Açıkçası bölüm yayınlamak dahi içimden gelmedi.Tüm vatanı derinden yaralayan bi facia yaşandı. Acımız çok büyük.Allah ölenlere rahmet ailelerine sabır versin.Dualarımızı eksik etmeyelim.Mekanları cennet olsun.Başımız sağolsun.
♧♧♧♧♧♧♧♧♧
"Neredeydin sen!?" Derin bataklıkları ateşe dönüşmüş bana bakarken ben ağzımı bile açamıyordum.Buraya nasıl ve ne zaman gelmiş merak ediyordum.
"Bella beni delirtmeden cevap ver!" Bir anda bağırmasıyla yaşadığım şaşkınlıktan kurtulup kendime gelmeyi başarmıştım.
"Senin burada ne işin var?" Zorlukla ağzımdan çıkan soruya cevap bekliyordum.Fakat Harry'nin sinirle kollarımdan tutup sıkmasıyla önce onun sorusuna cevap vermem gerektiğini geç anlamıştım.
"Daha kaç kere sormam gerekiyor!?Neredeydin!?" Acıdan gözlerimin dolmasıyla onu göğsünden itmeye çalıştım."K-kolum acıyor." Kızgınlıkla beni önemsemeden kolumu daha fazla sıkmaya devam ediyordu.Üstelik eli yaramın üstüne geldiğinden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum."Bana hemen bu saate kadar kiminle olduğunu söylüyorsun!" Yanağıma gelen ıslaklıkla daha fazla dayanamadığımı fark ettim.Yaram tekrar kanamaya başlasada Harry halen beni tutuyordu.Nasıl böyle biri olduğunu anlamıyordum."Hastanedeydim." Gözleri doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için bakarken elini biraz gevşetmişti."O şerefsiz de vardı değil mi?" Bu soruyu sakince sorduğundan yumuşadığını sanarak başımı aşağı yukarı salladım.Kolumu tekrar sıkmasıyla hata yaptığımı anlamış kendime içimden lanet ediyordum."Bu saate kadar!" Hastane dedim,otel değil! Tanrı aşkına onunla seviştiğimi falan mı sanıyor!? "Hastanedeydik!" Ellerini sonunda kolumdan çekti diye sevinirken sırtımın duvara çarpmasıyla acı içinde ufak bir çığlık kaçtı dudaklarımdan."Onu bırakıp gidebilirdin! Onun yanında bekledin! Bunları bile yapmamalıydın!" dedi dişlerini sıkarak .Gittikçe korkutucu bir hâl alıyordu ve ne yapacağımı bilemiyordum.Bağırsam sesimi kimse duymazdı.Zaten denesem bile Harry buna izin vermez,beni sustururdu orası kesin.
"Nash'ın durumu çok kötüydü." Korkuyla mırıldandığım cümleyi ben bile zor duymuştum.
"Onu öldürmediğime dua etsin!" Söyledikleriyle afallamıştım.Gözlerine bakarak ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştım. Tamamen ciddi olduğunu anladığımda vücudumdan soğuk bir ürperti geçti.
"Onu öldüremezsin." Kaşlarını alayla havaya kaldırarak bana "emin misin?" gibi bir bakış attı."Öldürmezsin?" Öldürürsün.Gözlerinde en ufak bir tereddüt bile yoktu.Birisini gözünü kırpmadan öldürecek birine benziyordu.
"Bir daha onunla görüşmezsen öldürmem."
Nash ile görüşmeme neden bu kadar takıldı? İstediğimle görüşürüm.Bana ne hakla karışabilirki!?
Sonuçta aniden,bomba etkisiyle hayatıma girip odak noktam olmuştu.Heryerde karşıma çıkıyor ve beni yönetiyordu.Ya-pa-maz-dı.Katil ya da psikopat biri olabilirdi.
Ona bunları söylemeyi,sormayı istesemde hiçbirini yapamayıp başımı sallamakla yetindim.Ne yazıkki o kadar cesur değildim.Zaten her insanda mutlaka bir dereceye kadar cesurdur."Görüşmeyeceksin değil mi güzelim?" Ben iyice duvara yapışmıştım.Neredeyse duvarın içine girecektim ama o üstüme gelmekte ısrarcıydı."E-evet" Sağ kolunu duvara yaslamış,sol kolunuda yüzüme yaklaştırmaya başlamıştı.Bana birşey yapacak korkusuyla gözlerimi sımsıkı kapattım.Oysa o elini yüzümde gezdirmeye başlamış yavaşça yanağımı okşuyordu."Aferin." Yüzüme eğilmeye başlayınca neyi amaçladığını anlayıp,biraz numaradan birazda gerçek acıdan dirseğimi tutarak inledim.Eğer böyle yapmasaydım beni öpecekti! Az kalsın Harry ile öpüşecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emotions Don't Lie
FanfictionBaşımı yavaşça yukarı doğru kaldırmaya başladım.Ve gördüm.Hayatımda daha önce hiç görmediğim yeşilin tonunu...