Sıkılmıştım bu ev işinden. Devamlı kalacağımız biryer bulmalıydık acilen. Korunma işini ben halledebilirdim Fatihle beraber fakat kızlar, ah kızlar. Sıkıntı çıkarıyorlardı bize. Kamp kurmak için malzeme aramaya çıktık. Çadır ve benzeri malzemeler bulmalıydık. Önceliğimiz çadır ve ateşti. Yiyecek de önemliydi ama yanımızda az buçuk yemek vardı. 5-6 kişinin doymasına yeterdi. Büyükçe bir avmye girdik. Ne bulabildiysek doldurduk valizlere. Kıyafetten tutun, su ve yiyeceklere kadar herşeyi aldık ve arabaya yükleyip yola koyulduk. Ormanın derinliklerine indik ki zombilerle uğraşmayalım. Kızlar için sıkıntı olabilirdi. Kampı kurduk ve ateşi yaktık. Çoktan gece olmuştu, biraz sohbet edip uyumaya çalıştık ve nöbet tuttuk tabii ki. İlk nöbet sırası Fatih'indi. Sabah 5e kadar o ve sonrasında ben tutacaktım. Nöbeti ben devraldım ve oturdum. Biraz düşündüm ve birden aklıma o kız geldi. Düşündüm. Yüzünü falan hatırladım az çok. Benim boylarımda, omuzuna kadar saçları olan güzel bir kızdı. Adını bilmiyordum. Sadece karşı sınıfımda diye hatırlıyordum. Herneyse. Yüzüme silah doğrultulmuş bir şekilde uyandım. Yerliler vardı karşımda. Korkmuştuk.