Kapıya açınca yüzüme çarpan rüzgâr ile saçlarımın geriye savrulduğunu farkettim. Fakat şu anki durumda bunu dert etmem çok gereksizdi,biliyordum. Sonuçta peşimde adeta kükreyen- ki bana yıldırım sesini andırıyordu- bir Harry Styles vardı. Tam karşım da bana merakla bakan arkadaşlarım bulunuyordu.Yüz ifadelerini anlamaya çalışırsam Sam merak,endişe ve biraz da kızgın bir şekilde bakıyordu.Ondan fena bir azar yiyeceğimi tahmin ediyordum.Amy de ise merak ağır basıyordu.Bu merakının iki sebebi olabilirdi.Benim okula gitmemem veya Harry'nin sesini duymuş olmaları.
"Sevgilim?!" Belimi saran kollar ile şoktan çıkıp hafifçe titresem de aklım bana dediği lafta kalmıştı. Sevgilim demişti değil mi?
"Sevgilim mi?!' Gözleri far görmüş tavşan gibi açılan arkadaşlarım bir bana bir Harry'e bakarken bende cevap bekliyordum.
Harry ise yavaşça çenesini omzuma koyup bana iyice yapıştı.
"Bella yoksa onlara söylemedin mi?" Kesinlikle delirmiş olmalıydı yada ben çok saftım. Sevgiliyiz dememi beklemiyordu herhalde?! "Neyi söylemedim mi?!" Sinirle söylediğim sözler ile Harry'nin belimdeki elleri sıkılaştı ve nefesimin kesilmesine neden oldu.Onun dilinde bu hareketi 'birşey belli edersen seni öldürürüm' demekti. Yani büyük ihtimalle öyle olduğunu tahmin ediyordum.
"Sevgili olduğumuzu?" Her ne kadar Amy ve Sam'e karşı gülümsediğini göz ucuyla görsem de gözleri alay ettiğini aynı zamanda bundan eğlendiğini belli ediyordu.
"Sevgili mi!?" Tekrar koro halinde konuşan arkadaşlarıma, beni kurtarmalarını anlatmak için bakışlarımı şekilden şekile soksam da yaşadıkları şoktan bunu fark edemiyorlardı.Ne var yani sevgilim olduysa? Yani sevgilim değil ama...Herneyse!
"S-söylemeye fırsat olmadı." Kısık çıkan sesimi duyunca Harry derin bir nefes alarak belimdeki kollarını gevşetti. Onun yaptığı gibi derin bir nefes alarak havanın ciğerlerimi doldurması ile durumum biraz düzelmişti.
"Bekle..Sen geçen gün kafedeki değil misin?" Amy, Harry'i hatırlamıştı. Aslında hatırlamaması imkansız sayılırdı.Sonuçta onu görünce 'kafeye taş düştü!' diye tepki veren bir kızdan bahsediyoruz.
"Ben Harry" Tanışmak için elini uzatan Amy'e gülümseyerek karşılık verdi. Sam ise dikkatle Harry'i inceliyordu. Her zaman bize yaklaşanlara karşı tutumlu olmuştur. Tipik abi modeliydi işte.
"Sam." Harry ile Sam ellerini uzatma zahmetinde bulunmadan başlarıyla selam vermişlerdi.Aralarındaki soğuk havayı hissedebiliyordum.
"Imm, neden gelmiştiniz?" Sessizliği bozarak konuşmam ile ani bir şekilde üstüme Amy ve Sam'in tepkilerini almayı başarmıştım.Neden gelmediğimi merak etmişler.Telefonumu da kıvırcık biri aldığından bana ulaşamamışlar. Burada kızmaları gereken kişi ben değil Harry olmalıydı. Neyseki en sonunda araya girip onları içeri çağırdım.Tabi bu çağırmamın sonucuyla Harry'nin sert bakışlarına mâruz kalmıştım.
"Ee nasıl tanıştınız?" Amy her zamanki gibi yerinde durmayıp heyecanla bize bakıyordu.Üçlü koltuğa Amy ortada oturmuş,Sam ise tam yanındaydı.Ben de yanlarına oturacaktım ki Harry'nin gizlice beni tutup çekmesiyle ikili koltuğa oturmuştum. Ama Harry rahat durmayıp sürekli elimi tutması,beni çekmesiyle ve sarılmasıyla bıkkınlık gelmişti.Derinlerde bir yerde hoşlandığımı da biliyordum.
"Biz gittikten sonra da oynaşabilirsiniz.Şimdi anlatın!?" Amy'nin ısrarcı sesiyle cevabını almadan bırakmayacağını anladım.İlk dediklerini duymazlıktan gelmeyi tercih etmiştim.
"Biz şeyde tanıştık...Kafe de! Evet,kafede ben sizin yanınızdan ayrıldıktan sonra karşılaştık." Kolay yalan söyleyebilmek her zaman işime yaramıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emotions Don't Lie
FanfictionBaşımı yavaşça yukarı doğru kaldırmaya başladım.Ve gördüm.Hayatımda daha önce hiç görmediğim yeşilin tonunu...