Sophie Hutchings, Seventeen
Keyifli okumalar!
*
Her şeyin başladığı yer.
Efran Özgür böyle demişti, değil mi?
Beni ansızın, hatırladıkça içimde ki alev topunun büyüyeceği şekilde öpüp gitmeden önce böyle söylemişti.
Her şeyin başlayıp aslında birçok nefesin tükendiği yere gidiyor olma düşüncesi başımdan aşağıya dökülen kaynar suların ardından buzlu suyun dökülmesi gibi bir etki yaratmıştı. Öyle ki Efran Özgür'ün 51 saniye önce beni öpmüş olma gerçeğini bastırmıştı.
Zihnimden yabancı bir adam seni öptü diye bir cümle geçmiyordu. O adamın bir adı vardı.
Aynı anda birçok duyguyu ve hissizliği göğüs kafesime sığdırıp, bende büyük bir yük bırakıp gittiği için Efran'ı tekmelemek istiyordum.
Her şeyin başladığı yere gitmek istiyor muydum?
Gidersem ne hissedecektim?
Hikayemi duymak bile sanki narkoz kullanmadan kalp ameliyatı olmak gibiyken, o tarihe geri dönmek?
Birkaç dakikanın sonunda kaskatı kesilmiş bedenimin çözüldüğünü hissettiğimde ellerim saçlarımı fütursuzca dağıttı.
Kahrolasıca, beni neden öpmüştü?
Göğüs kafesimi sıkıştıran acıma, merhametsizlik, aşağılanma duygularına alışmıştım ama daha önce hissetmediğim şeyleri bana hissettirmesi har bir ateşle yanan bir meşaleyi çıplak elle söndürmek gibiydi.
Avuçlarım birinci dereceden yanıyordu, canım acıyordu ama derimin soyulması ve o ateşi damarlarımda hissetmeme rağmen bundan zevk duyuyordum.
Beni öptüğü o yedi saniyede bunları hissetmem ve bir anlıkta olsa itmek yerine bundan zevk duymamdan nefret etmiştim.
Onu uzaklaştırmalıydım. Ben öyle donup kalacak bir insan değildim, itmeli ne yaptığını bile sormadan onu orada hırpalamalıydım.
Felaketim yaklaşmıştı bunu hissediyordum.
Ya kaçmaya çalışacaktım ya da olay yerinde oluşan büyük hortumun kollarına bırakacaktım kendimi.
Şuan kırılmış bir kapı kilidiyle, açık bir kapının önünde ellerim saçlarımda öylece dikiliyordum. Kanım son sürat dolaşıp birden hızını düşürüyordu. Başım dönmeye başladığında kapıyı ayağımla iteledim. Tabi ki kapanmadan geri açılmıştı. Kapıyı çarpmamla kapı kilidinden birkaç vida düşmüştü.
"Ah! Tükürdüğümün kapısı!"
Ellerimi yolacak gibi saçlarımdan çekip kapının yanına gittim ve yere düşen birkaç parçayı portmantoya koyup kapıyı iteledim. Bunu kendim halledebilirdim ya da Yiğit'e yaptırabilirdim ama şuan hiçbir şeyi kaldıramayacak kadar yorgun hissediyordum. O yüzden kapının önüne tekli koltuklardan birini iteleyip geceyi idare etmesini diledim. Sanırım gece evime hırsız girse ona karışamayacak kadar yorgun hissediyordum; muhtemelen onu öylece izlerdim.
Omuzlarıma ağır gelen bir kafayla çıplak ayaklarımı parkelerde sürüyüp odama girdim. Balkon kapısını kapatma gereği duymadan yatağa attım kendimi. Nasıl olacağı bilmediğim bir şekilde uyumak istiyor ve ne varsa yarın düşünmek istiyordum. Bir an Efran'ın sıcak dudaklarının kuru dudaklarımla buluşması gözlerimin önüne düştü. Mideme saplanan, tarifi olmayan bir kasılmayla komodine uzanıp uyku haplarından bir tane ağzıma atıp örtünün içine girdim. Yatakta cenin pozisyonunu aldığımda ufalmak istediğimi fark ettiğimde ilaç etkisini göstermiş ve göz kapaklarım birkaç dakika önce ki sahneye kapanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRİS: ÖLÜ MEVSİMLER SERİSİ
General FictionCaddelerde siren sesleri... Biri doğuyor. Bir kaza oluyor. Belki de biri ölmek üzere.... Yolun karşısında bir kız. Üstünde siyah bir elbise, elbiseden daha siyah saçları rüzgar da uçuşuyor. Yolun diğer karşısında kızdan daha siyah gözleri olan genç...