Yaman gece eve nasıl vardığını, yatağa nasıl yattığını hatırlamıyordu. Öğlene doğru korkunç bir baş ağrısıyla uyandı. Kendi kendine o kadar içtiği için küfür ederek zorlukla yataktan kalkıp, kendini banyoya attı. Soğuk duşun altında epey kaldıktan sonra az da olsa kendine gelmişti. Beline bir havlu sarıp odasına geri döndü.
Üzerine giyecek bir şeyler çıkarırken geceki kız geldi yine aklına. Kendi kendine güldü. Gider ayak kız iyi laf sokmuştu kendisine. Ancak hala neden Sayko'nun içkisine ilaç koymuş olabileceği konusunda bir fikir yürütemiyordu. Ne derdi olabilirdi ki onunla? Adam daha önce kızı rahatsız etmiş, kız da onun intikamını mı almıştı acaba? Üzerinde biraz düşününce bu fikir pek aklına yatmamıştı. Sayko kıza taksa, kız zaten yaşıyor sayılmazdı.
Kızın Sayko'nun gözünden nasıl kaçtığına da şaşırdı. Kız göze batmamak için sanki özel çaba harcamış gibi her şeyiyle sıradan görünürken bile etrafına garip bir çekim yayan aurası vardı. Yaman, bara ilk oturduğu anda kıza çekilmişti. İçkiye ilacı koymasını görmeden çok daha önce bile kızın varlığının farkına varmıştı. Kızın vahşi bir çekiciliği vardı. Buna rağmen kızın bunun farkında olduğunu bile sanmıyordu. Yüzündeki donukluk, gözlerinin ardındaki cehennem alevleri Yaman'a çok tanıdık gelmişti. Sanki bir aynaya bakıyordu ve o aynada kendi ruhunun dişisini görüyordu.
Kızın ters tavırları onu daha çok kamçılamıştı. Yaman'ın görmeye alıştığı tüm kadınlardan farklıydı. Akıllı, hazır cevap kadınlar hoşuna giderdi. Kız aslında tam onun kalemiydi ama hissettiği bir şey, kızla pek şansının yolunda gitmeyeceğini söylüyordu. Kızda anlamlandıramadığı bir şey vardı. Bütün gece kızın çalışmasını seyretmişti. Eli çabuk, yaptığı işi iyi bilen bir edası vardı ama Yaman yine de kızın oraya ait olduğunu söyleyemezdi. Önünde çözmesi gereken bir gizem vardı ve bu Yaman'ı heyecanlandırmaya başlamıştı. Tabii ki kızın peşini bırakmayacaktı. Kızla ilgili her şeyi öğrenmeden peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu. Hem son zamanlarda zaten uğraştığı tek şeyin dışında başka şeylere de dikkatini vermek istiyordu. Çok ama çok uzun yıllardan beri içinde hissettiği eksiklik kısmen tamamlanmış gibi hissediyordu. Çakal'ı öyle ya da böyle mutlaka ele geçirecekti ama bu arada ona bunu hissettiren bu duyguyu da göz ardı etmeyecekti.
Gece olanları babasıyla konuşmak, onun da fikrini almak istiyordu. Çabucak çıkardıklarını üzerine geçirip aşağıya indi. Doğruca mutfağa gitti, kendisine hazırda bekleyen kahveden koydu. Bir yandan ilaçların bulunduğu çekmeceyi açıp ağrı kesici arıyordu.
"Oo küçük beyimiz uyanmış nihayet" diyen ses arkasından geldi. Dudaklarında fincan arkasını döndü.
"Günaydın Halime Abla" dedi kendisine sevgiyle gülümseyen yüze.
"Günaydın kuzum, toparladın mı biraz?" dedi gülümsemesi büyürken "Çocuklar zor taşıdılar yatağına. Ne vardı o kadar içecek ama?" derken yüzünde alınmış bir küskünlük vardı.
"Aslında içmeyecektim o kadar ama oldu işte." Elindeki hapı ağzına atıp tekrar kahvesinden bir yudum aldı. "Babam evde mi?"
"Salonda kahvesini içiyor." Hareketlenen Yaman'ın önüne geçip "Dur bakalım, önce bir şeyler atıştır sonra gidersin yanına. Bir yere kaçmıyor zaten, bugün bütün gün evde olacakmış. Sade kahveyle olmaz, iki lokma bir şeyler ye, sonra gidersin" diyerek masaya sürekledi genç adamı.
"Abla valla, acil bir şey konuşmam lazım. Hem aç değilim, sonra yerim bir şeyler" diye geri adım atmaya çalışan Yaman'ın koluna yapışıp zorla sandalyelerden birine oturttu.
"Olmaz, azıcık bir şeyler ye, sonra gidersin." dedi Yaman'ın yaptığı hiç bir itirazı dikkate almadan.
Yaman çaresiz masaya oturup kahvesini içmeye devam etti, bu arada Halime dolaptan bir şeyler çıkarıp Yaman'ın önüne dizmeye başladı. Bir yandan da sürekli bir şeyler anlatıyordu. Yaman başını sallayarak dinlediğini göstermeye çalışır gibiydi ancak aklı hala bir önceki gecedeydi. Nihayet Halime anlatacaklarını bitirip susunca, bir yandan önündekilerden atıştırmaya başlarken cebinden telefonunu çıkarıp Kürşat'ı aradı. Telefon ilk çalmada açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUKALEMUN - 1 Çakal Avı - Alaz (Kitap oldu)
Ficción GeneralHiç bir aşk böylesine tutkun, böylesine adanmış olmadı... Ne seneler silebildi yakıcı hasretini, ne katlanılmaz acılar bastırabildi yokluğunu... Anlaşma basitti oysa... Yalnızca ona ait bir kız için edilen dualar ve karşılığında sunulacak bir can...