Hayır Ros! Sen Güçlüsün

121 14 15
                                    

Hatırlatma: Şu an gördüğüm tek şey.. Otistik.. Arkamı döndüğümde büyük bir boşluk beliriyor önümde.. Kendimi boşluğa mı itmeliyim ? Ona mı? İkisi de aynı değil mi zaten? İkisi de canımı yakmakta kararlı ve bir o kadar da karanlık..

-TAYLOR SWIFT FT B.O.B- BOTH UF US İLE OKUYUUN PLS

Bunaltıcı havanın burnum yoluyla akciğerlerime saldırdığını hissedebiliyordum. Sanki her an boğulup ölecekmişim gibi.. Vücudumu hissetmiyorum. Küçüklüğümden bu yana yaptığım saçmalıklar, yaşadıklarım, hissettiklerim,hatalarım, doğrularım, yanlışlarım, günahlarım .. hepsi film şeridi gibi gözümün önünden geçip gitmişti. Acaba ölüyor muydum ?

HAYIR ROS! SEN GÜÇLÜSÜN. 

*Flashback*

 ***Annem.. Her şeyim.Onunla bugüne birlikte uyanmak ne güzel. Kesin gece şiddetli yağan yağmurdan ürktüğüm için buradaydı. Yatağımda. Onu uyandırmak istemeden bakır renk parlayan saçlarına öpücükler kondurdum. Onu seviyorum. Onun bende ki önemini tanımlayabilecek bir kelime henüz üretilmedi sanki.. Öylesine çok seviyorum. 

Uyandırmak istememe konusunda pek başarılı olamadım. Çünkü gözleri aralanmıştı. 

"Koca bebek?" diyebildi esneyip gerilmelerinin aralarından. Bu haline gülmüştüm. 

"Efendim bayan?" dedim aynı tonla. Gülüşmeye başlamıştık. Annemin gülüşü bir acayipti. Her zaman ki gibi güldüğüm şeyi unutup annemin gülüşüne yarılmaya başladım. Yatağı kahkahalarımızla inletiyorduk adeta.. O arada aralanan kapının ardından babam yüzünü gösterdi.

"Hayırdır bayanlar ? Sabah sabah ne bu neşe?"

"Sadece eğlenmek istedik." dedim kedi yavrusu gibi. Hala gülmekten yarılıyorken silahtan çıkan kurşun sesi doldu kulaklarımıza. İrkildik. Gülüşümüz endişeye dönüşmüştü. Anneme çevirdim bakışlarımı. O ise gözlerini karşısına dikmiş yere yığılan babamı izliyordu. ***

Başımda hissetiğim acıyla yoğrulmuştu bedenim. Gözleimi açmaya çalıtım. Ama ilkinde başarılı olamamıştım. Tekrar denedim. Tekrar.. tekrar.. Sonunda başarıştım. Burası karanlık.. Önümü göremeyeceğim derecede. 

*STEF*

Ros'a bunu yaptığıma hala inanamıyorum.Onu o adamların eline verdim. Kendimden nefret ediyorum. O adamlar.. Rosalie'nin babasını öldürenler.. Nasıl olduysa bana ulaşıp Rosalie'yi istediler. Eğer isteklerini yerine getirmezsem beni hayatımla tehdit ettiler.  Eğer işe polise gidersem başımın derde gireceğini ve daha birçok şey.. Tıpkı türk filmlerindeki gibi klasikçe..

Psikolojim tavan yapmıştı. 

Ros.. ona bir şey yaparlarsa ben.. ben yaşayamam. Elimle kavradığım direksiyonu çevirmekte zorlanıyordum. Gözümün dolması, yolu bulanıklaştırmıştı. Ağlıyordum evet.. Yolu yarılamıştım. Şuan Ros'a bir şey olmaması için kurdeşen dökerek içimden dua ediyordum..  

*ROSALIE*

Boğazımı koca bir el kavramıştı. Hırıltılar çıkıyordum adeta. Yaklaşık 4 dakika boyunca buna maruz kalmıştım. Nasıl dayanabildiğimi hatırlamıyorum bile. Elini çektiği gibi yerdeydim. Ne zman konuşacağını merak ediyordum.

Sonunda sessizliği bozan iki çift ayak sesi oldu. Yaklaştığını hissedebiliyordum. 

Eğilip nefesini yüzüme üfledi. Nikotin kokuyor.. Lanet.! Yüzümü buruşturdum. Yanağımı okşamıştı, rahatladım.. Ama tam bunun tadına varamadan okşadığı yanağıma bir darbe savurdu. Uyuşmuştum. 

"Merhaba Küçük Ros.!" dedi boğuk ve bi o kadar da aklın sesi. Hiçbir şey söyleyemedim. Yanağım uyuşmuştu çünkü. Konuşamazdım. Eğer konuşsaydım gülünç sesler çıkarabileceğimi tahmin edebiliyordum ki bu tür adamlar şirinlikleri sevmezlerdi. Amerikan filmlerinden biliyorum. 

Titremeye başlamıştım.

"Tanrım., onu neden bu kadar korkuttunuz ha?" dedi alaylı bir şekilde yanındakilere.

"Ne istiyorsun?" diyebildim hıçkırıkla karışık ağlamalarımın arasından.

"Şşştt. Ne istediğimi az çok tahmin edebilmen gerekirdi Ros.."

"Kimsin peki? Bunu bilmek istiyorum."

"Yaa .. Demek istiyorsun küçük hanım.. Ama üzgünüm senin isteklerini gerçekleştirebilmem için önce senin benim isteklerimi gerçekleştirmen gerek."

Öylesine aptaldı ki.. Vurup öldürmek istiyordum onu.. İsteğinin ne olduğunu gerçekten merak ediyordum. Stef'in bu adamlarla ne işi olurdu ki ? 

"Ne istiyorsuunn ?!" diyerek sorumu yineledim. 

"Ah küçük Ros! Hatırla tatlım.. 5 yaşındaydın. Babanın nasıl öldürüldüğünü hatırla."

"Neden bahsediyorsun?"

"Babanı öldürenlerin benim adamlarım olduğundan."

"N-n-ne?! Peki, s-sen hala n-n-nasıl yaşıyorsun? Aman Tanrım ! Yüce İsa! "

"Bu nasıl saçma bir soru? Neyse, zamanla her şeyi anlayacaksın Ros! Şimdi bu karanlığın tadını çıkar. Başka yerde bu sedayı bulamazsın."

Sert küfürler savururken o odadan çıkmıştı bile. Etrafımda ne var ne yok.. Hiçbir fikrim yok. Dokularımla belki bir şeyler hissedebilirim diyerek ayağa kalktım. Bağlı değildim. Ağzımda bant da yoktu. Demek ki yırtınsam beni burada kimse bulamayacak.

*Harry*

İçim kavruluyordu sanki. Boğazımda bir elin beni boğuyormuş gibi hissettirmesi gerçekten iğrenç. Neden böyle hissediyorum? Kesin yine bağlı olduklarımdan birinin başı belada. Ama böyle bir şey olsaydı bunu anında tespit edebilirdim. Ama yok. GARİP..

Düşüncelerim derinleşirken kapının çalmasıyla irkildim. Aşağıya indim. Kapıyı açtığımda karşımda gözleri ağlamaktan kızarmış bir Stef vardı.. 

HEYYOOO :D YİNE BEN  EVET BÖLÜM GECİKTİ. AMA UMARIM BEKLEDİĞİNİZE DEĞMİŞTİR. DEDİĞİM GİBİ UZUN TUTMAYA ÇALIŞTIM. YORUMLARINIZ GERÇEKTEN GÜZEL. OKUDUKÇA OKUYASIM GELİİYOR. :) YB NE ZAMANA YAZARIM HİÇBİR FİKRİM YOK . EĞER BİR AKSİLİK ÇIKMAZSA HAFTAYA YAYINLARIM. BİLİYORSUNUZ TRAJİK BİR OLAY YAŞADIK. SOMA'DA HAYATINI KAYBEDEN İŞÇİLERİMİZDEN DOLAYI PSİKOLOJİM HİÇ İYİ DEĞİL.SAĞLIKLI DÜŞÜEMİYORUM. HEPİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN . 

ÖPÜLDÜNÜZ :** <3

Dark ParadiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin