Baekhyun dayanamayıp,
"Affedersiniz ama... nasıl-?" sormaya yeltendi ama Kris onu durdurmuştu.
"Bunu mu merak ediyorsun sadece? Etmemelisin!" Dedi ama devamını söylemedi. *Sadece duydum ama hepsini değil Luhan'dan kurtulmam için fırsat*
"Neyse asker! Neden yatakhanende değilsin! Ceza mı istiyorsun ASKER!"
Bu sinirli sözleri duyunca Baekhyun arkasına bile bakamadan gitti. Yatakhaneye geldiğinde her yer karanlıktı ve herkes mışıl mışıl uyuyordu. Baekhyun Luhan'ın -şeytani- gülümsemesine baktı ve bir de kendi yapmak istediklerine. Baekhyun kötü biri değildi. O küçükken hayali süper kahraman olmak isteyen biriydi.
Baekhyun iyi biriydi. Liseye gelmeden önce sokak hayvanlarına karşı duyarlıydı hatta annesi babası izin verse hepsini evinde beslerdi. Kendinden büyük, küçük yada yaşıtı kim olursa ne olursa olsun yardım ederdi.
İlk okuldayken sokak hayvanlarına ve yaşlılara elinden geldiğinde yardım etmişti. Liseye geçtiğinde ise bununla ilgili derneklere üye olup bir çok teşekkür kazanmıştı.
On bir yaşındayken okul dönüşü gökte uçan kuşların kanat çırpışlarını izlerken kenardaki ağacın üzerinde kalmış bir kedi görmüştü ve hemen çantasını atıp tırmanmaya çalıştı. Ağcaın gövdesi oldukça uzundu ve Baekhyun fiziksel konularda zayıftı. İlk denemesinde biraz çıkıp kalça üstü çakılmıştı ama yılmadı ve yine denedi bu sefer sırtı da yere çarpmıştı. Baekhyun yine denemişti ve bu sefer yere düşmüştü ama okul kıyafetinin kenarı yırtılmıştı. Yine de Baekhyun yılmadı ve denedi bu sefer kediyi kurtarıp dikkatlice yere basmıştı.
Luhan sabah kalktığında herkesle birlikte giyiniyordu ama diğerlerinin aksine yavaştı. Baekhyun iç çekerek yan tarafındaki giyinen çocuğa baktı. Belki de yapmak istediği acımasızcaydı . Kris bu olanları nereden öğrenmişti? Aslında bir kaç tahmini vardı Kris Luhan'dan kesinlikle kurtulmak istiyordu. Belki de Baekhyun'un yaptığı gibi o da kulak misafiri (!) olmuştu. Şu anda Baekhyun bunları düşenecek durumda değildi ama ya ek görevi... Chanyeol'ün yanında-
"Luhan... Er Luhan" Bakehyun'un düşüncelerini bölen kapıdan giren nöbetçinin sesi olmuştu. Luhan ceketini üzerine geçirip kapıya döndü.
"Benim?"
Nöbetçi kafasını sallayıp,
"Kris yüzbaşı seni çağırıyor... Odasında." Diyerek geriye döndü. Luhan ise iç çekip şapkasını başına geçirip yürümeye başladı.
Odanın önüne gelince sinirle iç çekti ve kapıyı istemeye istemeye tıklattı.
"Gir!"
*Gir?!... Bu mudur yani? İnsan biraz nazik olur. Gir-ebilirsiniz?... Gibi mesela çok mu zor?*
Luhan çok fazla dalıp gitmeden kapıyı açıp içeriye girdi ve disko cezasından sonra öğrendiği saygı ile kafasını eğdi. Kris kafasını önündeki kağıttan çekip,
"Bir kaç yapman gereken işin var." diyerek konuşmaya başladı. Ayağa kalkıp elindeki kağıdı Luhan'a verdi.
"Bunu albaya götür ve imzalattır ayrıca yarınki haftalık izni için cezalı olanların listesini üsteğmen al. Unutmadan bana da bir kahve getir; sütlü ve şekersiz." Luhan içinden * Bu kadar mı canım? Şaka yapıyordu değil mi?... Neyse tüm günümü bu isteklerle harcarsam en azından dışarıdaki asker işleri ile uğraşmam* diye düşünerek sırıttı. Kris Luhan kapıya yönelmişken son anda,
"Ha! Unutmadan bunları on dakika içinde yapmalısın. Sonra da alana ineceksin." dedi. Luhan öylece kalmıştı ama sonra üzgünlükle,
"T-tamam!..." dedi. Kris giderken arkasından sahte bir öksürük yapmaya başlamıştı.