Bölüm 13

505 36 5
                                    

Uzun bir aradan sonra yine beraberiz.. bırakmayıp beklediğiniz için teşekkür ederim. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz😊🤗

Leonardo dağılmış bir halde evine geldi. Ruhunun yorgunluğu bedenini esir ediyordu artık. Karamsarlığının girdabında kaybolan benliğini bulmayı umdu. Nefretinin öfkesinin kaybetmişliğinin tek bir sebebi vardı aslında kendisi. Ne büyük bir ironi.. İnsanın düşmanının yine kendisi olması. Öyle kötü bir düşmandı ki o.. ne gard alabiliyordu insan ne de savaşabiliyordu.. Eline aldığı şarap şişesini kafasına dikti.. Böyle zamanlarda yaptığının aksine ilk kez İsabel'in odasına gitmeyerek çalışma odasına yöneldi. Gözleriyle karanlık odadaki kitap raflarını araştırdı. O buradaydı. 'Kızıl şeytan..' diye sayıklayarak karanlık odadaki siyah kaplı altın yaldızlı yazılı kitabı bulup eline aldı. Ay ışığının yardımıyla kitabın üzerindeki yazıları okuyarak elindeki şişeyi masaya bıraktı.. dişlerinin gıcırtısı odanın sessizliğini bozarak nefesiyle birlikte bir ritim oluşturmuştu.. derin bir nefes alarak kendini koltuğa bıraktı ve kitabın kapağını açtı..

Selim gözlerine inanamayarak Mihrimah ve Rose'a baktı. "İyi akşamlar.. Rose?" Rose mahçup bir gülümsemeyle karınını tutarak ayağa kalkıp referans yaptı. Mihrimah da onunla birlikte ayağıya kalmış kocasına gülamseyerek bakıyordu. "Hoşgeldin Selim." Selim şaşkınlığını üzerinden bir nebze olsun atarak karısının yanına gelip elini beline sardı. Sonrasında ise tüm dikkatini Rose vererek onu oturması için eliyle işaret etti. " Lütfen Rose.. Sen hamilesin saçma referans hareketlerini bir süre yapmazsan kimseye saygısızlık yapmış olmazsın.." Rose gülümseyerek koltuğa oturdu. " sanırım beni gördüğüne sevinmedin Selim.. ama neyse ki karın gerçek bir misafir sever " dedikten sonra gülümseyerek Mihrimah'ın elini tuttu. Mihrimah da genç kızın eline elini koyarak Selime baktı. Gözlerindeki ikaz genç adamın kendisine gelmesini sağladı. " Şey.. ben özür dilerim.. tabiki istediğin zaman buraya gelebilirsin. Evimizin kapısı sana hep açık. Ben sadece Brendan seni bu saatte nasıl yalnız gelmene izin verdi onu aklım almıyor." Rose gülerek kısık bir ses tonuyla Selime doğru eğildi "aslında izin vermedi.. kaçtım.." Selim hırsla genç kıza baktı "Sen ne dedin.. şaka dimi bu.." Rose kafasını sallayarak gülümsedi. " O lanet züppe bunu hak etti. Kusura bakmayın madem hamileliğim süresince saçma referanslar yapmam mazur görünüyor o zaman bu sözlerim de mazur görünür diye umuyorum yanılmıyoruldur umarım. " Selim ve Mihrimah kısa süreli birbirlerine baktı. Aslında ikiside Rose'un patavatsızlıklarına alışkındı ve bu onları hep güldürmüştü. Mihrimah gülümsemesini gizlemeye çalışarak genç kızı dinledi. " Beni eve kapattı tam bir haydut gibi.. ne yapmamı bekliyordu ki. Onu uyardım.." Selim derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Arkadaşını biliyordu.. Brendan'ın öfkesi İngiltere'nin gündüzünü karanlığa çevirecek derecedeydi..

Leonardo yazdığı mektubun altına imzasını atarak yanındaki adama uzattı. Aldığı kararda artık emindi. Ve gerçekleşmemesi için ortaya çıkacak tüm engelleri geçecekti. Bunu O kızıl şeytanda anlayacaktı. Adamın odadan çıkmasıyla derin bir nefes alıp ellerini saçından geçirdi. Ne kadar emin olsada kafasında ki şüpheler onu bırakmıyordu. Aşık değildi.. Hoş İsabel'den bir başkasına da aşık olamazdı. Tüm kalbi o yangınla beraber kül olup yanmıştı. Asla yeniden o küllerin içerisinden doğamazdı..

Victoria eline ulaşan mektubu açıp okumaya başladı. Kimden olduğu açıkça belli olan mektup tıpkı sahibi gibi soğuk ve kibardı. Victoria gülümseyerek kendisine heyecanla bakan kızlarına döndü. Claire " mektup babamdan mı?" Victoria başını olumsuz anlamda sallayıp Jasmine'ye gülen gözleri ile baktı " Lord Leonardo.. Bizi bu akşam yemeğe davet ediyor.." Jasmine buz gibi terin başından aşağıya indiğini hissetti. "Be.. ben gelebileceğimi sanmıyorum.." Victoria kızgın gözlerini Jasmine'den çekip mektuba baktı. "Davet tüm ailemizi kasdediyor. Babanın olmaması zaten kötü bir durumken senin gelmemen söz konusu bile olamaz Jasmine.." bu açık ikaz genç kızı iyice tedirgin etti. Ona ne demeliydi ki.. açıkça onun varlığından rahatsız olan birinin evine gidemeyeceğini söyleyemezdi.. Zamanı geriye alabilseydi eğer Leonardo ile hiç tanışmazdı. Tedirgin nefeslerini düzeltmeyi umarak birkaç derin nefes alıp ayağa kalktı. "Peki.. Siz nasıl isterseniz. İzninizle.." gitmeliydi. Lordun davetine gitmeden önceki zamanlarını onu düşünmeden geçirmeyi umdu.. başaramayacağını bildiği halde..

Aynadaki yansıması bu gecenin nasıl geçeceğini bizzat gösteriyordu aslında genç kıza. "Hazırsan çıkalım Lord Leonardo'yu bekletmeyelim.." 'bu hiç hoş olmaz diye tamamladı genç kız içinden.. Lord Leonardo'nun evine geldiklerinde artık ayakları Jasmine'yi taşımakta zorlanıyordu. Büyük salona yavaş adımlar ile giderken aklından milyonlarca kaçma planı geçiyordu. Ama yapamazdı.. Annesinin arkasında içeriye geçtiği sırada onu gördü. Soğuk görüntüsü yana doğru kıvrılmış dudağı ile uyumluydu. Siyah takım elbisesi ve uzun boyu herşeye hakimiş havası veriyordu. Genç kız biliyordu.. Bu gece derin kararlar alınacaktı hiç iyi olmayan kararlar..

Leonardo tek tek bayanların ellerini öperek masaya doğru yönlendirdi. Alyssa'nın da olması bu gecenin en güzel süprizlerindendi. Jasmine'nin beline dokunarak kapıda duraksayan kızı öne doğru hafif bir şekilde itti. Kısa bir temas ve anlam yüklü bakışlar kısa bir süre her iki genci esir aldı. Leonardo genç kıza dokunan elini çekip yumruk haline getirdi. Masaya doğru ilerlerken özellikle Jasmine'nin sandalyesini çekerek oturmasını sağladı. Sonrasında ise masanın başına geçerek oturdu. Yemek sıradan konuşmalar ile ilerlerken Leonardo ara ara Jasmine'ye bakıyordu. Rahatsız gibiydi. Korkusunun kokusunu hissedebiliyordu. Bu durum Leonardo'nun içindeki hazzı ortaya çıkarmıştı. Korkmalıydı kızıl şeytan... Hemde çok korkmalıydı.. Ateş yakıcıydı.. Ancak Jasmine buzun soğukluğuyla yanacaktı.. Leonardo kendini toplayarak Victoria'ya döndü "Sevgili Victoria eşiniz daha dönmedi mi?" Victoria genç adama döndü "Lord Stefan dönmüş ancak eşimin işleri uzadığı için bir müddet daha orada kalması gerekiyormuş" "Anladım.." Bundan sonrası derin bir sessizlik ile geçmişti. Jasmine lavaboya gitmek için izin isteyip odadan çıktı. Elini yüzünü yıkamalıydı. Yüzünün saçları ile aynı renk olduğuna emindi.. soğuk su düşündüğü gibi genç kızı biraz olsun rahatlatmıştı. Derin bir nefes alıp dışarıya çıktı. Karanlık koridorda ilerlerken hızla odaya çekildi. Kısa ve güçsüz çığlığı genç adamı görmesiyle durdu. Leonardo gri gözlerini kıza sabitledi. "Sessizliğinizin sebebi korkunuz mu leydim oysa ben bu geceyi sizin için ayarlamıştım.." Jasmine nefes alamıyordu. Genç adamın sözleri bedenine değen oklar gibidi. Sanki bir labirentin içindeydi de tüm yollar ona çıkıyordu. "Olmak istemediğim bir yerde olduğum için olabilir mi lordum" Leonardo omzunu silkti "bu da olasılıklar içinde. Ancak alışsanız iyi edersiniz. Sonuçta bu evin gelecekti gelini sizsiniz.." Jasmine sinirle genç adama baktı saçılan tükürüklerine aldırmadan " Gelini.. bunu rüyanızda bile görmeyeceksiniz.. çünkü sizinle evlenmeyi düşünmüyorum. " " fikrinizi sorduğumu hatırlamıyorum.. şu zamana kadar istediğimi almış biriyim.. kaybetmeyi sevmem.." Jasmine sinsi gülüşüyle genç adamın omzundaki tozu silkeliyormuş gibi yaparak konuşmaya devam etti " demek kaybetmeyi sevmez ve istediğinizi alan birisiniz.. peki o zaman Lordum sevgilinizi neden geri alamıyorsunuz. Demek ki bazen istemek yeterli olmuyormuş dimi." Genç adam kısa bir süre gözlerini kapattı. Sonrada genç kızın omzundaki elini sertçe tutup duvarla arasına iyice sıkıştırdı. Dudaklarına kapanan dudakları aman vermeyecek şekildeydi.. Ayrıldıklarında Jasmine hala şoktaydı. Leonado genç kızın kulağına eğilerek her bir kelimeyi vurgulayarak konuştu " şimdi beni iyi dinle kızıl şeytan. Bir daha hiçbir şekilde İsabel'den bahsetmeyeceksin. Diğer duruma gelirsek.. eğer sen olmazsan kız kardeşini seçeceğim. Karar senin hanginizin hayatı cehenneme dönmesini istiyorsun senin mi kız kardeşinini mi? Şunu unutma sahip olduğum herşeye sahip olacaksın kalbim hariç çünkü ona sahip değilim.. dediğim gibi ben kalbimi İsabelle gömdüm. Masallarda ki gibi benimle devam edecek hayatında aşık prens ve prenses olmayacak. Sana soğuk bir beden ve düşeslik vaat ediyorum leydim.. dahası yok.. Anladın mı beni" Jasmine sessizce başını salladı. " güzel... o zaman yoluma seninle mi devam ediyorum Claire'la mı?" Jasmine gözünden akan yaşı elinin tersiyle sildi. "Kabul ediyorum Lord Leonardo.." Leonardo gülümseyerek genç kıza baktı..

Beyaz ve siyah ruhlar vardır.. denge denilen olaysa burada başlar. Ne beyaz siyah olur.. ne de siyah beyaz.. yok olur karıştıklarında.. ve yeniden doğar gri.. tüm ihtisamıyla..

Gölgelerin DİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin