Büyük kurt uyanmıştı uykusundan, kırmıştı zincirlerini yenmek için bazılarını ve yok etmek için sevdiğiniz insanları. Bir kazanan vardı bu savaşta, fakat ölenlerin yası daha ağır basıyordu kazanmaktan. Sonrası mı? Sonrası facia...
***
Sabahın erken saatleriydi, Yenilmezler henüz uyanmamıştı. Tony dışında herkes derin bir uykuda sayılırdı. Ama o garajda dün akşam yediği yumruğu düşünerek en kıymetli zırhlarından biri olan Mark 45'i bitirmeye uğraşıyordu. Düşüncelerinden daha koyu olan kahvesini yudumladı ve suratını buruşturdu, kahve buz gibi olmuştu. O lanet olası kahveyi fincana dökeli kaç saat geçmişti ki? Tony bilmiyordu, garajda her daim zaman kavramını yitirirdi. Fincanı masaya koydu ve Dumm-E'ye döndü; "Saati hatırlatman gerekiyordu man kafa, gün doğmadan uyumayı planlıyordum."
Dummy, nereye gideceğini bilemez şekilde ortalıkta dönüyordu. Tony ona ne zaman fırça çekse, şaşkınlıktan ve panikten ne yapacağını bilemiyordu.
Tony gerinip esnedi, belki birkaç saat uyusa fena olmazdı, ama karargahta bulunan acil durum çağrısı ötmeye başlamıştı. Çağrı olur olmadık şeyler yüzünden çalmazdı, mutlaka önemli bir şey olmuş olmalıydı. Bu yüzden Mark 47'i giyip garajdan yukarı uçtu.
Yenilmezler'in çoğu uykudan uyanmış ne olduğunu anlamadan kendilerini salona atmışlardı.
Fury ise her zamanki gibi siyahlar içindeydi. Tony bu adamın hiç uyuyup uyumadığını merak etti.
"Neler oluyor, bu ses de ne?" diyen T'Challa'dı.
"Acil durum çağrısı," diye yanıtladı Tony. "Ama burada henüz bir düşman saptayamadım. Sen hariç." dedi son cümlesinde Bucky'e bakarak.
Bucky cevap vermek üzereyken, Fury atıldı. "Çağrıyı ben açtım. Çünkü bu bir acil durum çocuklar. Kulaklarınıza inanamayacaksınız fakat şehirde kocaman bir kurt söylentisi var. Hatta söylentiden fazlası... diyerek televizyonu açtı Fury.
Ekranda devasa gri bir kurt New York'u talan ediyordu.
"Bu gerçek mi?" diye sordu Wanda, ekrandan gözlerini ayırmadan.
Gri Kurt, 5 katlı bina boyundaydı ve kocamandı.
"Ne yazık ki evet. Hill bunu doğruladı. Nereden geldiği ve ne olduğu bilinmiyor ama kudurmuş gibi şehri yağmalıyor. Sabah 05:40'da görülmüş ve bir saatte verdiği zarar inanılmaz. Şimdiden yüzün üzerinde ölü var-" diye açıkladı Fury.
"Gitmeliyiz!" dedi Natasha.
"Sen ona ne yapacaksın Tasha, görmüyor musun? Bu seni bile aşar! dedi Clint.
"Daha büyükleriyle de savaştım-" dedi Natasha. "Chitauri'leri unuttun mu?"
"Hayır, ama onların çoğu bizim boyumuzdaydı."
"Durun bir dakika," dedi Fury. "Göreve Tony, Vision, Steve, Wanda, Sam ve T'Challa gidecek."
"Neden?" diye sordu Natasha tek kaşını kaldırıp.
"Çünkü birinde zırh, diğerinde vibranyumlu giysi, ötekinde zihin taşı falan var. Anlarsın ya."
"Steve'de hiçbiri yok," dedi Bucky.
Tony, onun Steve'in görevde yer almasını istemediğini anlamıştı. Biricik arkadaşının zarar görmesini istemiyordu belli ki.
Fury bir şey demedi. Steve, Bucky'e döndü. "Orada olmalıyım Buck. İnsanların bana ihtiyacı var."
"Her zaman kendini öldürtmeye meyilli oldun..." diyerek tebessüm etti Bucky.
Steve de gülümsedi. Tony ise gözlerini devirmekle yetindi. Bu sahne neden midesini bulandırdı, hiçbir fikri yoktu. Ama Bucky'nin yerinde Steve'le bu şekilde samimi konuşanın nedense kendisi olmasını dilemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masters of Infinity (stony)
Fiksi PenggemarOdin dünyada kim olduğunu hatırlamadan yaşarken, Thor, Loki ile dünyaya dönmüş, Doctor Strange'in de yardımıyla babasını aramaya koyulmuşken; öte yandan Tony tüm arkadaşlarını geri kazanmak için bir plan yapmıştır bile. Kabul etmese de kazanmaya çal...