Ertesi sabah 7 numaralı kulübenin önüne sarı bir şerit çekilmiş ve endişeli halk oraya toplanmıştı.
Taren ve Opal merakla arkadan bakmaya çalıştılar.
"Burada ne olmuş böyle?" dedi Opal. "Cinayet?" dedi bir kadın. "Aydınlatıldım." diye karşılık verdi Opal. Yaşlı ve kemikli bir el Opal'in kolunu tuttu, genç kız dönüp korkuyla bakınca Bayan Beverly'i gördü ve Taren'ı da bakması için dürttü. "Size dolunay başlamadan gidin demiştim!" dedi korkuyla "Neden hâlâ buradasınız? Haydi, vakit geçmeden eşyalarınızı toplayalım!" diyerek kulübelerine doğru yöneldi ama Taren onun önünü kesip "Hey, hey, lütfen artık bizi rahatsız etmeyi kesin Bayan Beverly. Biz batıl şeylere inanan insanlar değiliz." dedi.
"Ama inanmanız gerek! Bunlar koca karı inanışları değil!" dedi Bayan Beverly.
"Bayan Beverly,"
"BEN DELİ DEĞİLİM!" diye bağırdı Bayan Beverly "Bu sizi son uyarışımdı! Kaderinizle baş başa bırakıyorum sizi!" dedi ve arkasını dönüp şalı arkasında savrularak gitti.
Taren ve Opal dönüp suç mahaline baktılar. "Dün gece mi olmuş?" dedi Opal. "Yok, günlerdir buradaydı ama biz yeni fark ettik." dedi polis. Opal ona göz devirdi ve neden bu kadar kaba olduğunu sordu.
"Bak, özür dilerim fakat bu, buradaki ilk cinayet değil genç kız. Her sene belirli zamanlarda bir kaç kişi öldürülüyor ve biz hâlâ bu seri katil kim bilmiyoruz." dedi polis. Orta yaşlı sakallı bir adamdı. Arkadan gelen ortağı "Ve asıl garibi, her cinayetin çapayla işleniyor olması." dedi. "Çapa mı? Bildiğimiz gemi çapası mı? Bir insanın taşıyabileceği kadar büyük ve ağır değil mi?" dedi Taren.
"Küçük bir balıkçı teknesine ait olabilir." dedi polisin ortağı.
"Ama yine de bir insanın tek başına taşıyabilmesi mantıklı gelmiyor ki!" dedi Opal.
"Bir insan değil!" dedi onları dinleyen yaşlı bir adam. "Bu bana soğan veren adam!" dedi Opal hayretle. "Size senelerdir söylüyorum, o bir insan değil! Bir şeytan, bir iblis!"
"Batıl inançlarını kendine sakla artık Crowley. Özel üretim bir çapa kullanıyor olmalı. Cinayet için seçilmesi garip bir alet." dedi orta yaşlı polis.
"O bir insan değil diyorum! Bizimle beslenen bir şeytan, bir iblis!"
"Evet Crowley kesinlikle bir şeytan, bir iblis! Hadi çocuklar sizde gidin görülecek bir şey yok burada." diyen polis memuru Crowley'nin omuzlarını tutup ona da gitmesini söyledi.
"Hadi, gidelim." dedi Opal ve dönüp kulübelerine doğru yol aldılar. Ve yine konuşmalarının ortasında bir el onları durdurdu ve kendilerine çevirdi. "S-siz," dedi Crowley, "Evet biz?" diye yanıtladı Opal. "Siz, 9 numaralı kulübede kalan ço-çocuklarsınız değil mi?" dedi Crowley endişeli ve korku dolu bir sesle. "Duvarında bir çizgi olan, kıvrımlı bir çizgi olan lanetli dokuz numaralı kulübede siz kalıyorsunuz değil mi!?"
"Şey evet," dedi Taren "Ama bize pek lanetli gelmedi."
"Oradan çıkın! O iblis, o şeytan, sizin için gelecek! Kaderiniz bağlanmadan gidin buradan! Boşaltın o kulübeyi." dedi Crowley.
"Hey Crowley," dedi genç bir erkek sesi "Rahat bırak onları, buraya tatile geldiler." Taren ve Opal'in arkasından gelen sarışın, uzun boylu ve yapılı genç adam ikisinin de ağzını bir karış havada bıraktı. Üstünde beyaz ve mavi çizgili bir atletle altında sarı renkli bir şort vardı. Crowley, kendinden uzun olan genç adama baktı. "Ama onlar lanetli kulübede-"
"Crowley, yeter. Misafirlerimizin aklını batıl inançlarla doldurma zaten yeterince korkmuş olmalılar. Hadi, manavına dön." dedi genç adam. Crowley iç çekti ve Taren ve Opal'e iki soğan uzattı. "Alın bunları." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
142
Mystery / ThrillerBiri kız biri erkek iki yakın dost yaz tatilinde bir sahil kasabasına güzel bir tatil için gelmişti. Fakat kasabaya musallat olan ve her sene Temmuz dolunayında ortaya çıkan bir ruhun olduğunu ve bu ruhun onların peşinde olduğunu nereden bilebilirle...