'01'

1.7K 82 81
                                    


Mavi bir yolcu otobüsü sessiz sakin bir sahil kasabasına yanaşarak kapılarını açtı. Bir kaç çocuk önden coşkuyla indi ve arkalarından onlara durmalarını söyleyen aileleri valizleri ile indi.

İki yakın arkadaş otobüsten indi, kız olan güneş gözlüğünü çıkarıp temiz havayı içine çekti ve gülümseyerek "Ah, şuranın havasına bir bak hele! Ne kadar temiz kokuyor!" dedi. Erkek olan tek kaşını kaldırdı ve "Bana kokusu aynı geldi." dedi. Kız ona göz devirdi ve valizini çekerek sahile doğru yöneldi. Erkek olan arkasından gelip "Sahildeki kulübelerden birinde kalacağız," diye başladı ama kız onu tamamlayıp "Anladık Taren! Sahildeki kulübelerden birini kiraladı, orada kalacağız, kasaba zaten sahilin direk dibinde! Yüz kere tekrar ettin!"

Taren sustu.

"Kulübe numaramız kaç?" dedi kız olan. "Onu da yüz kere tekrar ettim Opal!" dedi erkek olan. "99 muydu?" dedi kız. "Hayır sadece 9." dedi erkek olan.

Valizlerini çekerek sahile indiler. Sahilde turistler için özel yapılmış bir kaç kulübe (aralarında 30'ar metre aralıklarla yan yana duruyorlardı) bulunmaktaydı. İki arkadaş dokuz numaralı tahtadan kulübeye gidip anahtarla kapıyı açıp içeri girdiler. Kulübenin içi amerikan mutfak şeklinde döşenmişti ve iki yatak bir televizyon bulunuyordu. İki yatağında yanında da priz vardı.

"Bu ne?" dedi Opal duvardaki çizgiyi göstererek.

"Çizgi?" dedi Taren.

"Aydınlandım. Ama neden duvarda?" dedi Opal. "Ne bileyim?" dedi Taren. Opal gidip yatağına valizini koyup duvardaki çizgiye baktı ve sonra yatağına oturdu. Taren da kendi valizini koydu ve içinden laptopunu çıkartıp yatağına kuruldu.

"Ciddi misin?" dedi beş dakika sonra sıkıntıdan patlayan Opal "Buraya tatile geldik ve sen gelmiş önümde laptopunla oynuyorsun?" diye ayağa kalktı ve en yakın arkadaşının elinden laptopunu alıp "Bırak bırak, kalk etrafta turlayalım." dedi. Taren önce oflasada sonra ona hak verdi ve peşinden dışarı çıktı.

Geldikleri sahil kasabası aslında kasaba olamayacak kadar küçük ve az nüfuslu bir yerdi fakat ağız alışkanlığından herkes buraya kasaba diyordu. Nüfusu 400 kişiyi bulmuyordu ve bir kasabada bulunması gereken her şey vardı. Evlerin hepsi müstakildi, çoğu iki katlıydı bir kaç tanesinin sadece bir katı vardı. Sahil ve kasaba arasında olsa olsa sadece 300 metre veya biraz daha az mesafe olmalıydı.

"TAREN!" dedi Opal heyecanla ve ona iskeleyi gösterip "Şurada fotoğrafımı çeksene bir!" dedi ve kafasına şapkasını takıp iskelede poz verdi. "Neyle çekeceğim?" dedi Taren. "Telefon?"

"Kulübede kaldı."

"Of!" dedi Opal ve ona telefonunu verip tekrar poz verdi. Taren bir kaç tane çekti ve Opal'e geri verdi telefonunu. "Biraz neşeli olsana Taren! Sen böyle ruhsuz ruhsuz dolaşırken kendimi garip hissediyorum, ayrıca okuyucular seni yanlış tanıyacak!"

Taren omzunu silkti ve "Dün gece Owen'in dediği şeyleri aklımdan çıkaramıyorum," Opal elini onun omzuna koydu ve "Boş ver o küçük piçi, buraya tatile eğlenmeye geldik. Hem sana erkek ya da kız mı yok çılgın sürtük? Sen Taren Jackson'sın." dedi Opal ve eli omzunda yürümeye başladılar. "Haklısın! O sürtüğü düşünmeye ne gerek var? Burada kız gibi triplere girmeye gelmedim! Hadi biraz tur atalım!" dedi Taren ve beraber kasabaya doğru ilerlediler.

Taren, biseksüeldi ve bir erkeğe bir sene önce aşık olmuştu bu kişide Owen De-Brugh isimli çok yakışıklı bir çocuktu. Fakat dün gece şiddetli bir kavgayla ayrılmışlar ve ikisi de içinde tuttukları her şeyi birbirlerine söylemişlerdi.

Opal ise Taren'ı yanında böyle kabul etmiş tek insandı. Arkadaşlıkları senelerdir ayaktaydı ve asla şiddetli bir kavgaya tutuşmamışlar, aksine her zaman kahkahalar ve kendilerine özel esprileri ile vakit geçirmişlerdi. Bir kaç kez ise bazı yerlerden kovulmuşlardı. Taren'ın ailesi onun durumundan haberdardı fakat modern düşünceli bir aile oldukları için sadece "Tamam." diyerek geçmişlerdi çünkü bunda yargılayacak bir şey bulamamışlardı. Babası sadece "Ders çalış güzel yerlere gel." demişti. Taren onlara 10. sınıftayken açılmıştı. Taren kendini dokuzuncu sınıfta sınıflarındaki bir çocuktan kısa bir süreliğine hoşlandığını fark ettiği zaman fark etmişti ve o gün bugündür Opal hayatının vazgeçilmez unsurlarından biriydi. Nasıl havaya ve suya gereksinimleri varsa birbirleri içinde öyleydiler.

142Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin