KARANLIĞIM-1-

193 29 23
                                    

"Nefes anlık bir şeyse ve aldığımız nefesi bile verip öyle gideceksek,hiçbir şey bizim olamaz.O halde bizde hiçbir şey olamayız.Özetle bir hiçin sahip olduğu her şey bir hiçtir."

*********************

Telefonumdan yükselen sesle beyaz tavandan gözlerimi ayırıp konsolun üstündeki telefonla buluşturdum.Elime aldığımda Tuba'nın aradığını gördüm. Bu kızdan hoşlanmıyorum veya sevmiyorum.Ben kimseyi sevmiyorum ki...Okulda da hep asi tiplerdendim. Kimsenin sevgisine ihtiyacım yok. Üçüncü kez çalan telefonu açıp kulağıma götürdüm "Alo?" dedim gözümü saatte gezdirerek.Akrep dokuzu gösteriyordu.Bütün gün yatağımda oturup "Neden ben normal değilim?" gibi şeylerle beynimdeki nöronları yordum."Açılay biz gece kızlarla barda olucaz sende gelsene?" telefonun ucundaki tiz sesle düşüncelerime siktir çekip Tuba'ya geri döndüm "Neden beni çağırıyorsun?"soğuk sesime engel olamıyordum.Şu sevimli kızlardan hiç olamıyorum."Eğleniriz biraz." "Peki,siz beni beklemeyin...Belki gelirim." dedim ve cevap vermeden telefonu kapattım. Eğilip saçlarımı bileğimdeki siyah tokayla dağınık bir topuz yaptım ve adımlarımı kapıya çevirdim.

Merdivenlerden inerken tek planladığım şey ona söyleyeceklerimdi.

Baş köşedeki tekli koltuklardan birine oturmuş kahvesini yudumluyordu. "Baba..." bana döndü ve efendim dercesine baktı.Önüne doğru yürüdüm "Ben bara gidiyorum." dedim ondan artık izin almayacaktım amacım o bara gidip kevaşelerin yüzlerindeki boyaları görmek değildi sadece bu geceyi bir fırsat olarak kullanıyordum. "Gidemezsin!" dedi sırıttım ve konuşmaya başladım "İzin almıyorum." "Bana karşı gelemezsin küçük hanım.!!" "20 yaşındayım anlıyor musun beni? Beni aldırdığın elbiselerle oyuncaklarla susturmayı bırak.Onlarla oynayacak hiç arkadaşım yoktu benim. Sadece çocuktum.Beni üniversite okutmadın!!Hayatıma sen yön verdin, her şeyime karıştın." dudağımın kenarından süzülen bir damla yaşı sildim.Bana yaklaşıyordu bana sarılacaktı sonra ben herşeyi unutacaktım...Hayır artık konuşma vakti.Elimi kaldırdım ve dur işareti verdim "Yaklaşma... Ne yaptığını biliyorum! Annemin katili sensin onu sen öldürdün!Sensin...Herşeyin suçlusu sensin.Nasıl karanlık boktan işlere karıştığını bilmiyorum ama ben bu karanlıkta olmak istemiyorum. Annemin öldüğü gibi bende ölmeyeceğim." kendime engel olamıyorum ağlıyorum ama hala dimdik duruyorum.Bana yakışanda bu değil mi?Ben Açılay Kara'yım.

"Açılay..."13 yaşındaydım.Sadece 13...

Sabahın bir saati hizmetçi yanıma gelip müzik çalarımı son ses açıp kulağımı taktı.Hiçbir şey demeden,karga bokunu yemeden!İlginç değilmi.Aşağıda birşeyler oluyordu.Biliyordum.Annem aşağıda ölüyordu.

Sadece ben ve babam vardık evde. Odamdayken aşağıdan gelen sert sesle kapımı yavaşça açtım.Takım elbiseli iri kaslı adamlar ve ortalarında mafya babası gibi görünen adam babamın çalışma odasına girdi.Uzaktan sessizce izliyordum.Mafya babasına benzeyen adam konuşmaya başladı "Bu işe bulaşmayacaktın Selim." dedi ve hızla kapıyı kapadı.Odamdan bir şey duyamıyordun.Tam tamına iki gün sonra.Hizmetçinin müzik çalarımı sabahın köründe kulağıma taktığı gün ağlıyordum.Deli gibi...Kapı kapandığında evimizin basıldığı gün iri adamların babamın çalışma odasına girdiği gün duymuştum."Karın mı? Sen mi?" O cimri bir adamdı.Sadece kendini ve parayı düşünen zengin iş adamı Selim Kara.O iki gün cehennem hayatı yaşamıştım.Anneme kaç burdan diyemiyordum.Tek yaptığım şey bir köşeye çekilip sessizce ağlamaktı. Kucağına uzanıp saçlarımı okşamasını beklemekti.Kendimi suçlu hissediyordum,söylemeliydim anneme kaç kurtar kendini anne.Diyebilirdim ama demedim.Sımsıkısarılıp cennet kokusunu içime çekiyordum.

"Açılay se-sen bunlar-" sözünü kesip bağırdım ağlayarak,hıçkırarak, sarsılarak."Bunun ne önemi var!!!"

Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.

KARANLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin