Taren ve Opal birbirlerine öldürücü bakışlar atıyordu.
Opal elindeki kartlara bakıp bir tanesini eline aldı ve Taren'a darbeyi koymak için sertçe ortaya koydu ve zafer edasıyla gülümsedi.
Taren, üzülmüş gibi göründü fakat elindeki kartlardan birini alıp ortaya sertçe koyup elini üzerinden çekince Opal'in surat ifadesini görmek için sabırsızlıkla bekledi. "AMA BU NASIL OLUR?!" diye bağırdı Opal aniden kumların üstünde ayaklanarak. "Nasıl başardın bunu?" dedi sinirle. "Hile yaptım." diye cevap verdi Taren. "İşte sorun orada! Bende hile yaptım!" dedi Opal ve sinirle tekrar oturup kartları topladı. "Bir ele daha ne dersin?" diye sordu Opal.
"Az önce otuzuncu eli oynadık Opal. Kıçım acıyor." dedi Taren. "Kıçının acımasına alışmaya ihtiyacın var, Alex seni yatağa attığı zaman pek acıyacakmış gibi durmuyor." diye güldü Opal. "Hey sürtük, daha sevgili bile değiliz! Neden öyle şeyler diyorsun ki?" dedi Taren. "Seni hastanede öpmüş sonra koynunda uyumuşsun! Yeme beni, bence sevgilisiniz." dedi Opal. "Ben... bilmiyorum. Sevgili olup olmadığımızdan haberim yok." dedi Taren. "O zaman öğren." dedi Opal. "Nasıl öğreneceğim ki?" dedi Taren.
"Sorarak." dedi Opal. Taren, Opal'e bir iki saniye baktıktan sonra "Çok mantıklı." dedi ve telefonunu alıp Alex'e mesaj attı.
Taren: Biz sevgili miyiz? (15:54)
İnsan Olduğundan Emin Olamadığım Ay Parçasının Mükemmel Işığı: Evet, sanırım. Neden ki? (15:54)
Taren: Hiç, merak ettim, sorayım dedim. (15:55)
İnsan Olduğundan Emin Olamadığım Ay Parçasının Mükemmel Işığı: İyi yapmışsın :) (15:55)
"Sevgiliymişiz." dedi Taren. "Güzel, şimdi ben Andrew'ı nasıl ayartacağım?" dedi Opal. "Bence o seni ayartmaya çalışıyor, sen boşuna uğraşma." dedi Taren. Opal ona bir iki saniye baktıktan sonra "Çok mantıklı." dedi ve kart oyunlarının otuz birinci elini oynamaya başladılar.
"Sence," dedi elin ortasındayken Taren "142, Bayan Beverly'nin aniden ortadan kaybolan oğlu olabilir mi?" Opal kafasını kartlardan kaldırıp ona baktı. "Bende aynısını sana soracaktım. Sence olabilir mi?"
"Bilemiyorum, 142'nin ortaya çıkışıyla, Bayan Beverly'nin oğlunun ortadan kaybolması yirmi sene önce olmuş." dedi Taren. "Şu işe bak, bir buçuk hafta önce buraya tatil için geldik ama başımıza gelen olaylara bak." dedi Opal ve elindeki kartları kuma bıraktı. "Cidden bir hayaletle uğraştığımıza inanmıyorum. Ayrıca, 142 bu gece yine gelecek. Andrew yine saklanmak zorunda kalacak. Dolunay bitene kadar böyle mi yaşayacak çocuk?" dedi Opal. "Şu açıdan bak, kimse ölmüyor." dedi Taren.
"Beni rahat bırakın Bayan Beverly!" diye bir bağırış duyuldu kumsalın öbür tarafından. Taren ve Opal dönüp o tarafa baktı. "Size kira için yeterince süre tanıdım! Artık dairemi boşaltıp gitmenizi istiyorum. Ya bir hafta içinde tüm kirayı ödeyin ya da orayı boşaltın!" dedi adam. "Ama, biraz daha süre tanıyın lütfen!" dedi Bayan Beverly. "Bir hafta," dedi adam sinirle "Şimdi izin verirseniz biraz güneşleneceğim! Gidin başımdan!" dedi adam. Bayan Beverly olduğu yerde dikildi ve adam onu geride bırakıp gitti. Yaşlı falcı bir iç çekerken, Taren ve Opal yanında bitmişti. "Sorun nedir Bayan Beverly? Şu adam size mi karışıyor, döveyim mi?" dedi Opal. Bayan Beverly hafif bir tebessüm etti. "Hayır, o benim ev sahibim. Kira süresini biraz daha uzatmasını istedim ama uzatmıyor. Dört aydır kira ödeyemedim çünkü param yok ve kazanamıyorum. Bankada kredi isteğime yanıt vermiyor." dedi Bayan Beverly. "Ona durumumu söyledim fakat beni anlamıyor."
"Biz gidip onunla konuşuruz şimdi Bayan Beverly, yürü Opal." dedi Taren ve boynunu kıtlatıp adama doğru yürüdü ve arkadaşı da onu takip etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
142
Mystery / ThrillerBiri kız biri erkek iki yakın dost yaz tatilinde bir sahil kasabasına güzel bir tatil için gelmişti. Fakat kasabaya musallat olan ve her sene Temmuz dolunayında ortaya çıkan bir ruhun olduğunu ve bu ruhun onların peşinde olduğunu nereden bilebilirle...