**
Stef kahvesini bitirdikten ve bir süre daha konuştuktan sonra gitmişti. Ve ben bu olayın aslını öğrenmek için sabırsızlanıyordum.
*ERTESİ GÜN*
Okulda Harry'le hiç karşılaşmamıştım. Gördüğüm anda sorguya çekecektim ama yok. En iyisi tüm dersliklerde onu aramaktı. Biyoloji dersliğinden tut, Geometri dersliğine kadar aradım onu. Ama yoktu. Hatta erkekler tuvaletine bakması için koridordan geçen bir çocuğu durdurup onu bile bu işin içine alet etmiştim.
Neyseki umudumu kaybetmişken önümde Liam belirdi.
"Hey! Liam!"
"Rosalie?"
"Şey, ımm Harry'i gördün mü?"
"O bugün gelmedi. Günlerdir nadir görüyorum zaten onu. Bir sorun mu var?"
"Yoo, hayır yok. Neyse sonra görüşürüz." diyip Liam'a veda ettim.
Lanet olsun ki onu bulamamıştım. Ve meraktan kuduruyordum.
-HARRY-
"Vay vay vaay! Seni burada görmek ne güzel Styles!" diye ellerini çırparak bana yöneldi Calvin. Yüzünde yine o piçimsi sırıtışı vardı.
"Uzatmayacağım Calvin. Yani eski dostum. Rosalie'nin babasının sana olan borcunu ödeyeceğim demek isterdim ama parayı ödedikten sonrada onun peşini bırakmayacağını biliyorum."
"İşte! Beni tanıyorsun demek ki. Evet, dediğin gibi olacak. Parayı ister karşıla, ister karşılama. O kızı istiyorum dostum."
"Bak Calvin. O senin işine yaramaz. O bakire."
Bir süre bakışlarını üstümde gezdirdi ve sandalyeyi çekip karşıma oturdu.
"Bu da benim işime gelir zaten. İlki ben olurum." diyip küçük çaplı bir kahkaha attı. Kendince eğleniyordu aklı sıra.
Bir süre düşündüm. Ve aklıma gelen yalanlardan birini ortaya attım.
"Sor bakalım neden bakire? O AIDS!"
"AIDS mi? Hasta mı? Peki yalan söylemediğin ne malum?"
"Sana onun raporlarını getireceğim."
"Pekala 1hafta sonra tekrar misafirim ol."
"Anlaştık. Ama bu 1 hafta içinde sakın, sakın bize yaklaşma. Ne sen, ne adamların."
-ROSALIE-
-ERTESİ GÜN-
Bugün hava serin. Artık okulun ilk günlerini atlattık. Bu yüzden sade giyinmeye alışmalıyım. Kalkar kalkmaz banyonun yolunu tuttum. Ama ayağıma takılan yastıkla yere yapıştım. Her yer her yerdeydi. Temizliğe ihtiyaci vardi evin. Ama bunlari okul sonrasina birakiyorum.
*4 saat sonra ders bitimi*
Harry bugün de yoktu. Tanrı aşkına nerdeydi bu çocuk? Eğer bugünde konuşamazsam, antidepresanların fayda edeceğini düşünmüyorum. Stef'i koridorda yakaladığımda,
"Harry'le konuşmam gerek Stef!"
"İyi de bundan banane. bak karşıda geliyor. Git konuş." dedi eliyle Harry'i işaret etmeden önce. Ah Tanrımm.
Hızlı adımlarla yanına ilerledim.
"Harry!"
"Efendim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Paradise
Fanfiction"Zaten doğduğum yer de karanlıktı. İçi ne kadar sevimli görünse de dışarıdan baktığınızda da anlayabilirdiniz hayatımın KARANLIK bir CENNET olduğunu."