ARKADAŞLAR OKUMA SAYISI FENA DEĞİL FAKAT YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUM. BU BÖLÜM BİRAZ GECİKTİ,ÇÜNKÜ NE OKUMA SAYISI NE DE OY YÜKSELDİ. ELEŞTİRİLERİNİZİ GÖRMEK BENİ MUTLU EDER,SİZİ SEVİYORUMM ^_^
Burak üstümdeyken maalesef rahat nefes alamıyodum. 90 kiloluk kas yığını üstümdeydi sonuctaa. Oohh nonono aklınıza kötü seyler gelmesin,henüz sevişmeye baslamamıstık. (Baslıcagımız da kesin degildi) Sesimi tazelemek için öksürdüm. "Iıı aşkım sence de biraz fazla yüklenmiyo musun bana?" Diyip gülümsedim. "Ayrıca ilk seksimi koltukta yapmak istemiyorum."
Beni üste aldı. Şimdi ben onun üstündeydim ve bütün kontrol bendeydi. Güldü. Üst damağında olan pircingi gülerken meydana cıkıyodu ve bu onun tatlılıgını arttırıyor,benim nefesimi ise azaltıyodu. "Seni seviyorum" dedi gülerek. Niye güldüğünü anlamamıştım. "Niye gülüyosun?" Diye sordum ciddileşerek.
"Çünkü sana sahip olduğum için çok şanslıyım"
Dedi gülümsemesini arttırarak. Kafam karışıktı,kendimi hazır hissetmiyodum. Evet, o benim hayalimdeki erkek ve tek aşkımdı ve de istiyodum ama hazır degildim. Henüz değil. Aklımdan bunları geçirirken başım öne eğikti. Burak sol eliyle çenemi kavrayarak,yüzümü kendisine cevirtti. ''Noldu güzelim?'' ''Hiç'' dedim hafifçe gülümseyerek. ''Hadi yapalım şu işi.'' Gülümsedi. ''Bebeğim. Savaşma,seviş.'' dedi ve beni delicesine öpmeye başladı. Bundan fazlasıyla hosnut gibiydi fakat daha fazlasını istiyodu. Öpmekten fazlası... Hic tatmadığım bi duyguyu benden istiyodu. Ve bunu yapıcaktım. Çünkü sahip olduğum en değerli şey oydu. Bana aşkı hissettiren kişi oydu. Buna karşı koyamazdım. Öpmeyi bırakıp,üstümü cıkarıyodum ki,giriş kapısının gıcırdadığını duydum. Mal Burak bu kapıyı kapatmamış mıydı? Al işte. Hoşgeldin Burak Karahan.
''Aşkım kapıyı açık unutmuşsun.'' dedim henüz üstümü cıkarmadan. Umursamaz gözüküyodu. Kendinden geçmişti ve üstümü cıkarmama yardım etti. ''Boşver canım,bişey olmaz. Bana odaklan.'' Bok olmaz pis kevaşe. Şimdi ruh emiciler gelip ruhunu alırsa görürsün ebenin şeysini. Kalkıp kapatma imkanım sıfırdı. Burak artık ölsem bırakmazdı beni. Pes ettim ve fantezili dakikalara geri döndük.
Gömleğinin düğmelerini yavaşca acmaya basladım. Baklavaları belirginlestikce onla sevisme isteğim daha fazla artıyodu. Ay sıcak bastı ayooooooooollllll! O sırada kapının daha fazla gıcırdadıgını duydum. Görünürde kimse yoktu,ama ben cok korkuyodum. Bakmassam merakımdan ölücektim. Burak'ın üstünden hızlıca kalktım ve üstüme tisörtümü gecirip kapının önüne gittim. Elim titriyodu. O sırada Burak cabuk gelmemi beklercesine bana bakıyodu. Ya simdi organ mafyası gelip ikimizin de midesini deşerseeee!!
Sonunda korkuyu bi kenara bırakıp kapıyı açma cesaretinde bulunabildim. Bi kedinin kaçış sesini duydum. Kimse yoktu ve Burak haklıydı. Şu sıralar fazla paranoyak olmuştum. Neden acaba? Hayatımda ekşından baska bisey yoktu. Suan sadece normal hayata dönüp sevdiğim adamla birlikte olmak istiyodum. Kafamdaki düşünceleri bi kenara bırakarak tekrar Burak'ın üstüne cıktım.
Burak'a sımsıkı sarılarak tutunuyodum. Çünkü koltuğa sıgmıyoduk ve yarı popom dışardaydı. Sürekli öpüşüyoduk,henüz o işe gecememistik cünkü gercekten korkuyodum.
O sırada tanıdık bi sesin ''Bence sevişmeyin,savaşın.'' dediğini duydum. Burak'tan gözümü ayırıp karşıya baktığımda tekli koltukta bi bacağını diğer bacağına atmış erkeksi oturuşuyla Gökalp'i gördüm. Yok artık. Sevişirken de rahat yoktu. Biliyodum işte. Birinin eve giricegini biliyodum. Ve bu da kahrolası Gökalp'ti. Burak'la ikimiz şok olmustuk ve ciddi ciddi ağzımız açık ona bakıyoduk. Gökalp ise bize bad boy gülüşüyle bakıyodu. Burak'ın ''Siktir.'' dediğini duydum. Bunu kısık bi sesle söylemişti. Bana göz işaretiyle yukarı cık isareti yapıyodu. Hayır. Bu sefer onu dinlemicektim.
''Hayır.'' dedim emin bi sesle. ''Kalıyorum.'' Koltuktan kalktım ve Gökalp'in yanına gittim. Tam tokat atıcakken Burak elimi tuttu ve beni arkaya attı. ''Senin ne işin var burda yine?'' dedi. Yine dövmek icin elini yumruk yapmıştı. ''Aaa oturup güzelce konuşalım abicim ne gerek var böyle kavgalara.''
Gecen günden kalan yüzündeki morluklar onu komik bi hale dönüştürmüstü. Gülmeye basladım. ''Bebeğim bence de. Gökalp haklı.'' dedim Gökalp'in dağılmış yüzüne bakarak.
Burak ilk defa beni dinleyerek koltuğa oturdu. Şuan Gökalp ile eşittiler. Gökalp sessizliğini koruyodu.
Aradan 10 dk gecmisti ki ben sessizliği bozdum. "Açıklama yapmıcak mısın be adaaammm!" Dedim sinirle. Maço tavrım ortaya cıkmıstı. Gökalp, Burak'ın ona nefret dolu bakışları ardından konusmaya basladı.
"Sevişmenizi bölmek istemezdim amaa.." Bad boy gülüşü gittikçe büyüyodu. "Size bi sürprizim var." Ayağa kalktı ve "Imm Rüyacım içeri girebilirsin." Rüya mı? Rüya. Rüya'ya bi cok seyi söylememistim. Zamanım olmamıstı. Ama iyi de o.. Nasıl ya? "Rüyaaaa?!!" Diyerek yanına koştum. Gökalp aramıza kolunu koyarak cok fazla yaklasmamızı engelledi. "Denizcim arkadaşına sarılmak için biraz beklemek zorundasın."
Sinirle koluna vurdum. Ve tabiki de bi işe yaramadı. Rüya bana kaş göz hareketleriyle ve dudaklarını oynatarak biseyler anlatmaya calısıyodu. Sadece şu kelimeleri anlıyabildim.
"Kolunu ısır ve cinsel organına tekme at mal"
Mal demesini bile özlemistim. Kardeşimden farksızdı. Konusmayalı 3-4 gün olmustu ve bana ulaşmaya calısmıstı geri dönmemiştim. Kendimi kötü hissediyodum.
Bu benim için zor değildi,daha önce de yapmıştım. Dediğini yaptım ve Gökalp cinsel organını tutup inliyodu. O acı içinde kıvranırken ben rüyayı bizim tarafımıza almıştım bile.
Bu sefer gerçekten yukarı çıkmamız gerektiğini anladım ve Rüya'nın kolundan tutup koşarak yukarı odaya cıktım. Aşağıda Burak ve Gökalp yalnız kalmıstı. Bu evden Gökalp'in cesedi cıkabilirdi. Ama yapıcak bi sey yoktu.
Rüya'nın uzun,bakımlı sarı sacları dağılmıstı ve çok çirkin gözüküyodu. Giysisi ise kir içindeydi ve bana korku dolu kahverengi gözleriyle bakıyodu.
Ellerini tuttum. "Rüya noldu? Her şeyi bilmek istiyorum." Başını öne eğdi. Cevap vermedi. "Beni korkutuyosun." Dedim sesim titreyerek.
Derin bi iç çekerek anlatmaya basladı. "Biliyosun annemin yanındaydım ve sizin biraz yalnız kalmanız için bi kaç gün gelmeyi düşünmüyodum ama beni ararsın diye düşünüyodum. Telefonlarıma cevap vermeyince de merak ettim ve buraya gelmek için dışarı çıktım. Sanırım yanlış zamana denk geldim ve şu Gökalp denen beyniyle götünün yer degistirilmis,teşko şahıs..." Tahmin etmek zor değildi. "Seni o zengin evine götürdü." Başını olumlu yönde salladı.
"Ve sen de kaçmaya çalıştın." Bakışlarından yanılmadığımı anlıyabiliyodum. "İyi de bunun bizimle problemi ne?" dedik aynı anda. "Bizimle mi?" Diye sordu bana bakarak. Doğru ya Rüya'nın hiç bi şeyden haberi yoktu. Her şeyi anlattım.
"Ohaa yok anasının şeyi." Diyerek bana şaşkın gözlerle baktı. "Ben yokken neler olmuş ya?!" Diye devam etti. "Hayatım ekşınla dolu" diye cevap verdim bitkin bi şekilde.
"Burak'ı ne kadar çok seviyosun?" Diye bi soru sordu. Ne dicegimi bilemiyodum. Ona sevgimi anlatmaya kelimeler yetmezdi ki. Ne söylesem az kalırdı. Bu.. Bu çok saçma bi soruydu.
Rüya sorusunu tekrarladı. "Canım,Burak'ı ne kadar cok seviyosun?"
"Yıldızlar kadar cok seviyorum. Sonsuz bi sevgi. Okyanus kadar seviyorum. Dibi belli olmayan. Sonsuz bi sevgi. Sonsuz olan her şey kadar seviyorum."
Rüya da ellerimi sımsıkı tutarak "Canım bak ben senin kardeşin sayılırım ve farkındaysan Burak olduğundan beri hayatında her şey anormal bi şekilde değişti. Bütün kötü olan şeyler senin başına geldi. Hayatını yaşıyamıyosun artık Deniz. Biraz düşün. Bu konuyu lütfen biraz düşün. Sen özgür birisin. Onun dertlerini cekmek zorunda değilsin."
Öfke ve üzüntü karışımı bi bakış attım.
Onla olmak mı? Özgür olmak mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Büyüsü
Teen FictionHiç bir aşk engelsiz veya acısız değildir. Aşk hem mutlu eder hem de acı çektirir. Bakalım birbirine delicesine aşık iki genç bu karmaşık yolda nelerle karşılaşacaklar?