10.bölüm

1.2K 94 22
                                    

Yorganımı köşeye çekip ittirirken ayaklarımı yavaşça yataktan aşağıya sarkıttım. Saate baktığım da yedi olmak üzere olduğunu görünce erken kalkmama şaşırdım. Kendimi çok bitkin hissediyordum.Gözlerim dün gece sürekli ağlamaktan acıyorlardı ve büyük ihtimalle şişmişlerdi. Yataktan kalkacak gücü bulduğumda, ellerimi yatağın üstüne yani vücudumun iki yanına  koyarak kendimi ittirdim. Çıplak ayakla penceremin yanına gidip perdeyi araladım.Sabahın bu saatlerinde etraf çok sessiz oluyordu. Camı sonuna kadar açıp temiz havayı içime çektim. Soğuk hava üstümdeki ince geceliğimden sızarak beni üşütse de önemsemedim ve biraz daha durup havanın yüzüme çarpmasına izin verdim. Kendime gelince pencereyi kapatarak topuklarım üzerinde geriye dönüp banyoya doğru yürümeye başladım. Aynaya bakmaktan korksam da az çok yüzümün ne hale olduğunu biliyordum. Önce yüzüme suyu bir kaç kez çarptıktan sonra havluyla yüzümü iyice duruladım. Havluyu yüzümden çekip atınca aynadaki görüntüm ile karşılaştım.Düşündüğümden daha kötü bir haldeydim. Gözlerim kırmızılaşmış ve şişmişti.Bu da yetmezmiş gibi yanağımda hafif kızarıklık oluşmuştu. O kadar sert vurmamasına rağmen cildim hassas olduğundan izi çıkmıştı. Daha fazla kendimi incelemeye devam edersem yeniden düşüncelere dalıp ağlayacağımı bildiğimden banyodan hemen çıktım.

Dolabımın kapağını açtım ve uyumlu olup olmadıklarına bakmadan bir pantalon ve tshirt üstüme geçirdim. Hava kötü olduğundan ceketlerimden rastgele birini alıp giydim. Harry'nin evimden gitmediği ihtimalini göz önünde bulundurarak sessizce kilidi çevirdim ve kapıyı ses çıkarmadan açtım. Etrafa baktığımda Harry'i göremediğim için biraz rahatlamıştım. Merdivenlerden inerek salona geldiğimde koltuktan sarkmış olan ayakları gördüm. Bacakları çok ince olduğundan ve her zamanki gibi giydiği dar pantolondan Harry olduğunu anlayınca parmak uçlarımda koltuğun arkasına gelip görebilmek için biraz eğildim. Dudakları pembeleşmişti ve Harry uyurken farkında olmadan öne doğru uzatmıştı. Kıvırcık saçları dağılmıştı öyleki  göz kapaklarını bile yarım görebiliyordum. Üstüne birşey almadığından üşüdüğü belli oluyordu. Ona battaniye getirmeyi düşünsem de hemen kafamdan bu fikri attım ve kapıya doğru yürümeye başladım. Ayakkabılarımı giyerken bile aklım ondaydı. Daha fazla dayanamadım ve bir an önce gitmek için hızla misafir odasına yönelip gördüğüm ilk battaniyeyi aldım.

Yine aynı hızla Harry'nin yanına gidip nefesimi tutarak üstüne örtmeye çalıştım. Beni görmemesi gerekiyordu. Yoksa okula bile gidemezdim. Neyseki beni farketmemişti. Bana attığı tokattan sonra ona bunu yapmam bile yanlıştı fakat kalbim rahat etmiyordu. Eğer onu öyle bırakıp gitseydim aklım hep onda olurdu. Onu incelediğimi fark edince geriye doğru bir adım atıp arkama döndüm. Parmak uçlarım da kapıya kadar yürüdüm. En azından kapı kilitli değildi. Ben de zaman kaybetmeden arabama bindim ve şarkı yada radyo açmadan -ki genellikle açarım- üniversiteye geldim. Sam ve Amy'i bulup uğramak istesemde anlık bir kararla vazgeçtim. Yüzüm çok kötüydü. Sabah fondöten ile kapatmış olabilirim ama yine de yakından bakılınca belli oluyordu. Üstelik Amy'nin sorularıyla başımın ağrıyacağını bildiğimden kendi dersime gittim. Dersi dinlemeye çalışsam da bir zaman sonra düşüncelerim ona kayıyordu. Bana biraz kibar davranabilseydi onunla arkadaş olmaya çalışırdım. Şimdiye kadar babam bana sesini bile yükseltmemişti. Ama o aramızda birşey olmamasına rağmen bana nasıl böyle davranıyordu?! Yine sinirlenince gözlerimi kapatıp derince nefes aldım. Sakin olmaya çalışıyordum. Sonunda ders bitince hiç dinlemesemde çantamı topladım ve dışarıya çıktım. Etrafa hızla bir göz atıp Amy ve Sam'in olmadığını fark edince rahatça gülümsedim. Sanırım bugün şanslı günümdeydim.

"Hey! Bella?" Erken sevindiğimi anlamam uzun sürmemişti. Birden önüme çıkmasıyla irkilsemde sakince cevap verdim.

" Nash, nasılsın?" Cevabını beklerken yüzünü incelemeye fırsatım olmuştu. Yaraları tamamen gitmiş gibiydi. Fakat yanıma yaklaşınca sol gözünün etrafında hafif morluklar olduğunu gördüm.

Emotions Don't LieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin