Yıkık dökük ve tamir edilemeyen hayaller... Ne kadar çabalasanda geri dönüşü olmayan vazgeçişlere sahip çocuklarız. Salıncaktaki hayallerden farksızdı bizim hayatımız. Eğlenme umuduyla binerek sonumuza koşan çocuklarız. Hayallerle oynanan saklambaç misali hayalleri sobelemeyi beklerken kayboluşunu izledik. Gidişine ağlayamadığımız hayallerin geri dönüşünü bekledik. Geri dönüşü olmayan hayallerle birlikte hayata küskünlüğümüz başladı. Bu küskünlüğe karşı çıkamayışımızın sebebiyse, yıpranmış sayfalardaki hayaller, yıpranmış çocuksu ruhlarımız. Nedenler ve niçinlerle dolu yıpranmış hayallerle büyümüş çocuklarız.
Sıcak sobaların yanında samimiyetsizliğin soğuğunda saf ve temiz bir kalple büyümüş çocuklarız. Varlık içinde yokluk yaşamışız. Umutların yokluğu, hayallerin yokluğu, daha yolun başındayken yola çıkmak için gereken cesaretin yokluğu içinde yaşamak için çırpınmış ama uçamamış çocuklarız biz. Eskimiş ama vazgeçilemeyen oyuncaklarımızdı hayallerimiz. Oynamak istemesen bile atmaya kıyamadığın... Hayalsizliğin içinde hayal kurmaya çalışırken vazgeçmenin kolaylığını, umutsuzluğun acı tarafını öğrenmişiz. Yanlışları yine yanlış yaparak öğrenen çocuklarız. Hayaller bizim için kalpte kanayan yara, yaralar ise ışığın içine sızdığı yerlerdi. Işık görmesin diye kat kat örtüler ile dolaşan çocuklarız.
Ulaşılan hayalleri hevessiz karşılarız, pamuk şekeri yedikten sonra bitti diye ağlayan çocuklar gibi. Yorgun hayallerle doğmuş, bitmiş umutlarla büyümüş, yapraksız ağaç gibi hayalsiz hayat süren yetişkinleriz biz.Mrs.Rumeysa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince sızım
Short Storydışarıya gülücük saçan insanlarin içinde kopan fırtınaların sesi aslında bu kitap senin benim aslinda herkesin içinde olan ince bir sızı...