*Ya ben nerede hata yapıyorum acaba?*Kyungsoo gün sonunda yemekhanede akşam yemeğini yerken kendi kendine düşünmüştü. Önündeki çorbayı kaşığı ile öylece karıştırırken yaptıklarını gözden geçirdi. Hepsi kusursuz planlardı.
Flashback
A Planı: Tek lokmalık seni.
Sabah Kyungsoo herkes kalktığında biraz erken olduğunu anlamıştı. Diğer yataklar hep doluydu, biri hariç. Kyungsoo onun kimin yatağı olduğunu bildiği için sırıtarak yataktan kalktı. Lavaboların oraya gidip dişlerini fırçalayan çocuğa baktı. *Kyungsoo, işte basit bir şans*
Yavaşça Jongin’in yanına geldi ve onun aynadaki yansımasına bakarak konuşmaya başladı.
“Dişlerinin neden bu kadar beyaz ve çekici olduğunu anlıyorum, günde kaç kez fırçalıyorsun” Jongin ağzındaki köpüklerde kurtulup,
“Üç” dedi soğuk bir tavırla. Kyungsoo beyaz lavabo kenarında parmağını gezdirirken,
“Diş macunun naneli kokuyor” dedi ve aniden kafasını kaldırdı. Jongin ağzındaki köpükleri su ile arıttıktan sonra kendisine yaklaşan çocuğa anlamsızca bakmaya başladı. Kyungsoo tam onun önünde durup kollarını Jongin’in boynuna sardı.
“Canım nane çekti” Dedi Kyungsoo ve Jongin’in dudaklarına yaklaşmaya başladı. Jongin boynundaki kolları çekip kapıya doğru yürümeye başladı.
Yürürken arada kafasını sağa sola sallıyordu ve Kyungsoo emindi şu anda kendisine gülüyordu. Kyungsoo dudaklarını büküp gidene bakmaya başladı.
B Planı: Bu kadar çekici olmam benim suçum değil.
Alaydakileri iş bölümlerine ayırmışlardı. Üç bölüm halinde alayın farklı yerlerini temziliyorlardı.
Birinci bölüm, binanın içini temizleyecekti.
İkinci bölüm, alayın ön bahçesini temizleyecekti.
Üçüncü bölüm ise, arka bahçeden sorumluydu.
Kyungsoo ve Jongin arka bahçeye gidecek grupta yer alıyorlardı. Jongin yere eğilmiş çöpleri toplarken Kyungsoo ise arkadan isteksizce onu takip ediyordu. Eskiden Jongin’in kendisine yaptığı gibi onu dikizliyordu.
Kyungsoo elindeki çöp poşeti ile biraz öne gidip Jongin’in önünde diz çökerek çöpleri toplamaya başladı. Jongin elini yerdeki kraker paketine atacağında görüş alanına Kyungsoo’nun kalçası girmişti.
Jongin elini uzatacağı paketin hemen üstünde Kyungsoo’nun kalçasını görünce usulca elini çekti ve onun gitmesini bekledi. Kyungsoo Jongin’i gizlice belli etmeden inceliyordu. Özellikle yutkunurken ki halini oyunu kazandığını belli ediyordu.
Jongin daha fazla dayanamadı ve Kyungsoo’yu kenara ittirip öyle paketi aldı. Kyungsoo şaşkınca önüne geçen çocuğa bakıyordu.
Yine başarısız.
C Planı: Bu kez benimsin
Gece alayın yatma zamanında herkes kafalarını yastıklarına gömdüğü sırada ışıklarda sönmüştü. Kyungsoo herkesin sesinin ağırlaşmasını bekledi
Herkesin nefesleri ve bazılarının horlamaları ile uykuda konuşma huyları ortaya çıkınca Kyungsoo sessizce yataktan çıktı. Hemen yan ranzanın kendisi gibi alt katında yatan çocuğa baktı. Uyuyordu.
Kyungsoo şeytanca sırıttı. Yavaşça Jongin’in örtüsünü kaldırıp yatakhanedeki o kadar insanı umursamadan Jongin’in yastık üzerindeki koluna kafasını koyup örtünün altına girdi.
Beş dakika boyunca Jongin bir tepki vermemişti ama sürekli burnunu huylandıran şeyden dolayı gözlerini aralamıştı. Kyungsoo kendisine parlak gözleri ile bakıyordu. Jongin içinden *Çok şirin ve dayanılamz* diye düşündü ama sonra gerçek dünyaya döndüp Kyungsoo’nun revirde yaptığını yaptı. Hiç acımadan Kyungsoo’yu ittirdi ve arka tarafına dönüp uyumaya çalıştı. Kyungsoo sesine dikkat ederek,
“Neden bu kadar inatçısın?” diye sordu. Jongin ona dönmeden,
“Tekniklerin çok basit, ben daha iyiydim” dedi. Kyungsoo surat asıp yerine geri döndü.
Bu çocuk fazla inatçı çıkmıştı ama Kyungsoo’da da planlar bitmezdi. Alfabede daha bir çok harf vardı. Kyungsoo yerine girince D Planı düşünmeye başladı.
Nöbetçi Luhan’a kendi odasını gösterip selam verdikten sonra yerine döndü. Luhan yavaşça kapıyı aralayıp, elindeki kutusu ile içeriye girdi. Kris kapının sesi ile dikkatini oraya vermişti. Luhan elindeki kutu kenara çekip Kris’e baktı.
Kris’in beklenti dolu yüzüne,
“İyi çalışmalar, Yüzbaşım” diyerek karşılık verdi ve onun için ayarlanan masaya oturdu. Luhan eşyalarını masasının üzerine belirli bir düzenle yerleştirirken Kris’e dönmeden,
“Bu tuhaf bir his” dedi. Kris Luhan’ın söylediği şey üzerine onun aksine ona bakarak,
“Nedir?” diye sordu. Luhan kalemliğe kalemleri koyarken,
“Daha bir yıl olmadan önce ben senin sürekli ceza verdiğin askerinindim” dedi. Kris kafası ile onaylayıp,
“Haklısın, ama artık teğmensin” dedi. Luhan başı ile onaylarken Kris’in sorusu ile öylece kalmıştı.
“Peki, neden? Asker işlerinden nefret ediyorsun sanıyordum” Luhan öylece kalmıştı, şimdi ne diyecekti? Yutkundu. Boğazındaki yumrunun geçmesini umarak yutkundu. Sonuç rezillikti.
“B-ben… B-ben bu işi biri için katlanıyorum” Kris meraklanmıştı.
“K-kim?” diye sordu. Luhan sadece,
“Söylemek zorunda değilim, yüzbaşım” dedi. Kris hızla masasından kalkıp ona yaklaşırken,
“Bana söylemelisin!” diyordu. Luhan başta ısrar etti ama Kris sinirle üzerine gelmeye başlayınca geri geri yürümeye başlamıştı.
“Söylemeyeceğim, bu benim özel hayatım!” Kris sinirle onu duvara yapıştırıp Luhan’ın yakalarından tutmuştu.
“Ben senin yüzbaşınım anladın mı?! Şimdi bana onun kim olduğunu söyleyeceksin!” Luhan korku ile yutkunduğunda Kris sinirle kükreyerek Luhan’ın yakalarını daha da sıkıştırdı.
“ŞİMDİ!” Luhan yavaşça nefes alıp,
“O-o kişi sens-“ diyemeden kapı hemen tıklatılıp açılmıştı. Nefes nefese olan asker onları öyle görünce başta şok geçirmişti ama hemen sonra,
“Efendim, askerler kavga çıkartmış” dedi. Kris Luhan’ın yakasını bıraktı ve ikisi de sinirli bakışlarını yüzlerini geçirip bahsi edilen yere doğru ilerlemeye başladılar.
Luhan ve Kris’in yolda aklında sadece şu kelimeler geçiyordu.
*Hiç değişmemişsin Kris, hala çok sinirli ve sertsin*
“Hiç değişmemişsin Luhan, hala çok inatçı ve sinir bozucusun*
*Ama sen beni asla değiştiremezsin, sen değişmelisin* Ortak düşünceleri ise buydu.
BÖLÜM SONU