Bölüm 5 Güzel Günlerin Sonu

161 8 4
                                    


Anıl'ın Gözünden;

İşlerimizi bitirmiştik Gökçe yeni şeyler denemek istiyordu(Tabi yemekle ilgili) ''Hadi yardım edin de güzel yemekler yapalım'' Neden bilmiyorum birden Gökçe'ye ''Gökçe yeter artık şunu yapalım bunu yapalım içinde olduğumuz dünyanın yeni halini görmüyor musun ne var yani biraz çocuksu davranmasan!'' Gökçe bağırmama sinirlenmişti ''Bana bağırma şu boktan dünyada biraz eğlenelim diye uğraşıyorum meraklı değilim sana tıkınacak bir şeyler hazırlamaya'' dedi ve dışarıya kaçtı.Derin bana kızmıştı ''Neden böyle davranıyorsun kıza kötü bir şey yapmadı ki sadece biraz can sıkıntısını gidermeye çalışıyordu'' O da Gökçe'nin arkasından dışarıya çıktı haklıydılar neden bu kadar epki verdim bende bilmiyorum... Arandan bir 5 dakika geçmeden Derin içeriye girdi, telaşlıydı ''Ne oldu Derin bir şey mi var?'' Derin ağlamaklı bir şekilde ''Gökçe yok!!'' ben ''iyice baktın mı belki saklanıyordur'' Derin gözlerini devirdi ''Çocuk mu bu saklansın bahçenin dışında bir düzine hastalıklı vardı bir şey olmasın Anıl ?'' Böyle diyince ben de biraz endişelenmiştim.''Tamam hadi gel beraber arıyalım'' Dışarıya çıktık gerçekten Gökçe yoktu nereye gitmiş olabilirdi ki??

Derin'in Gözünden;

Yok işte yok 2 gündür Gökçe yok Akın kafayı yiyecek kendisi yüzünden olduğunu düşünüyor haklı da öyle çıkışmasaydı belki Gökçe gitmeyecekti Anıl'a bakmaya odasına girdim elleri yüzünü kapatıyordu hafifçe ellerini yüzünden çektim.Ağlıyordu evet Akın ağlıyordu onu ilk defa böyle gördüm. ''Anıl kendine gel lütfen böyle hiç bir şey elimize geçmez Gökçeyi bulucağız sana söz veriyorum'' Anıl ''Derin benim yüzümden ona bağırmasaydım gitmeyecekti şimdi kim bilir nerede'' O kadar çaresiz duruyordu ki onun bu haline dayanamadım artık benim de gözümden yaşlar süzülüyordu ''Akın bana bak böyle bebek gibi oturup ağlıyacağız mı Gökçe seni böyle görse amma dalga geçerdi hadi toparlan'' Anıl ''Haklısın ama bu sefer öylece bakınmak yok malzemelerimizi silahlarımızı alıp aramaya çıkacağız onun ölüsünü bile bulsak onu bulucağım''

Gökçe'nin Gözünden;

Keşke keşke evden hiç çıkmasaydım evden çıkar çıkmaz bir grupla karşılaştım ilk çok iyi kalpli gözüktüler yardım istediler. Bende onlara soru soruyordum onları tanımak için o sırada tam arkamdan kafama sert bir darbe indi sonrasını hatırlamıyorum.

Gözümü açtığımda yanımda 3 kişi daha vardı ellerimiz bağlıydı gözümü açtığım an bir kadın ''Uyandın sonunda'' dedi Ben de ''Nerdeyim ben,buraya nasıl geldim ne kadar zamandır burdayım?'' diye ard arda sorular sordum. Kadın ''İlk olarak bizde nerde olduğumuzu bilmiyoruz buraya hepimiz zorla geldik,Sen geldiğinde baygındın ve 2 gündür yatıyorsun bir an öldük sandık'' ''Ne 2 gün mü Anıl ve Derin çıldırmış olmalılar nasıl çıkacağız burdan'' biz konuşurken içeri iri yarı iki tane adam girdi ellerinde silah vardı onların ardından bir tane adam daha girdi içeriye. ''Ooo küçük hanım sonunda uyana bilmiş biraz daha uyusaydın seni hastalıklara öğlen yemeği yapacaktım böyle bir güzelliğe yazık olurdu'' Ben de''Çıkar beni buradan ne istiyorsun benden'' Adam güldü ''Bak güzelim buranın bazı kuralları var ilk olarak senden büyüklerin ile düzgün konuş ve ayrıca burada ben soru sorabilirim sadece anladın mı''

''Anlamadım!!'' Adam ''Her neyse zamanla öğrenirsin'' dedi ve adamlarına bizi çıkartmaları emrini verdi. Çiftlik gibi bir yerdeydik herkes sıraya dizilmiş bize bakıyordu ben de güçsüz gözükmemek için onlara sert sert bakıyordum . Birden durduk beni tutan adam birden beni yere bıraktı sinirlenmiştim o sırada o adam ''Misafirlerimize karşı biraz yavaş olmanı daha kaç kez söylemem lazım ha'' dedi ve adamı vurdu oradan bir kadın koşarak geldi ölen adama sarıldı ve ''Ne yaptın sen!!'' dedi adam ''Bana bak eğer biraz daha konuşursan seni de onun yanına gönderirim'' Kadın sustu ağlamaya devam ediyordu adam hiç umursamadı ve bize dönerek ''Bu arada kendimi tanıtmayı unuttum ben Buğra burada ki en söz sahibi kişi benim şimdi siz kendinizi tanıtın'' Kimse bir şey demedi bana döndü ve ''Senden başlayalım güzellik adın ne?'' Gevşek gevşek davranması sinirimi bozuyordu ''Sana ne!'' ben böyle deyince yanımdaki eli bağlı adamın omuzuna ateş etti. Sonra da ''Adını söyleyene kadar kaç kişi öldürebilirim öğrenmek ister misin?'' Ölmelerine izin veremezdim inadımı bir kenara bırakıp sinirle ''Gökçe!!'' dedim o da ''Aferin Gökçe fazla uzun sürmedi'' Ahh ahh napcam ben buradan nasıl kurtulucam...

Anıl'ın Gözünden;

Sırt çantalarımıza 3'er tane et konservesi ve 3 şişe su aldık ne de olsa Gökçe'yi bulduğumuzda acıkmış veya susamış olabilirdi. Arabaya bindik ''Derin buralarda başka ev var mı onlara bakalım'' Derin biraz düşündü ve ''Evet bir çiftlik bir de müstakil bir ev var'' Arabayı Derin müstakil ev daha yakın dedi diye oraya sürdüm.Eve vardık arabadan indik evin camından içeriye baktık ev talan edilmişti kapıyı kırıp içeriye girdik ne olur ne olmaz diye. Evin her yerini aradık Gökçe burada da yoktu son umut çiftliğe sürdük yarım saat kadar sonra çiftliğe vardık.Çevresi çok iyi korunmuştu. ''Derin içimden bir his Gökçe burada diyor'' Derin de beni onayladı buraya nasıl girebilirdik bilmiyorum. Derin ''Aklıma bir fikir geldi'' ''Nedir?'' Derin '' Hastalıklıları buraya çekiceğiz onlar hastalıklarla uğraşırken bizde bir yolunu bulup içeriye gireceğiz'' Fikir güzeldi ama o kadar hastalıklıyı buraya nasıl çekecektik. tabi ya ses bombası ''Derin ses bombası çoğu hastalıklı gelecektir emin ol'' Derin ''Aynen hadi o zaman hemen yapalım şunu...

Gökçe'nin Gözünden;

Bir süre sonra bayağı gürültülü bir ses duyduk art arda 3 kez Buğra ''ne oluyor bu ses ne tüm hastalıklıları başımıza toplayacaksınız'' Herkes panik içindeydi hastalıklılar kapıyı kırmıştı bir sürü hastalıklı içeri girdi sonra bir ses daha bu ses daha çok hastalıklıyı çekiyordu herkes kendini kurtarma peşine girmişti. Bizde ellerimiz bağlı duruyorduk hiç bir şekilde kendimizi koruyamıyorduk o sırada birisi hızla beni çevirdi bu Anıl  gerçekten oydu ''Akın sonunda geldin lütfen çıkalım'' İpi kesti ellerim artık bağlı değildi elime silah verdi ve ''Hadi çıkalım Gökçe'' birden bana çaresizce bakan diğer kaçırılanları gördüm. ''Anıl hemen şunların da elini çözelim hadi hemen çözdük ve kaçmaya hazırlandık o sırada Buğra Anıl'ın kafasına silah doğrulttu ve bana ''Sen hiç bir yere gitmiyorsun yoksa bunu vururum'' Ne istiyordu benden anlamıyorum çaresizdim ''Silahını bırak Gökçe yoksa vururum'' Başka çarem yoktu silahımı indirdim tam o sırada Anıl hızlı bir hareketle Buğra'nın elindeki silaha tekme attı ve Buğra'ya bir yumruk attı. Buğra karşılıksız kalmadı o da Anıl'a bir tekme attı dövüşüyorlardı hastalıklıların yarısı bize yönelmişti o sırada Derin Buğrayı vurdu Akın bitkin düşmüştü onu kaldırdık arabaya doğru hızla hareket ettik tabi diğer kaçırılan 3 kişide bizle geliyordu.

Derin'in Gözünden;

Arabaya doğru koşuyorduk herkes arabaya bindi ve hızla oradan uzaklaştık arabada bizle gelenlerden bir kadın ''Nereye gidiyoruz?'' Gerçekten nereye gidiyorduk Akın ''İlk önce evden malzemelerimizi alalım yarına kadar dinlenelim sonra buradan daha uzak bir yere gidelim hem hastalıklılarda azalmış olur'' Gökçe ''Bence de bu arada Akın çok üzgünüm öyle çıkıp gitmemeliydim'' Akın ''Benim hatam kusura bakma çok sert çıkıştım seni o kadar merak ettim ki bir an delirecektim'' Ben de ''Neyse sen haklısın ben haklıyım muhabbetlerine girmeyelim olan oldu artık önümüze bakalım'' Eve vardık herkes hemen eve girdi herkese birer konserve ve birer şişe su verdim ''Ee sizlerle tanışamadık Ben Derin, bu Anıl bu da Gökçe'' kadın'' Gökçe'yi biliyoruz zaten ben Zarife bu kardeşim Eylül bu bayı tanımıyorum ama'' Adam '' Ben Kemal memnun oldum'' Gökçe ''Vallahi ben çok yoruldum temizlenip yatıcağım misafirlerimize de salonu ve fazla olan bir odayı ayarlarsınız'' dedi ve odasına gitti. Zarife,Eylül ve Kemal'e yerlerini gösterdik herkes uykuya daldı tabi bende...

Zombi Salgını (Dünya'nın Yeni Hali)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin