♘
"Harry," dedi Liv sabrı taşmış halde. "Kes şunu."
Harry, kendine engel olamıyordu. Bacağını şiddetle sallamak, gidip birkaç adam yumruklamak istiyordu. "Elimde değil," dedi dişlerinin arasından.
"Neyin var?" dedi Zayn ilgiyle. O, Harry'yi diğerlerinden daha uzun süredir tanıyordu; sinirliyken Harry'nin çimleri tekmelediğini, millerce soluksuz koştuğunu ve eğer evdeyse, odasındaki kum torbasını yumrukladığını biliyordu. Harry'nin bunlardan birini yapmasınaysa pek az kalmıştı.
"Hiç," dedi Harry Zayn'e bakıp kaş göz yaparak, meali; "şu anda olmaz"dı. Zayn anlayışla ve mesajı aldığını anlatmak için usulca kafasını salladı.
"Bugün amma sıkıcısınız," diye söylendi Olivia, nam-ı diğer Liv.
"Buraya zincirlemedik seni," dedi Harry keyifsizce. "Gidebilirsin."
Liv alay dolu bir sesle, "Teşekkürler, anne," dedi anne sözünü duble vurgulayarak.
"Kesin şunu," dedi Zayn.
"O başlattı."
"Kapa çeneni Olivia."
"Kes artık, Harold."
"Vay vay," dedi tanıdık bir ses yüksek volümde. "Neredeyse bir catfight kaçırıyordum. Haber verseydiniz patlamış mısır alır da gelirdim."
Harry, Sid'e bakarak gözlerini devirdi. "Bugün havandasın Jo Brand."
Sid, Harry'nin yanına oturmadan önce ona pis bir bakış attı. "Sen sinirli falan mısın?"
"Öyle, hiç bulaşmamanı tavsiye ederim," dedi Liv oturduğu yerden Sid'e.
"Siktir edin," dedi Harry aldığı derin bir nefesin ardından ve ayağa kalkıp arabasına bindi. Kimse peşinden gelmeye yeltenmedi; Zayn'se sadece solgun bir suretle Harry'yi birkaç saniye süzmekle yetinmişti. Harry'nin kimseyle didişecek hali yoktu, o da birinin dişlerini dökmemek için çaba harcamak yerine, sahil yolundan Beach Boys'a eşlik ederek biraz gezinmeyi tercih etti.
Ortadan kaybolmak istiyordu ama istemiyordu da; uğraşması zor bir dilemmaydı bu. Keşke Zayn'i de alsaydım, diye düşündü kendi kendine. Yalnızlığı günahı kadar sevmezdi.
Arabasında öylece oturdu. Arabasını severdi; ama işin doğrusu arkadaşları daha çok severdi bu arabayı. Bir minivandı bu: içi seks yapmaya, dışıysa onları gizlemeye elverişli. İki bin dört model bu Ford Winstar'ını gözden ırak bir kuytu bulunca köşeye çekti.
Telefonunu çıkardı ve Louis'ye bir şeyler yazdı alelacele. "Söylesene, sinirliyken ne yaparsın?"
Cevabı beklerken kendine bir sigara sardı. Cevap gecikmedi. "En iyi stres topu insanlardır."
Harry'nin dudakları yukarı kıvrıldı. Feci bir aptallık yaparak şu mesajı göndermiş bulundu: "O halde bana yardımcı olmak ister misin?"
Cevap gelmiyordu. Harry, kendini yediği kaba pislemiş bir domuz gibi hissediyordu. Cevap hiç gelmeyecek gibi geldi Harry'ye. Kendini oyundan dışarı şutlamıştı. Şu an Louis'nin gözünde, eziğin teki olmalıydı.
"Hahaha. Adres ver, geliyorum," mesajıyla Harry'nin yüreğine su serpildi. Belli ki ciddiye alınmamıştı. Aslında biraz da bozulmuştu Harry Louis'nin bu tavrına, üstelik bozulmaya hakkı katiyen yoktu.
Louis'ye bir daha bir şey yazmaya yeltenmedi ve camı açıp arka koltuğa kurularak sigarasını içmeye devam etti.
♘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New Kid in Town
Hayran KurguBir not defteri Harry'nin aklını karıştırır. Bir tehditse Louis'nin aklını... u-ya-rı-lar: AU, slash, ship, argo.