Alex, bir hışımla evine girdi, odasına yöneldi ve dolabının kapağını hızla açtı.
Askıda olan kıyafetlerini dışarı gözü dönmüş bir şekilde attı ve daha sonra ortaya çıkan kıyafet yığınının altındaki küçük kutuyu açıp içinden bir silah çıkardı. Namlusunu çekti ve içinde kurşun olup olmadığını kontrol ettikten sonra tişörtünü kaldırdı ve kalçasına, pantolonun içine koyduktan sonra tişörtünü tekrar indirdi. Arabasının anahtarını aldı ve evinden hızla çıktı.
Arabasının kilidini uzaktan açtıktan sonra bindi ve çalıştırıp ilk gideceği yere doğru sürdü.
Eski ve yıkılmaya yüz tutmuş bir binanın önüne gelene kadar sürdü, vardığında arabayı park etti ve son kez silahını kontrol edip dışarı çıktı. Binanın kapısından içeri girdi ve merdivenlere yöneldi.
Bina, kentsel dönüşüm projesine dahil edilmiş ama hâlâ yıkılıp yerine yenisi yapılmamış boş bir binaydı. Tabii, Alex'in aradığı kişi haricinde boştu.
Alex hızla en üst kata geldi ve çatı katı dairesinin kapısını tıklattı. Ses çıkmayınca bir tekme attı ve eski kapı açıldı. Küçük çatı katı dairesi dağınıktı, yerlere abur cubur paketleri saçılmıştı ve kötü kokuyordu. Alex paketlerin üstüne basarak içeri girdi ve silahını çıkarıp bir kaç bilgisayar ekranına bakan çocuğa silah doğrulttu.
"Selam Alex." diye iç çekti gözlüklü genç adam. "Selam Lewis." dedi Alex silahını indirmeden. "Sanırım yine bana ihtiyacın var?"
"Öyle görünüyor." dedi Alex ve silahı indirip beline geri soktu.
Lewis, gözlüklü siyah saçlı genç bir adamdı, pek yakışıklı olduğu söylenemezdi. Boyu fazla uzun değildi, gözleri kahverengiydi ve bir dahinin ki gibi parlıyordu. Günlerini bu terk edilmiş binadaki çatı katında bilgisayara başında oturur, oyun oynar, kamera sistemlerini hackleyip insanlar izlerdi. Başarılı bir hackerdı ve Alex'in işine şu ana kadar bir çok kez yaramıştı.
"Sahalardan elini ayağını çektiğini sanıyordum Alex, son olanlardan sonra." dedi Lewis. "Fazla konuşma Lewis, sahalara döndüğüm yok. Andrew'ın başı belada, kaçırılmış." dedi Alex. "Kaçırıldıysa nereden biliyorsun?" dedi Lewis. "Patronu onunla konuşmuş, sanırım kaçıran kişi kimse bir şeyden şüphelenmesin diye izin vermiş. Patronu bana ondan bir mesaj iletti." dedi Alex. "Dur tahmin edeyim, yolladığı mesaj şifreli bir yardım çağrısı değil mi?"
"Evet, öyle. Şimdi, bana Andrew'ın hattının en son nerede bir konuşma yaptığını bul." dedi Alex. "Karşılığında ne alacağım?" dedi Lewis. Alex belindeki silahı gösterdi ve "Kafana sıkmayacağım."
Lewis çaresiz kabul etti, Alex'in tehditlerini hafife almaması gerektiğini iyi öğrenmişti.
Lewis, tekerlekli sandalyesinden kalktı bir tane çikolata aldı ve geri oturdu, önündeki monitora bazı kodlar girdi ve ardından öbürüne yönelip Alex'in anlamadığı farklı şeyler yazdı. "Andrew'ın telefon numarasını ver." dedi Alex'e. Alex, telefonunu uzattı. Lewis, bir on dakika boyunca daha Alex'in anlamadığı şeyler yaptıktan sonra çıktıdan bir şey çıkardı ve Alex'e uzattı. "Doğu yakasındaki bir depo," dedi Lewis "Son görüşme oradan yapılmış. Hat şu an bir telefona takılı değil çünkü sinyal alamadım, ama son sinyallerine ulaşabildim bu yüzd-"
"Yardımların için teşekkürler Lewis." dedi Alex ve çıktıdan çıkardığı kağıdı elinden alıp kapıdan çıkıp gitti. "EN AZINDAN KAPIM İÇİN PARA GÖNDER!"
"BANKA HACKLE!" diye bağırdı Alex. "Neden daha önce aklıma gelmedi?" dedi Lewis ve bilgisayara ekranına geri döndü.
Alex koşarak arabasına geri atladı ve doğu yakasındaki depoya doğrun sürdü. "Umarım doğru yeri bulmuşsundur Lewis!" dedi ve elindeki doğu yakasının uzaydan görünümü olan kağıdı buruşturup dışarı attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
142
Mystère / ThrillerBiri kız biri erkek iki yakın dost yaz tatilinde bir sahil kasabasına güzel bir tatil için gelmişti. Fakat kasabaya musallat olan ve her sene Temmuz dolunayında ortaya çıkan bir ruhun olduğunu ve bu ruhun onların peşinde olduğunu nereden bilebilirle...