Şu hayatta mutluluk benim için sonu mutsuzlukla biten masaldan farksız. Ne gerek var bu kadar çabaya. Nihayetinde bizi yine mutsuzluk karşılıyor. O yüzdendir mutlu olurken tedirginliğimiz. Mutlak mutluluğun yalan olduğu gibi bütün insanlarda sahte. En acısı da bütün bu sahteliklere rağmen yaşamak zorunda olmak.
Aslına bakarsan yapmak zorunda olduklarımızdır bizi hayata bağlayan. Tutunacak bir dalının kalmadığı yerde zorundalıklar ayakta tutar seni. Peki mutluluk neydi? Mutluluğu yaşamak için mutsuzluğu tatmak zorunda mıydık? Elbette yaşamak zorundaydık,acı çekmek,emek harcamak zorundaydık. Bize öğretilen tam da bu. EMEKSİZ YEMEK OLMAZDI. Bu emeği yeri geldiğinde gülerek, yeri geldiğinde hıçkırıklarına boğularak yapmalıydı insan.
Mutluluğun temeli acı çekmekse; acı çektiğimiz kadar mutlu olacağız sadece acı çektiğimiz kadar... Acı çekmemizin tek sebebi mutluluk değil. Asıl sebebi yaşattığımız acılardır. Bencilce davranıp kalbini kırdığımız insanların acıları. Emeksiz yemeğini bulamadığı gibi ektiğini biçer insanoğlu...
Bilmezdi ki insan tecrübelerin temelinde acı yatar. Bu his,bu kara bulut insanı insan yapan ham maddeydi. Farkında olmadan benliğimizden şikayetçi oluruz. Artık uyan insanoğlu uyan ki daha fazla kendinden,benliğinden ve seni sen yapan şeylerden şikayetçi olma!Mrs.Rumeysa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince sızım
Short Storydışarıya gülücük saçan insanlarin içinde kopan fırtınaların sesi aslında bu kitap senin benim aslinda herkesin içinde olan ince bir sızı...