'014'

310 33 6
                                    

Kulübeye girdikleri zaman ikisi de sessizdi. Yataklarına oturduklarında, "Dediğini duydun değil mi?" dedi Opal. "Evet," dedi Taren buz gibi bir sesle. "Bir şey yapmamız lazım."

"Sergio, cesedini yakabileceğimizi söyledi fakat," deyip yutkundu Opal "Cesedi kıyafetin içindeymiş, dediğini duydun." Taren sadece kafasını salladı ve dönüp çizgiye baktı. "Bayan Beverly'e gidip anlatmalıyız. Oğlunun nerede olduğunu bilmeye hakkı var." dedi Taren. "Haklısın var," dedi Opal. Yatağına uzanacakken gözü, dolapların üstünde duran elmas kolyeye takıldı. "Hey," dedi Opal kolyeyi göstererek "Şunu bize 142 vermişti hatırlıyor musun? Bayan Beverly'nin kiracısını öldürdüğü zaman." ayaklanıp kolyeyi eline aldı. "Sence bunu neden bize verdi?" 

"Bence o kolye, Bayan Beverly'nin. 142'nin dediğini hatırla, annesinin mutlu olmasını istiyor, belki de kiracısı ondan çalmıştır." dedi Taren. "Haklısın, Bayan Beverly'de zaten kaybolan bir kolyeden bahsediyordu, geçenlerde markette biriyle konuşurken duydum." dedi Opal.

"Kolyeyi vermeye gitmek bir sebep. Ona her şeyi anlatırız ve ceset yakma meselesini sorarız. Ah kahretsin, hiç bir şey bilmemek çok zor." dedi Taren. Sürekli Bayan Beverly'e uğruyorlardı.

"Uyuyalım, sabaha bir şeyler düşünürüz." dedi Taren ve örtüsünün altına girip sırtını Opal'e döndü. 

***

"Sizi evlatlık almayı düşünüyorum." dedi Bayan Beverly gülerek. Taren ve Opal, belli belirsiz bir gülümseme sundular yaşlı falcıya. "Ee? Bu sefer ne oldu? Yirmi senedir şu ruhla bu kadar içli dışlı olup da uğraşan birilerini görmemiştim doğrusu! İyi cesaret!"

İki arkadaş birbirlerine baktılar, bugün neşesi yerinde olan bu kadını nasıl üzebilirlerdi ki? "Şey, şunu size vermeye geldik. Umarım sizindir." dedi Opal ve elmas kolyeyi uzattı. "Aman Tanrım! Bende ne zamandır bu kolyeyi arıyordum! Nerede buldunuz?" dedi Bayan Beverly sevinçle kolyeyi alarak. Gerçek değilmiş gibi havaya kaldırıp güneşe tuttu.

"142," dedi Opal "Geçenlerde sizin kiracınızı öldürdü, kiracınız da bu kolyeyi arıyordu. Bulduğunda, 142 çapasını ona sapladı ve sonra bu kolyeyi bize verdi." 

Bayan Beverly tek kaşını kaldırıp Opal'e baktı. "142 mi? Ruhu diyorsunuz değil mi? Neden böyle bir şey yaptı ki?" dedi. "Şey, 142-"

"Şu ruhun bir ismi yok mu? 142 demek çok sinir bozucu!" dedi Bayan Beverly. 

"Var," dedi Taren "Clair Beverly."

Bayan Beverly, şokla elindeki elmas kolyeyi yere düşürdü ve dehşetle dönüp Taren'e baktı. "Sen ne saçmalıyorsun be çocuk? Ağzından çıkan kelimeleri kulağın duyuyor mu!?" dedi sinirle. "Benim oğlum bir katil değil!" aniden başı döndü ve sandalyeye çöktü Bayan Beverly. "O bir katil değil, katil değil..."

"Lütfen," dedi Opal onun önünde diz çöküp ellerini tutarak "Size anlatmamıza izin verin," diyerek Taren'e döndü ve su getirmesini söyledi.

Taren, suyu getirdiğinde ve Bayan Beverly içtiğinde yaşlı kadın ikisine bir bakış attı ve gözlerini kapatıp "Dinliyorum." dedi. 

Opal ve Taren sırayla 142'nin onlara anlattığı şeyi anlattılar. 

Bitirdiklerinde ise Bayan Beverly gözyaşlarına boğuldu. "Bu doğru olamaz," dedi. "Oğlumu, Crowley mi öldürdü yani?"

"Oğlunuz da onu öldürdü." dedi Opal. Kısa bir sessizlik olduktan sonra Taren'de Opal'in yanına eğildi ve "Bir ruhu öbür tarafa göndermenin başka bir yolu olmadığına emin misiniz Bayan Beverly?" dedi. Bayan Beverly bir iç çekti ve "Ceset yakmak. Ama zaten biliyorsunuz değil mi? Size bunu söylemek aklımdan çıkmış olmalı." dedi.

142Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin