İRİS-2 ŞEYTANIMIN DİĞER YARISI

67 19 1
                                    

Two Feet, Back of my mind

Keyifli okumalar!

*



"Her bir yaşam öyküsü, öbür yaşamların parçacıklarıyla tamamlanır. " demiş Özdemir Asaf.

Belki de haklıydı. Belki benim hayatımın yürek burkan anları, başkalarının kahkahayla gülmelerine denk geliyordur. Dünya böyle işliyor olmalıydı. Her nedense varlığım bu dünyada yerini belli ettiğinden beri başkalarının mutlu anları olsun diye kötü anılar biriktiren bendim. Bu artık benim için üzücü bir şey değildi. Damarlarımda gezinen kanın, iyilik için dolaşmadığını, içimde ki şeytanın bunun için var olmadığını anladığımdan beri bunu umursamıyordum.

Elimde ki kartvizite bomboş gözlerle baktım.

Hayat olarak adlandırdığım yaşam sürecimin daha da boktanlaşmasına yardımcı olan adamın soyadını görmek, koyu yeşil harelerimde boş bir ışık yaktı. Bu ışık hiç kimsenin umut etmesine yardımcı olmazdı. Sadece yaşanmışlığı varsa gördüğü bu boşluğun büyük bir boşluk olduğunu anlardı.

Kartviziti, sanki birinin hayatına son verir gibi avucumda sıktım.

Ellerim ceketimin cebine koyup yürümeye başladığımda kartvizit çoktan yeri boylamıştı. Kartviziti gördükten sonra bir şey demeden dövmeciden çıkmıştım. İş umurumda değildi, kuru ekmeklerle geçirdiğim zamanlarda olmuştu. Kafamda oluşan görüntüleri silmek ister gibi gözlerimi yumup tekrar açtım. Üzerinden geçmişti, sakinleşmeliydim.

Kısık gözlerle yolu süzüp karşıdan karşıya geçtim. Normal bir hayat bana göre değildi, olamazdı da. Sonuçta hayatımın yazarı ben değildim. Karşı kaldırıma geçip boş bir zihinle, sakin adımlarla yürüdüm. Ne kadar yürüdüm bilmiyordum ama evimin yakınlarında hep uğradığım kitapçıya yakınlarına gelmiştim. Evi yaklaşmışım demek oluyordu. Kitaplardan ağırlaşmış çantamın düşen kulpunu düzeltip yürümeye devam ettim. Botlarım yerde biriken küçük göllerle batıp çıkıyor, su zihnim gibi bulanıklaşıyordu.

Apartmana yaklaştığımda sırtımda hissettiğim gözlerle adımlarım yavaşladı ve durdum. Arkamın dönmeden omuzlarımı dikleştirdim ve bakışlarımı arkaya çevirdim. Yan binanın duvarına geniş omzunu yaslamış iri adamı gördüğümde bakışlarım karardı.

Bu, markette gördüğüm esmer adamdı.

Bu kez kafasında şapka yoktu, siyah, dağınık saçları görünüyordu. Üzerinde bugün gördüğüm siyah kıyafetler vardı. Baya uzundu ve kalıplı bir vücuda sahipti. Gözlerim yavaşça siyah gözlerine kaydı. Bu adamın bakışları o kadar tanıdıktı ki, adamı tanımıyordum ama bakışları bana birini hatırlatıyordu. Bunu takılmayıp bıkkınlıkla gözlerimi devirip derin bir nefes aldım. Adam takip ettiğini görmemden zerre sıkılmıyor gibiydi.

Ellerimi ceplerimden çıkardığım vakit telefonuma düşen mesaj bildirim sesiyle gözlerimi esmer adamdan çekmeden sağ elimi ceketimin cebine atıp telefonumu çıkardım. Adama 'birazdan sana döneceğim' der gibi bir bakış yolladıktan sonra bakışlarım telefonun ekranına kaydı. Kilit ekranından ortağımın ismini görünce bir bilgi bulmuş olabileceğini düşünerek hızla şifremi girip, mesaja tıkladım.

Anlatması gereken şeylerin telefonla olmayacağını yazmıştı.

Meraklanmıştım.

Ona, buluşacağımız yeri ve zamanı mesaj atıp telefonu cebime attım. Kafamı kaldırdığımda adam yoktu. Sinirlenecekken vazgeçip apartmana yürüdüm. Evimi bulmuş olsa da sorun değildi. Ortağımın bulduğu bilgi, bu herif hakkında olmalıydı. O yüzden takılmayacaktım.

İRİS: ÖLÜ MEVSİMLER SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin