BURAK'IN AĞZINDAN
Hayatımın anlamıyla birinci ayımızı kutlarken o lanet kadının araması beni sinir etmişti. Onların parasını elinden alsanız küçük bi çocuk gibi ağlayabilirdi. Hayatları sadece paraya bağlıydı. Ama sevgi para ile satın alınamayacak bi şeydi. Akrabalarımın hiç birini sevmiyodum. Hatta akrabam bile demek beni iğrendiriyor. Ya Denizle olucaktım ya da hic olmuycaktım. Bu kadar basit.
Denizin saçlarının kokusunu iyice içime çektim,ondan bir saniye bile ayrı olmak istemiyodum. "Bugün karavanda kalsak ya meleğim?" O güzel mavi gözleri birden parlayıvermişti. Bunu her şeyden çok istediği belli oluyodu. "Hımm düşünmem lazım.." dedi gülerek. Gülüşünden öperek suratıma bakması için çenesinden hafifçe tuttum. "Tamam amaa annemee Rüya'ya falan haber vermem gereek." Bu gece sevgilimleydimm vuhuuu! Hayır hayır aklımda kötü seyler yok,bakmayın bana öyle. Aslındaa.. Belki olabilir. Neyse konumuz bu değil. Alnından öptüm. "Tabii prenses." Bugün için daha sürprizlerim bitmemişti. Onu çok güzel bi yere götürecektim...
"Gözlerini açabilirsin hayatım!" Dedim Deniz'in o kücük ellerini tutarak. Onu benim küçükken annem ve babamla kaldığımız ahşap eve getirmiştim. Evin önünde de karavanımız duruyodu. Burada ailemle çok fazla anım vardı. Daha da olabilirdi. Ta ki kazaya kadar... Ama artık Deniz'le,yaşama sebebimle anılarımız olacaktı burada. Deniz bu 3. Sürpriz karşısında artık bi tepki vermiyodu,alışmıştı. Şımardığını hissedebiliyodum. Şımarması için yapıyodum zaten bütün bunları. Hayatta ondan başka neyim vardı ki? Onu kaybetme korkusunu bir kez yaşadım bi kez daha yaşamıycaktım. "Beni şımartıyosun" dedi hafifçe gülümseyerek. Yanagıma bi öpücük kondurdu ve eve dogru hızla yürümeye basladı. Cocukca,bi o yana bi bu yana salına salına gidiyodu. Hemen ona yetiştim ve poposuna vurdum. "Popomu rahat bırakkk" diye çemkirdi ama sevimli bi sekilde gülümsüyodu aynı zamanda. Kapı kilitli degildi. Kilitli olması lazımdı. Anahtarı ilk çevirmemle kapı acıldı. Evde kim olabilirdi ki? Buranın anahtarı... Ah lanet olsun!!! Eve girmemizle Aysel halamın (!) yüzüyle karsılasmam bir oldu. Koltuktan kalkan onun New York'ta dost hayatı yaşadığı George ta halamın yanına geldi. "Biz de sizi bekliyoduk canım" dedi halam yapmacık bi sekilde gülerek. Deniz'i dikkatle inceledi. "Bu güzel kız da sevgilin olmalı. Şu hani ikidebir evine attıgın kızlardan mı o da?" dedi sanki Deniz orda degilmiş gibi. "Ne işiniz var burdaaa!!! Annem ve babamın evinde ne işiniz var!!!" Deniz'i hafifçe kenara ittim. "Bebegim sen biraz dışarı çık,lütfen." Olanlar karşısında oldukça şaşkındı,ikilemeden dışarı çıktı. "Ah tatlım unuttun mu ben babanın kardeşiyim." Tam ben bi şey diyecekken sözümü kesti ve dur şeklinde elini havaya kaldırdı. "Ayrıca bu ev artık bizim." Ne? Hayır? Olamazdı. Annem ve babam bu evi bana bırakmışlardı. Ama nasıl olur? Onu sert bi şekilde ittim. "Yalan söylüyosun!!!" Yaşadığım olay filmlerden farksızdı. Her şey bugüne mi denk gelmek zorundaydı. Sevgilime sürpriz yapmak istiyorum ve BOOM!! Sürtük karı gelmiş ev benim diyo. Kısa bi kahkaha attı. Resmen cadıdan farksızdı. "Ah canım,sana yanımıza gelebilcegini söylemistim. Sen seçtin. Ben yanına geldim. Noldu mutlu olmadın mı yoksaa?" Aşırı derecede sinirlenmiştim. Ondan o kadar çok nefret ediyodum ki!! Öfkemle onu yere ittim. O sırada George bana sıkı bi yumruk geçirdi. Ben de tam ona karşılık vericektim ki ağır cüssesine yenik düştüm. Benden bile fazla kasları vardı. Yumruğumu tuttu ve ingilizce olarak "Ona dokunma!" diye bagırdı. Üst üste yumruklar atıyodu. Kafama gelen bir darbeyle yere yığıldım. George'un nefretle bana bakışını bulanık bi şekilde görüyodum. Arkadan Deniz'in "Burak!" diye bagırmasını boğuk bi şekilde duyuyodum. Her şey yavaşlamıştı,sanki birden donucaklarmıs gibi. Etraf kararmaya basladı. Ve aniden karardığında,herkesten,her şeyden uzaktaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Büyüsü
Teen FictionHiç bir aşk engelsiz veya acısız değildir. Aşk hem mutlu eder hem de acı çektirir. Bakalım birbirine delicesine aşık iki genç bu karmaşık yolda nelerle karşılaşacaklar?