"Kapıyı aç Harry! Son defa söylüyorum." Derin bir soluk alarak sakinleşmeye çalıştım.Fakat Harry'nin sözleriyle nefesimi yine seslice verdim.
"Dün söylediklerinden sonra öylece gideceğini mi sanıyordun? Hah!" Alayla gülmesi ile sinirlerim tavan yaptı.
"Belki unutuyorsun ama burası benim!"
Kollarını göğsünde birleştirip tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.
"O zaman dua et de dün odanın kapısını kırmadım.Evin hâlâ sağlam."
Sanki kırabilirmiş gibi hava atması egosunun ne durumda olduğunu gayet net bir şekilde açıklıyordu.
"Neden kırmadın o zaman? Gücün yetmedi değil mi?" Bu sefer alay etme sırası bendeydi.Onu taklit edip kollarımı göğsümde birleştirerek tek kaşımı kaldırdım. Neyseki tek kaşımı kaldırabiliyordum. "Kırmadım çünkü sen- Çünkü canım istemedi!Ama istersen şimdi sana gösterebilirim." Neden lafını yarıda kesip değiştirdiğini çok fazla merak etsemde aklıma son cümlesi takılmıştı. Gösterebilirim mi? Umarım aklıma gelen şey değildir.
"Neyi?" Anlamayarak ve biraz da cevabından korkarak ona bakıyordum.
"Kapıyı kırmaktan bahsediyorum ama sen başka bir şeyi diyorsan o da olur" Sırıtarak göz kırptı. Bazen neden bu kadar aptal oluyordum ki?
"Sa-saçmalama! Ve anahtarı ver artık!" Kollarını çözerek yaslandığı duvardan kalkıp salona doğru yavaşça yürümeye başladı.
"Hiç sanmıyorum!"
Onun keyfini bekleyecek değilim! Mutfağın bahçeye açılan kapısından yada pencereden çıkabilirdim.
Çıkamazdım! Lanet olası kıvırcık, tüm kapıları ve balkonları kilitlemiş.Bu yetmezmiş gibi camlarıda kilitlemişti.
Bu yüzden içten içe babama lanetlerimi okumuştum.Hırsız girebilir yada daha kötüsü olabilir diye pencerelere bile kilit taktırmıştı. Onun sayesinde evimden çıkamıyordum.
Bir ara bağırmaya düşündüm ama evlerden uzak olduğu için boşuna boğazımı acıtmamamın en mantıklısı olduğuna karar verip salona gitmek zorunda kalmıştım.Bıkkınlıkla kendimi koltuğa atınca Harry bana döndü.
"Canım sıkıldı.Film izleyelim mi?" Bir anda kibar davranarak bana sorması beni şoka uğratmıştı.
"Neden bunu yapıyorsun?" Gülümsemesi yerinden gidince söylediğim şey için ceza olarak dilimi ısırmıştım.
"Çünkü ben böyle istiyorum" Başımı tamam anlamında sallayarak ona bakmaya devam ettim.Ona iyi davranmalı böylece anahtarı almalıydım.Anahtarı alamasam bile ona kötü davrandığım sürece bana ne yapacağını bilemezdim.
"Şimdi filmlerine bakalım." Yeniden gülümseyerek televizyonun alt tarafındaki rafa ilerleyip yere oturdu.Filmlere bakarken aynı zamanda bana soru soruyordu.
"Bunların hepsini izledinmi?" İzlemeyeceğim filmi almam.Yani tabiki izlemiştim.
"Evet." Ona iyi davranacaktım ama onunla birden çok yakında olamazdım ya!? Sadece soğuk ve kısa cevaplar veriyordum O kadar.Bana bunun için dua etmeli. Hiç konuşmayabilirdim. Acaba öyle yapsam sıkılıp bırakır mıydı? Ahh,hiç sanmıyorum.
"Ben film seçene kadar neden gidip bize birşeyler hazırlamıyorsun?" Çünkü is-te-mi-yo-rum!
Fakat yapmalıydım. Oturduğum koltuktan yavaşça kalkıp kıyafetimi yukarı çıktığı için aşağıya doğru çektirip mutfağa ilerledim. Kolaya kaçıp dolaptan içecekleri çıkardım ve bardaklara doldurdum. Mısır patlatmak yerine dolaptan cipsi alıp tabağa boşalttım.Tepsiye koyup içeriye gittiğimde Harry, koltuğa kendini bırakmış ve başını geriye atıp gözlerini kapatmıştı. Nefes kesici.Tek düşündüğüm buydu. Geriye doğru yaslanmasından dolayı zaten dört düğmesi açık olan gömlek iyice açılmış dövmelerini gözlerimin önüne seriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emotions Don't Lie
FanfictionBaşımı yavaşça yukarı doğru kaldırmaya başladım.Ve gördüm.Hayatımda daha önce hiç görmediğim yeşilin tonunu...