jasmine başında duran genç kıza baktı " Keske dilinle beraber kaldırsam ancak onlara böylesine bir acımasızlık yapamayacak kadar minnettarım.." "Yarın ki baloda öğrendiğin aptal bilgileri paylaşırsın o zaman tabi seni dinleyen herhangi biri olursa.." " Eğer birgün akla önem biri gelirse eminim bu konuları uzun uzun konuşurum. Şimdi müsade edersen yarım kalan işimi tamamlayayım.." Genç kız derin bir nefes alarak alaycı bakışlarını Jasmine den çekip şarkı mırıldanarak dışarıya çıktı.

         Jasmine açık bıraktığı saçlarını beyaz çiceklerden yapılmış taçla süsledi. Yeşil elbisesinin önü bu sefer tam istediği gibiydi. Kızıl saçları hep ona kötü görünsede aslında bugün onları beğenmişti. Claire yanına gelip   durdu mavi elbisesi kesinlikle gözleriyle bir uyum yakalamıştı ancak kendisi için aynı şeyi söyleyemiyordu. " Bu elbiseyi giymek istediğine emin misin Jass.." "Evet bu geceki kararım bu. Şimdi beni yalnız bırakabilir misin?" Claire gülümseyerek genç kıza baktı " Senin için üzülüyorum hayatının sonuna kadar hep böyle yalnız kalacaksın.. Ama üzülme senin için hep dua edeceğim." Kıvrılmış dudakları üzgün olmaktan uzaktı ve gerçek anlamda Jasmine yi zorluyordu. Neyse ki annesinin seslenmesiyle tahammül etmesine gerek kalmamıştı. Hızla aşağıya inerek annesinin yanına gitti. " oo.. benim minik prenseslerim ikinizde çok hoş görünüyorsunuz.." Claire ve Jasmine ışıldayan gözlerle annelerine bakıyordu " İkiniz içinde ufak süprizim var." "Nedir?" Madam victoria elinde duran iki kadife kutuyu kızlarına uzattı. Her ikiside kendisine uzatılan kutuyu alıp açtıklarında gerçek anlamda büyülendiler " Bunlar benim sizlere hediyelerim.. Benim için çok değerliler babanız onları bana evlenirken takmıştı ve bende şimdi onları size hediye ediyorum umarım size bu gece şans getirir ve hayatınızı güzelleştirecek doğru eşlerle karşılaşırsınız.." Jasmine önünde duran yakut ve elmas işli kolyeye baktı. Gerçekten büyüleyiciydi. Heyecanla iki genç kız kolyeleri takarak annelerine sarıldı ve balonun yapacağı yere gitmek için onları bekleyen arabaya doğru yol aldılar.

      " İyi şanslar Jass. Söz seninle dans etmeleri için onlara ısrar edeceğim gönlüm uzaktan izlemene razı olmuyor." Kendini beğenmiş.." Sakın Claire benimle ilgili en ufak yorum bile yapma sana dans partnerlerinle mutluluklar.." "Peki.." Jasmine gerçek anlamda sınandığını düşünüyordu. Bu gece en çok onun için zor geçeceğe benziyordu. Tabi hesaba katmadığı kader onun için güzel şeyler düşünüyordu.

       Leonardo yeniden aşık olmayacağını biliyordu. Onun için tek bir kadın vardı. Aşk birtek onda güzeldi ve tüm uzuvlarına işliyordu. Hala ruhunda o varken yeniden aşık olamasını beklemek aptallık olurdu dimi. Genç adam içine düştüğü düşüncelerden sıyrılıp balo salonunu taradı ve iki kızın konuşmalarına istemesede kulak misafiri oldu. Yanlış hatırlamıyorsa biri o gece dans ettiği kız diğeri ise kavga ettiği.. konuşmalarını duymak icin birkaç adım daha attı centilmence bir davranış değildi hoş centilmen bir erkek olduğunu hiç düşünmemişti. Sonrasında ise asla yapmaması gereken birşeyi yaptı kızıl saclı kızın dans kartına ismini yazıp tek bir kelime etmeden gri bakışlarını zümrüt gözlere kilitledi. İnsanların sözsüzde çok şey paylaşacaklarını biliyordu.. arkasını dönüp giderken genç kızın koluunu tutmasıyla olduğu yerde durup üsten bakışlarını kıza döndürdü " Benim fikrimi almadınız Lordum" " Açıkçası küçük görüldüğünüzü hesaba katarsak buna sevinirsiniz sandım Leydim.." "Bu ne cürret sen kendini ne sanıyorsun asıl şuan beni küçük gören sizsiniz." Leonardo genç kıza eğilerek kulağına fısıldayarak " Leydim şans tanrısını bilir misiniz onun sadece önünde saçı vardır.. bunun nedenini bil.." "Eğer birkere fırsatı kaçırırsan bir daha yakalamayabilirsin.. Evet lordum biliyorum. Ve siz şuan bana bir şansı geri çevirdiğimi li söylüyorsunuz." Leonardonun dudağı yana doğru kıvrıldı " aksine leydim sunmuyorum kabul etmeye mecbur kılıyorum. Simdi izninizle dans zamanımız gelinceye kadar hava almak istiyorum. Tekrar görünşünceye denk kendinize iyi bakın.." dedikten sonra arkasını döndü kendisine sıkı bir küfür savurarak..

  

Gölgelerin DİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin