Ne kadar acı değil mi anne? Senin yokluğun, senin yerine gelenin yaptıkları, sevdiğine derdini anlatamamak daha acısı ise derdini yalnızca kendi içinde yaşamak. Sabır diyorum ama gerçekten bir yere kadar. Artık sabır tükendi. Tükenmesine tükendi ama tek yapabildiğim ise yine sadece benim okuyabileceğim yazıya dertlenmek. Keşke bir işe yarasa... Yazdıkça dertleniyor dertlendikçe daha çok yazasım geliyor be anne. Artık her şeyi haykırmak , gözyaşlarımı tutmamak istiyorum. Sadece tüm benliğimi özgür bırakmak istiyorum.
Dert, gam , keder... İşte tüm meselede bu ya zaten, sabrı sadece bu duyguları gün yüzüne çıkarmamak için harcıyorum. Senin yokluğun ve yokluğunla sınanışıma sabrım yetmiyor anne. Kızın her ne kadar büyüsede her şeyi için sabrı paylaştıramıyor, yetiştiremiyor.
EYVALLAH... Bu zamana kadar her yaşadığıma karşılığım buydu. Kızdılar EYVALLAH, sövdüler EYVALLAH, gururumu kırdılar EYVALLAH, iftira attılar EYVALAH, insanliktan çıktılar buna da EYVALLAH, her şeye ama her şeye EYVALLAH ama artik bendeki eyvallah kotası da doldu.
Sustum , sustum... O ise sadece konuştu hiç susmadan. Dayanamiyorum... Göz yaşlarımı tutup boğazımdaki acıyı hissetmeye, silik bir şekilde gülmeye, mutluluğumun üzerine karabulutların çökmesine, heveslerimin kursağımda kalmasına, heyecanımın anında sönmesine, evde huzursuzluk içinde diken üstünde yaşamaya dayanamıyorum anne. Kısacası ben senin yokluğuna, yokluğunun getirdiği acılara dayanamıyorum ANNEMM..Mrs.Rumeysa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince sızım
Short Storydışarıya gülücük saçan insanlarin içinde kopan fırtınaların sesi aslında bu kitap senin benim aslinda herkesin içinde olan ince bir sızı...