Kaybedemem

8.3K 325 282
                                    

Bölüm pek içime sinmedi,mutsuzum :(


Nur'un Ağzından;


Çadırdan çıktığım anda gördüklerim karşısında sadece öyle bakakalmıştım.Doruk'un Arya hakkında söylediği o iğrenç ithamlardan sonra herkes kendi arasında konuşmaya başlamıştı.


Ayberk'in sinirden boynunda beliren damarlar patlayacakmış gibi duruyordu ve Arya'nın açıklama yapmasına izin vermeden o çocuğa inanmayı seçmişti.


Bu sözlere inanmak istemediğini biliyordum ama...

Arya bizim okula daha yeni gelmişti ve bizden başka kimseyi tanımıyordu ve tanısa bile neden gece gizlice buluşmuştu anlamıyordum.


Bu sorulardan çıldıracak duruma gelsem de Ayberk'in yaptığı şey kesinlikle Arya'yı bitirmişti.Gözlerinde ona inanmamızı isteyerek yalvarır gibi bakıyordu.


Tabikii ona inanıyordum,güveniyordum.Elbet bir açıklaması olduğuna inanıyordum ama Ayberk o anki erkekliğin verdiği gururla ve sinirle bunu düşünmeyi reddetmişti.

Arya'nın koşarak çadıra ilerlemesinin ardından Ayberk hırsını alamayıp Doruk'un üzerine atladı ikisi de deli gibi kavga ederken Yusuf da Orkun da ayırmak yerine onlar da birbirine girdi.

Bu beni daha da sinir edince öfkeyle film izler gibi izleyen aptallara;

''Ne bakıyorsunuz aval aval be.Ayırsanıza!'' diye bağırdım.


Sonunda ikisini ayırdığımızda ve herkes kendi çadırına çekilmeye başladığında Orkun ve Ayberk'i kolundan tutup bir masaya oturttum.

Aslında bir an önce Arya'nın yanına gidip ona sarılmak istiyordum ama şuan beni dinleyeceğini sanmıyordum.Resmen ona o iğrenç şeyler söylenirken ben sadece susup bakmıştım.


Bunun tek sebebi ise karşımdaki kişinin Doruk olmasıydı.O kötü kalpli duygusuz çocuğa karşı niye böyle bir zaafım var,bilmiyordum.Hatta hissettiğim duyguyu bile anlayamıyordum.


Bugüne kadar hiç böyle bir şey yaşamadığım için belki de sadece aşk sanıyordum.Bunu düşünmeyi bıraktım.Ona hissettiğim duygu her ise bu orda Arya'yı savunmamamı açıklamaya yetmiyordu.


Arya'yı yalnız bırakmak için ve kendime olan kızgınlığımla onun yanına gitmedim ama bizim çadırın uzağında olsa da onun tam karşısında bir masaya oturmuştuk.

Ayberk sinirden ritmik hareketlerle sağ dizini sallıyordu.Bu sırada dudağının kenarından akıp gelen kanı elinin tersiyle sert bir şekilde sildi.Bu hareketi karşısında ben yüzümü buruştursam da o pek etkilenmiş gibi görünmüyordu.Orkun ise gözünü bir noktaya sabitlemiş öylece bakıyordu.


Yarım saat kadar sessizce oturduk.Benim yapabildiğim tek şey aptal gibi ağlamaktı.Normalde böyle biri değildim.Dışarıya karşı sessiz bir yapım olsa da güçlü bir duruşum olduğunu biliyordum.Arya'ya çabuk  ısınmamın sebeplerinden biri de buydu zaten.O da benim gibiydi.

Gözümü çadırın kapısından ayırmıyordum.Ayberk ve Orkun da belli etmemeye çalışsalar da çadırı gözlüyorlardı.Özellikle Ayberk'in şuan Arya'yı deli gibi merak ettiğini gözlerindeki endişeden anlayabiliyordum.

SERSERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin