Biraz geriden...
Baekhyun Luhan'a yiyecekleri verdikten sonra yavaş adımlarla revire doğru gidiyordu. Yavaşça kapıyı tıklatıp girin sözünü duyunca içeriye girdi. Chanyeol beyaz önlüğü içindeyken Baekhyun bayılmamak için kendisini zor tutmuştu.
"Hoş geldin... Baekhyun."
Baekhyun sadece gülümseyerek odanın biraz daha içine geldi.
"B-benim yapacağım şeyler ne?" Diye çekinerek sordu Baekhyun çünkü bu konuda bilgisi sıfırdı. Neden kendisini seçtikleri hakkında en ufak fikri yoktu.
"Hmm bakalım... Senin aslında çok yapacak bir şeyin yok. İlaçları düzenlersin ve ben olmadığımda gelenlerle ilgilenirsin. Yani sana basit sorunlarda ne yapman gerektiğini öğreteceğim." Chanyeol uzun ve anlaşılır bir cümle kurmuştu ama Baekhyun sadece hareket eden dudakları izlediği için hiçbir şey anlamamıştı.
"Anladın mı?"
Chanyeol donmuş kalmış çocuğa doğru biraz eğildi ve gülümseyerek sordu. Baekhyun sadece,
"Huh?" diyebilmişti. Sonra aptal durumuna düşmemek için,
"Evet evet, kesinlikle!" dedi. Chanyeol geriye çekilirken sadece,
"Güzel" demişti. Chanyeol yavaşça arkasına dönüp elleri önlüğünün cebinde sandayesine oturdu ve Baekhyun'u izlemeye başladı. Nedense bu çocuğu izlemeyi seviyordu. Baekhyun Chanyeol'ün bakışlarından utandığı için arkasına dönüp odayı incelemeye başladı. Dolaptaki ilaçların isimlerini anlamasa da okumaya çalışıyordu. Sonra Chanyeol'ü daha fazla tanımak için,
"Sen gerçek bir doktor musun?" diye sordu. Chanyeol gülümseyip,
"Evet." dedi. Baekhyun kafasını ilaçlardan çekmeden sorularına devam etti çünkü Chanyeol'ün yüzüne karşı kesinlikle tıkanıp kalacaktı.
"Peki neden buradasın? Yani hastanede değil?"
"Hmm sanırım hastaneler beni sıkıyor... Askere geldikten sonra burayı daha çok sevdim ve sınavlarına girdim işte sonuç."Dedi Chanyeol kendisini göstererek. Baekhyun aniden arkasına döndü ve,"Ama hastanede hemşireler va-" dedi ama cümlesi yarım kalmıştı çünkü Chanyeol'ün arkasında olduğunu beklemiyordu. Chanyeol elini kaldırmaya başladığında,
"Hemşireler ilgimi çekmiyor." dedi. Baekhyun tekrar konuşacakken durdu çünkü komutanı olduğunu hatırlamıştı.
"Ş-şey ben özür dilerim haddimi aştım." Dediğinde yüzünde hissetiği parmaklarla donmuştu.
"Hayır Baekhyun... Sadece başka bir şeyin daha çok ilgimi çekmeye başladığını anladım."
"N-ne g-gibi?..." Chanyeol cezbedici yüzünü aniden yok edip endişeli bir hale getirmişti.
"İyi misin Baekhyun? Ateşin var biraz."
"Ehh?" Chanyeol gülümseyerek geriye çekildi ve geri yerine oturdu. Baekhyun şaşkın ağzını kapatmadan elini anlına götürdü ve ateşi var mı yok mu baktı. *S-sanki hayat enerjimi emdi*
Baekhyun bitmiş bir ifade ile ayaktayken Chanyeol arada gizlice ona bakıp sırıtıyordu.
Sonraki gün antreman bitince Chanyeol'den on beş dakika önce Baekhyun revire gelmişti ve onu bekliyordu. Yavaşça masasında oturmuş iç çekerek kafasını sağa sola sallıyordu. Kapının açıldığını görünce ve içeriye Chanyeol girince hemen ayağa kalktı ama ayağı sandayeye takılınca yere düşmüştü. Acı ile yerde kıvrılırken Chanyeol hemen yanına gelip onu ayağa kaldırdı."İyi misin?" Diye sordu Chanyeol endişe ile. Baekhyun acı ile yüzünü buruşturup dizini tuttu.
"A-acıyor!"
Chanyeol Baekhyun'un dizini tuttuğunu görünce yardım edip sedyeye getirip üzerine oturttu ve yavaşça dizini sıyırdı. Dizi düştüğü için çizilmiş ve kanıyordu.
"Acıyor mu?" Diye Chanyeol sorduğunda Baekhyun sadece kafa sallamıştı. Chanyeol dudaklarını büküp arkaya doğru gidip eldivenlerini giyip pansuman eşyalarını aldı.
Yavaşça tentirdiyotu pamuğa döküp yaraya sürmeye başlayınca Baekhyun acı ile ses çıkartmaya başlamıştı. Chanyeol Baekhyun'un canının yandığını duyunca acısı azalsın diye dizine nefesini üflemeye başlamıştı. Baekhyun'un acısı biraz olsa azalmaya başlamıştı. Chanyeol pansumanı yaptıktan sonra yarabandını da yapıştırdı.
"Geçmiş olsun." Klasik lafını da söyleyip doğruldu Chanyeol. Baekhyun dizine küçük bir çocuk gibi buğulu gözleri ile bakıp,
"Teşekkür ederim." dedi. Chanyeol sadece gülümsemişti.
Chanyeol Baekhyun'a bakmazken kısa olan merakla,
"Chanyeol... Sana yoksa komutanım mı demeliydim? Özür dilerim." konuşmaya başladı ama ancak seviyeden dolayı cümlesi başka yerlere gitmişti.
"Sadece ikimiz varken bana Chanyeol diyebilirsin."
"Tamam!"
"Bu arada ne diyecektin?" Chanyeol başını önündeki doktorculuk araç gereçlerinden kaldırmadan sormuştu.
"Ş-şey ben merak ettim de..."
"Neyi merak ettin?"
"Bir sevgilin var mı?" Chanyeol bu aniden beklenmedik soru ile dikkatini Baekhyun'a vermişti.
"Yok... Peki senin?"
"Y-yok." Chanyeol Baekhyun'un cevabına hımladıktan sonra,
"Peki o zaman hoşlandığın biri var mı?" diye sordu. Baekhyun başını eğip,
"Evet var." dedi. Chanyeol işlerini kenara koyup,
"Nasıl biri anlat!" dedi. Baekhyun bu cümleleri duymayı beklemediği için şaşkınca Chanyeol'e bakınca uzun olan,
"Sadece seninle arkadaş olmaya çalışıyorum ama istemezsen..." diye cümleye başladı. Ama kısa olan hemen,
"Hayır hayır." dedi ve anlatmaya başladı.
"O-o... Çok çekici biri, uzun, iyi kalpli ve kalın sesi beni benden alıyor. Ayrıca kısa siyah saçları ona çok yakışıyor ve gülümsesini seviyorum onu gülümserken saatlerce hatta ömrümün sonuna kadar izleyebilirim." Baekhyun anlatımını bitirince kafasını utanarak aşağıya eğdi.
"Hmm anlattığın kadarıyla muhteşem biriymiş. Peki kim? Bu alaydan biri mi?"
Baekhyun kafasını sallayınca Chanyeol merakla,
"Kim?" diye sordu.
Baekhyun içinden 'SEN!' diye bağırsa da sessizce,
"Bu bır sır." dedi. Chanyeol sandalyesine geri yaslanıp,
"Öyle olsun" dedi. Baekhyun hemen başını kaldırıp,
"Peki senin?... Senin hoşlanıdığın biri var mı?" diye heyecanla sordu. Chanyeol kollarını esnetip,
"Evet muhteşem birinden hoşlanıyorum." dedi.
Baekhyun heyecanını azaltamadan,
"Nasıl biri?" diye sordu.
"Hmm, o tatlı biri. Kısa kahverengi saçları var. Kısa boylu çocuksu bir yüzü olduğu için dayanılmaz biri oluyor. Masum ve utanan bakışlarını gördükçe gülümsememe engel olamıyorum. Bu durumlarda ona sarılmamak ve utanmış yüzünü öpmemek için kendimi zor tutuyorum." Dediğinde Chanyeol Baekhyun ona hayran gözlerle bakıyordu. Baekhyun Chanyeol'ün kızardığını ilk kez görüyordu ve sanki Eros'un okuna yine yakalandığını hissediyordu.
"Peki alaydan biri mi?" Chanyeol kafasını sallayınca Baekhyun heyecanla sedyeden inip masaya yaklaşıp Chanyeol'ün yüzüne doğru,
"Kim?... Kim? Kim?" diye sordu. Chanyeol geriye çekilip,
"Sen söylemediğin için bende söylemeyeceğim." dedi dil çıkartıp. Baekhyun kaşlarını çatıp yanaklarını şişirdi ve geriye çekildi.
Baekhyun çok merak etmişti aynı zamanda üzülmüştü. Ama şu anda merakı daha önde gibiydi üzülmeyi sonraya bırakabilirdi.
"Baş harfini söylesen?" Dedi çocukça ama Chanyeol sadece olmaz şeklinde ses çıkarmıştı. Baekhyun sinirle,
"İyi! Ben uyumaya gidiyorum!" dedi ve odadan çıktı.
Baekhyun gidince Chanyeol arkasından masaya yaslandı ve elini kapıya doğru uzatıp sadece,
"Yanımda kal! Gitme..." demişti ama çok geçti. Neler olup olmayacağına kaderleri karar vereceklerdi.
Baekhyun odadan çıkınca gözleri nedensizce,
Kısa boylu, kısa kahverendi saçlı, çocuksu birini arıyordu -tıpkı kendisi gibi-. Sıkılıp yatakhaneye geldiğinde hala gözleri istemsizce onu arıyordu. Yatağa oturduğunda kafasında havlu ile Luhan yanına gelmişti.
"Selam."
"S-selam." Baekhyun dikkatini Luhan'a verince o kafasındaki havluyu çıkartmıştı.
"İyi misin?"
"Evet, bu arada saçların bu renk güzel olmuş." Dediğinde Luhan teşekkür edip utanmıştı. Baekhyun'un o an dank etmişti.
Luhan'ın boyu tamam kendisinden uzundu ama Chanyeol'e göre kısaydı. Saçları kısa kesilmişti ve kahverengiydi. Yüzü sevimliydi ve utanmış hali Baekhyun'u bile büyüleyebilirdi. Baekhyun dolu gözleri ile yatağına üst kata çıktı ve yorganı üzerine çekip uyuyormuş gibi gözükmeye çalıştı. Luhan tuhaf davranan arkadaşına bir anlam verememişti. Umursamadan omuz silkip saçını kurulamaya devam etti.
Baekhyun içinden ilk yaşadıklarını düşünüyordu. Chanyeol, Luhan'ı her zaman korumuş ve kollamıştı. Çok sinirlenmiş Kris'in bile kaç kere önüne geçip Luhan'ı korumuştu. Belki de Chanyeol Luhan'dan hoşlanıyordu?
Baekhyun ne yapacağını bilmiyordu, kendisine iyi davranıyordu ,o herkese karşı iyiydi ama Luhan'ı koruyordu.
BÖLÜM SONU