Ayakkabı bağcıkları

70 12 12
                                    

Yeni bir atraksiyona daha merhaba demeye ne dersin Ros ? Düşüncelerimin derinleşmesine izin vermeden Pencereye yöneldim. Dışarıya baktiğımda evet, bahçenin kapısı sonuna kadar açiktı. Hemen Stef'e döndüm. Acisinin verdigi yorgunlukla mısıl mısıl uyuyordu. Tekrar pencereye döndüm. Aşağıda duran jeep ten tam 6 tane takim elbiseli adam inmişti.

Evet elimle de saymıştım. Tam 6 taneydiler. Korku bedenimi sarmıştı. Yine sıçtın Ros. Belanı s.kmeye geliyorlar kızım.

Kafamdaki kuruntulari bir köşeye bıraktım. Hayal görüyor olmaliyim. Bir çeşit halisünasyon olabilir miydi bu? Ya da son günlerde yaşadıklarım yüzünden kafamda kurduğum kuruntular.

Düşüncelerimden kurtulmak istiyordum. Hatta kendimden bile kurtulmak istiyorum. Cidden. Gidip Stef'in yanina uzandım. Başımı yastığa koyup uyumaya çalıştım. Olmuyordu. Yapamıyordum.

Ruhumu artık tanrıya teslim etmek istiyordum. Her an ölecek gibi hissediyorum kendimi. Ölümünü bekleyen bir zavallı gibi.

****

Stef'in o iğreç cırıltılarıyla güne gözlerimi açtım ki bu ne kadar iyi olabilir?

"Hadi Rosalie! Bırak artık uyumayı. Duymuyor musun ? Hayır aptal mısın ? yoksa tipin mi öyle gösteriyor? Anlamıyorsun heralde çocuklar gelecek diyorum kalksana kızım yaa! Hala camış gibi yatıyorsun!"

Çocuklar mı? Kim çocuk? Ne çocuk? Kim kimi alıyor? Yine ne bok oluyor haa!

"Kim geliyormuş?" gibi bir soru yönelttim ona ayaklarımı yataktan sarkıtmadan önce.

"Lou aradı. Niall'la birlikte bizi almaya geleceklermiş. "

"Lou ve Niall mı? Hayret! Bu ikilinin Zayn ve Harry olmadığına şaşırdım doğrusu." diye mırıldandım banyonun yolunu tutarken.

"Eğer otistiğinle daha çok vakit geçirmek istiyorsan onu zevkin doruklarına çıkarmalısın tatlım. Aksi halde okula birlikte gitmek bir şey değiştirmez. " dedi kikirdayarak.

"En içten dileklerimle 'umarım ölürsün' Stef!"

"Hey ! tavsiyemin karşılığı bu olmamalıydı.!"

"Tavsiyelerinin canı cehenneme! O çocuğu sevmiyorum!" dedikten sonra banyonun kapısını varolan gücümle çarptım.

Soğuk bir duş iyi gelecekti eminim. Ama bunu okul sonrasına bırakmalıydım. Malum 5 dakika sonra Niall ve Lou kapıya dayanırdı. Geç kalıp insanların bana lanet okumasını istemiyorum.

Yüzüme tam 4 kere buz gibi suyu çarptım ve kendime geldim. Aynaya bakıp yüzümü inceledim. Makyaj yapmaliydım.Saçlarıma şekil vermeliydim. Biraz bakıma ihtiyacım olduğu aşikardı.

Banyodan çıkar çıkmaz dolabıma yönelip neler giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Siyah deri pantolonum ve göbek kısmı açık arka kısmi uzun olan t-shirt ümde karar kıldım. Seçtiklerimi üstüme geçirdim. Makyaj çantamı alıp doğru banyonun yolunu tuttum.

Fondateni yüzüme iyice yedirdim. Fazla abartmama gerek yoktu. Eyeliner ve hafif bir parlaticiyla tamamlayabilirdim. Öylede oldu zaten. Kuru şampuanı saçlarıma dayadım ve taradım.Eski düz şekillerini almışlardı.

Hızla aşağı indim. Stef masayı hazırlamış baş köşede telefonuyla sevişiyordu. Karşısına oturup tıkınmaya başladım.

"Ağrın var mı?" diye aklımdan geçen soruyu ona yönelttim.

"Yoo, hayır." diye kestirip attı. Telefonuyla her ne yapıyorsa önemli bir şey olmalı. Gözlerini telefonunnun ekranindan ayirmiyordu çünkü.

Dark ParadiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin