'013'

314 36 3
                                    

Aynı gün, öğleden sonra: 15:32 

Sergio, önünde durduğu eski apartmana kafasını kaldırıp baktı, belindeki silahı kontrol ettikten sonra kapıya yöneldi. İki adamını dışarıda nöbet tutmaları için bıraktı, iki adamı da yanına aldı. "Dimitre Inoeska, ya da burada bilinen ismiyle Crowley Georgia, bu apartmanın en üst katında oturuyormuş efendim." dedi adamlarından biri. "Bilgi için teşekkürler," dedi Sergio iğneleyici bir ses tonuyla.

Merdivenlere yöneldi, trabzanlara tutunup yukarıya bir bakış attıktan sonra basamakları tek tek çıkmaya başladı.

Crowley'nin dairesine geldiğinde kapıyı inceledi ve sonra tekme atıp kapıyı kırarak içeri girdi. "Sen," dedi adamlarından birine "Burada bekle, biri gelirse haber et," dedi ve diğerine kafasıyla onunla gelmesini işaret etti.

İçerisi gayet düzenli bir daireydi. "Bu işimizi kolaylaştıracaktır umarım." dedi ve adamına dönüp "Sen, salonu ara, ben adamın odasına bakacağım. Anahtara benzer bir şey bulursan haberim olsun, anladın mı?" 

"Anladın efendim." dedi ve salona girdi, Sergio koridora döndü ve ilerledi. Koridorun sonundaki kapı, yatak odasına açılıyor olmalıydı. 

Sergio kapıyı açtığında tamda beklediği gibi yatak odası çıkmıştı. 

Crowley'ninde yatak odası tıpkı salonu gibi derli topluydu, yatağı bozulmamıştı, masasını üstündeki her şey belirli bir düzene göre koyulmuştu. "Pek düzenli bir adammış." dedi Sergio kendi kendine ve önce masaya yöneldi. Masanın çekmecelerini açtı, içlerini karıştırdı, küçük kutuları açtı kapattı. 

Adamın, eskilerden bir fotoğrafını buldu, Sovyet Askerleri ile beraber çekilmiş bir fotoğrafı. Siyah beyaz olan fotoğrafın arkasındaki tarihe baktı: 19 Ocak 1987. "Soğuk Savaş'ın son yılları," diye mırıldandı genç adam ve fotoğrafı bulduğu yere geri koyacakken gözüne bir adam çarptı. Sergio fotoğrafa yakından bakınca o adamın...

"Baba?" dedi hayretle. Dimitre Inoeska, bir sandalyede oturuyordu, babası ise arkasında ellerini omuzlarını koymuş neşeyle gülüyordu, diğer askerler ise ellerindeki silahları kaldırmışlar, gülüyorlardı aynı neşeyle. 

Sergio'nun gözleri doldu, annesi ona babasının bir Sovyet askeri olduğunu söylemişti. İşin garibi ise babası Kanadalı'ydı. Babası, Sergio doğmadan önce ölmüştü, annesi savaşta demişti. Bu yüzden Sergio onun soy adını değil annesinin soy adını almıştı.

Fotoğrafı katladı ve cebine koydu, bir-iki damla akan gözyaşlarını sildi ve odayı yoklamaya devam etti. 

Gardırobuna baktı, bir şey bulamadı, parkeleri yumruğuyla yokladı ama kırık bir şey bulamadı. En sonunda kalkıp yatağı aramaya başladı. Yastığın altına baktı, battaniyenin içini kontrol etti.

Eğilip yatağın altına baktığında ise bir sandık gördü. Sandığı kendine çekti. Kapağını kaldırmaya çalıştı fakat kilitliydi, Sergio'nun anahtarı arayacak mecali yoktu bu yüzden silahını çıkardı ve arkasıyla kilide sertçe bir kaç kez vurduktan sonra kilit kırıldı.

İçinde günlük olduğu belli olan defterler vardı ve hepsinin üstünde tarihler vardı. Sergio en üstte duran defteri aldı, bu senenin defteriydi. Üstünde Crowley'nin düzgün el yazısıyla süslü bir "2017" yazılmıştı. Sergio defteri açtı, başlarını biraz karıştırdıktan sonra temmuzda durdu. Ölmeden önce yazdığı son şeyleri merak ediyordu.

Defterin başındaki şeylerle aynıydı, tüm gün boyunca ne yaptığı yazıyordu. Tam defteri kapatacaktı ki gözüne yazan bir şey takıldı: Taren ve Opal. Bu, o iki çocuktu. Denizin dibinden çıkan şeyle konuşabilen iki çocuk.

142Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin