•Bölüm şarkısı Adamlar-Koca Yaşlı Şişko Dünya
Keyifli okumalar...
Ben dağıttım evini sen erittin beynimi.
Koca yaşlı şişko dünya.
Gel anlaşalım senle ver gözümün ferini geri.Adamlar-Koca Yaşlı Şişko Dünya
Hani bazen ağlamamız için bir sebep olmasa da içimizden ağlamak gelir ya. İşte o çok güzel bir duygudur. Sebep varsa lakin geçerli değilse ağlamak bir işkenceye dönüşür. Kimi zaman ailemizin, arkadaşlarımızın, sevgilimizin yaptığı hareketler bizi üzerken kimi zaman da söyledikleri sözler bizde derin yaralar açar. Çoğu yapılan şey belli bir süre zarfında unutulur fakat bazı şeyler vardır ki bunları yapanlar dünyayı önünüze serse fayda etmez. İhanet nasıl affedilmesi zor olan bir şeyse söylenilen onur kırıcı sözleri affetmesi de bir o kadar zordur. Bunları düşünmemi sağlayan şey ise hiç beklemediğim birinden hiç beklemediğim bir zamanda büyük bir tepkiyle karşılaşmaktı. Tunay, her şeyi içine atan biri olduğu için benim yaptığım şey küçük olsa bile bana patlamıştı.
Serkay'ı gördükten sonra zaten zor tuttuğum göz yaşlarım hapishaneden kaçan mahkumlarmışcasına firar ettiler. Serkay dört yıldır yaptığı gibi beni kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı. Bizi yan tarafımızdaki tahtadan yapılmış boş banka sürükleyip oturmamızı sağladı. Ben sessizce göz yaşlarımı dökerken o hiçbir şey demeden saçlarımı okşadı. Ben konuşasaya kadar o da konuşmadı. Muhtemelen benim biraz sakinleşmemi bekliyordu. Zaten beni koşulsuz şartsız destekleyen her zaman yanımda olan sayılı insanlardandı.
Kafamı Serkay'ın omzundan kaldırıp kabaca göz altlarımı sildim. Bana bakmaya devam ederken bir anda gülümsemeye başlamasıyla kaşlarımı çattım. Gülümseme yavaş yavaş sırıtmaya dönerken kaşlarım da aynı orantıda çatılıyordu.
En sonunda dayanamayıp "Ne oldu ya?" diye sordum. Sesim beklediğimden daha yumuşak çıkmıştı. Adeta suratım Mersin'e giderken sesim tam tersine yol almıştı.
"Dışı on sekiz içi beş yaşında bildiğin." dediğinde yüzüme yerleştirdiğim Bülent Ersoy bakışıyla Serkay'a bakmaya başladım.
Serkay'ın yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solarken eliyle yüzümü kapattı. "Allah rızası için şöyle bakma. Bakkal Ramiz amcaya benziyorsun." dediğinde omuzlarımı düşürdüm.
"Ama ben Bülent Ersoy olmaya çalışıyordum." dediğimde Serkay derin bir kahkaha attı.
"Sen en son ağlıyordun. Konu buraya nasıl geldi?" dediğinde ben de gülmeye başladım. Konu buraya nasıl gelmişti?
Kollarımı kocaman açıp bu sefer ben sarıldım. "Ya Serkay iyi ki varsın."
O da sarılışıma karşılık verdiğinde daha da boynunu sıkmaya başladım. Boğuluyormuş gibi sesler çıkarıp "Güzelim nefes alamıyorum." dedi. Ellerimi gevşetip kollarımı üzerinden çektim. Tam beni güldürüp moralimi düzelttiği için ona teşekkür edecekken arkadan gelen ayak sesleriyle duraksadım. Başımı yavaşça arkaya döndürdüğümde okul müdürü fazla sinirli bir ifadeyle bize bakıyordu.
Sesi de en az yüzü kadar sinirli çıkarken "Lara ve Serkay odama." dedi.
Serkay'la birbirimize bakıp aynı anda kafa salladık. Yine bir idare vakası vardı anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık İnsanlar Gezegeni
Novela JuvenilLara ve dört yılı aşkın bir süredir çok yakın arkadaşı olan Berkay, dönemin son günü saçma sapan nedenlerle kavga ederler. Okulların tatile girmesi, Berkay'ın hatasını kabul etmemesi gibi sebeplerden dolayı araları iyice açılır. Bunun sonucunda ağır...