Tender, Outside
Keyifli okumalar!
*
Gök gürültüsü kalbimin ritminde bir değişikliğe neden olmazken, göğün çığlığı hoşuma gitmişti. Bulunduğum boşluğun daha da büyümesine neden olan korku yerini cesarete bırakmış, evrilip vicdansızlığa dönüşmüştü.
Boşluğa düşmüş elimi ağzıma yaklaştırıp, parmak uçlarımda asılı kalan sigarayı dudaklarımla kavradım. Uzunca bir nefes çektikten sonra, dirseğimi küvetin kenarına yaslayıp, ağzımın duvarlarında dolaşan dumanı usulca üfledim. Karşımda beyaz fayanslardan oluşan banyo duvarı kadar düz bir şekilde baktığımın farkındaydım. Ateş kızılın ikizi kor yeşili gözlerim o kadar boş ve anlamsız bakıyordum ki karşımda ki duvar eriyebilirdi.
Zihnim de çalan boşluğun senfonisi, kulaklarımın içinde bir uğultuya neden olsa da bunu seviyordum. Şeytanın bestesi, bana hitap ediyordu ama ondan daha üstündüm. Tanrı'nın avuçlarında doğmuş, şeytanın kucağında evrilmiştim.
Araf ta'ydım.
Ensemi küvetin mermerine tamamen yaslayıp, alnımda hızla atan damarı hissettim. Vücudumda kan dolaşsa da şeffaftım, kimse kıramaz, kimse yaralayamazdı. Artık benim de silahım vardı.
Kulağımda ki uğultuyu sakince dinleyerek suyun altında uzun süre durmaktan buruşan parmak uçlarımı küvetin kenarına bastırdım, sigarayı bitirmiş ve banyonun herhangi bir yerine fırlatmıştım. Pelte gibi olmuş bedenimi güçlükle yukarı çektim ve küvetin içinde tamamen oturdum. Bedenimin kiri içinde bulunduğum suyu kirletmiş, şeffaflık suyu terk etmişti. Suyun bir bölümü aynı zamanda renkliydi, haddinden fazla boyalarla haşır neşir olmuştum.
Bu görselden hoşlandığımı fark etsem de artık mimiklerimin silindiği kanaatindeydim. Buna takılmayıp ayağa kalkıp duş başlığını ayarladım ve suyu açtım. Soğuk su boyaların tuvale döndürdüğü bedenimi yalayıp, geriye soluk bir ten bıraktı. Şeytanla büyüsem de kendi içimde yarattığım boşluk bir şekle bürünmüş, bir kara delik misali beni içine çekmeye başlamıştı. Bakışlarımı aşağıya kaydırıp, küvetin giderine kaydırdım. Tıpkı burada olduğu gibi koca bir girdap süpürmüştü ruhumu.
Yavaş hareketlerle parmakları vücudumda gezdirip tamamen boyadan arındım. Birkaç kez şampuan ve duş jeli işleminden sonra artık temizdim ve kokmuyordum. Suyu kapatıp küvetten çıktım ve kapının arkasında ki bazı yerleri yırtılmış, gökyüzü mavisi renginde solmuş havluyu aldım. Vücuduma oldukça küçük gelen havlu kara zorla kendime dolayıp, aynaya bakmamaya özen göstererek banyodan çıktım. Bedenimden süzülen su damlaları intihar ederken odama girdim ve dağınıklığa bir göz attım. Uzun zamandır toplamıyordum ve temizlemiyordum evi. Fazlasıyla tozlu ve dağınıktı. Bunun üzerinde fazla durmayıp, her daim yorgun olan bedenimi yatağımın üzerine attım. Hiçbir şey hissetmediğim halde bu kadar yorgun olmak şaşırtıyordu beni.
Islak saçlarım koyu renk yastığıma boyarken kor yeşili gözlerim tavana kaymış, hayali aynamdan kendimi görmemi sağlamıştı. Duştan sonra gerginleşen bedenim daha da çekiliyormuş gibi hissediyordum. Tavanda gördüğüm yansımam da içimi görüyordum, ruhum katran karası olmuştu. Sanki yeryüzüne gökkuşağı indirilmişti ama ben o renklere bulaşamıyor, dışlanıyordum.
Bana da dışlanmış bir renk kalmıştı. Siyah.
Gözlerimi yumup aynayı yok etmeye çalıştım. Düşünmeyi ertelediğim çok zaman olmuştu ve ben erteledikçe bir şeyleri düşünmem gerektiğinin farkındaydım. Aslında düşünecek bir şey yoktu, her şeyi geride bırakmış, enkazı olarak ben kalmıştım. Beni korkutan, düşünmeye başlarsam yapmaya başlarım diye endişelendiğim bir konu vardı fakat göğüs kafesimin içinde barındırdığım bir parça vicdan bunu yapmamam gerektiğini söylüyordu. Benden geriye kalan bir parça hisse sığınıp düşünmeyecektim. Mesela kendimi insani şeylerle oyalayabilirdim. Oturduğum evin kirasını iki-üç ay gecikmişti ve doğalgaz kapalıydı. Birkaç yıl öncesinde kazanıp biriktirdiğim para bitmek üzereydi ve ben elimde biraz para olmasına rağmen ne faturaları ödüyordum ne de kirayı. Bugün bunlarla oyalanabileceğimi düşünüp, içimden on'a kadar saydım ve yavaşça gözlerimi açtım. Düzensiz uyku ve aşırı sigaradan başım dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRİS: ÖLÜ MEVSİMLER SERİSİ
General FictionCaddelerde siren sesleri... Biri doğuyor. Bir kaza oluyor. Belki de biri ölmek üzere.... Yolun karşısında bir kız. Üstünde siyah bir elbise, elbiseden daha siyah saçları rüzgar da uçuşuyor. Yolun diğer karşısında kızdan daha siyah gözleri olan genç...