1.Bölüm

7.5K 341 13
                                    

Giriş Bölümü

"Size diyorum, oraya gideceğime ölürüm daha iyi!" Luhan her zaman ki gibi ailesinin onun adına karar verdiği şeye karşı çıkıyordu.
"Onun yerine Amerika'ya felan gönderseniz olmuyor mu?"

"Hayır Luhan! Artık bu sorumsuz hallerine katlanamıyoruz" Dedi annesi ve ve sözü devralması için kafasını eşine çevirdi. Bay Lu eşinin istediğini anlamıştı ve sinirini bir gram bile azaltmadan,
"Zaten yaşında geldi... Tek bir karşı çıkma yapmadan gidiyorsun!" dedi. Luhan kollarını birleştirerek büyük evlerine uyumlu olan geniş koltuğa gömüldü. *Amaçları sadece benden kurtulmak!*

Luhan akşam yemeğinde yemek yemekten çok uzak bir konumdaydı. Daha çok yemek ittirmece oynuyordu. Babası ciddi ses tonu ile kafasını kaldırmadan,

"Yemeğin ile oynamayı kes! Ve o saçların kısa kesilip daha normal bir renge getirelecek" dedi. Luhan duydukları ile elini sertçe masaya vurup,

"ASLA! Kimse saçlarıma dokunamaz!" dedi. Bay Lu oğlunun bu saygısız halinden dolayı sinirle masaya vurarak ayağa kalktı ve parmağı ile kapıyı gösterip,

"Çabuk odana gidiyorsun Luhan ve ben diyene kadar da çıkmıyorsun!" dedi. Luhan öfke ile masadan kalkıp odasının yolunu tuttu ama o kadar sinirliydi ki üst katta koridorda gördüğü vazo, çerçeve ne varsa hepsi yerler buluşmuştu.

"Tatlım... Oğlumuz için fazla sert davranmadık mı sence? O daha küçük" Bayan Lu eşini bu konuda ikna etmeye çalışıyordu. Tek oğlu olduğu için sürekli onun üstüne titriyordu.

"Artık akıllanma vakti geldi... Yakında evlenecek yaşa geldi ve bunu anlaması lazım!" Bay Lu'nun bu kesin yanıtından dolayı Bayan Lu sessizce onaylayarak yemeğine devam etti.

"Sana diyorum Lay, asla oraya gitmem!" Luhan çıkartamadığı sinirinden dolayı Lay'le telefonda konuşuyordu.

"Sakin ol dostum! Hahha. Seni bu kadar sinirlendirdiğine göre cidden istemiyorsun"

"Sence ben oraya gidip, o iğrenç kıyafetleri giyecek, saçlarımı sıkıcı bir renge ve şekle sokmalarını izin verir miyim?"
"Saçların mı?" Lay'in şaşkınlığı sesine vurmuştu. Luhan sinirle telefona nefes verip,

"Evet saçlarım seni aptal! Onları basit, sıkıcı bir renge boyatıp lisedeyken dalga geçtiğimiz inek tipler gibi kestirir miyim?" dedi. 
"Yurt gibi düşünsen olmaz mı?"

"HAYIR! Yurttan bile beter!" Lay, Luhan'ın bu sinirli haline karşı sırf alay olsun diye,

"Merak etme, sık sık ziyaretine gelirim" dedi.

Luhan buna daha fazla katlanamayacağına emindi ve derin bir nefes alarak,

"YA! SEN-" sinirli konuşması babası yüzünden yarıda kesmek zorunda kalmıştı.

"Baba telefonumu geri ver!" Bay Lu kendisine bağıran oğluna nefret kusarak baktı ve masanın üzerindeki dizüstü bilgisayarı, tableti aldı. Luhan sinirle tek kelime etmeden eşyalarını toplayıp giden babasının önüne geçti ve,

"Ya! Eşyalarımı nereye götürüyorsun?" diye sordu.

"Artık bunlara ihtiyacın yok! Nasılsa yarın sabah erkenden gideceksin.İhtiyacı olan birilerine vereceğim" Dedi Bay Lu ve oğlunu dirseği ile kenara itip odadan çıktı. Luhan sinirle duvara bir yumruk attı kendisini yatağına bıraktı. Sinirden altındaki yorganına sıkıca yapılşmıştı ama bu ona yetmemişti. Yataktan fırladı ve odada bulabildiği her şeye saldırdı.

Perdeleri sertçe çekerek söktü ve yırttı. Dolabındaki kıyafetleri her yere fırlattı, çekmecelerde ne varsa etrafta uçuşmasına yol açtı. Sözde gideceği ama iki yıldır kazanamadığı üniversite için hazırlık olan kitaplarını tek tek yırtmaya başladı.

Sakinleşitiğinde daha çok yolmuştu etraf sanki savaş alanıydı. Luhan sinirle ve yorgunlukla gözlerini yumdu kim bilir belki de bunlar bir kabustan ibaretti. Az sonra gözlerini açacaktı ve her şey normal olacaktı. Kendisine gülümseyen bir güneş, telefonununa gelen Lay'den bir çok mesaj ve hazır para olacaktı.

Sabah Luhan gözlerini açtığında pek öyle durmamıştı. Aşağıya indiğinde ailesi onu kovarmışcasına valizleri ile kapıda bekliyolardı. Luhan'ı zorla arabalarına bindirdiler. Luhan yol boyunca surat asmıştı belki ailesi vazgeçerdi ama pek öyle sonuça varmamıştı.
Geldiklerinde Luhan'ı zorla arabadan çıkartıp ağır valizleri orada bırakıp gitmişlerdi.

"Ne aile ama!"

Luhan kendi kendine duruken getirildiği yere bir göz gezdirdi. Önündeki büyük kampüs gibi yerden tek duyulan sert ve kalın sesli birinin bağırışlarıydı.

"Burası geldiğiniz sıcak ev değil... Burası soğuk ve sert asker yuvası!" Diyordu ve onlarca ses ise sadece korkakca,

"Evet efendim!" diyebiliyordu.

BÖLÜM SONU

Beni Asla DeğiştiremezsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin