2017'nin son bölümü... duygulandım :')
Medyayı bölümü yazdıktan sonra gördüm ve delirdim. Çünkü bölümle çok uyumlu 💖 Chanyeol'un gömlekli çizilmesi falan...
Baekhyun'un yatağında uzanmış birbirine dolanmış bacaklarımızın üzerindeki bilgisayardan Titanic izlerken benim kafamda çok farklı şeyler dolanıyordu. Mesela en son bu yatakta yaşadıklarımız. Ya da en son böyle film izlerken yaşadıklarımız. Hayır dur Chanyeol, düşünme sonuncuyu!
Birkaç saat önce Baekhyun'un ailesiyle tanışmıştım ve yüzümden sırıtışımı silemiyordum bir türlü. Brokolimin ailesiyle tanışmıştım! Beni ailesiyle tanıştırmıştı! Aynı kapıya çıkan milyon tane cümle kurup mutlu oluyordum işte. Çünkü bunun anlamı beni seviyordu. Bana değer veriyordu. Tamam kalbim, sakin ol. Ve işin güzel yanı Baekhyun da belli etmese bile heyecanlı ve mutluydu.
Başta biraz tedirgin olsam da ailesi çok sevimli insanlardı. Annesi zaten şu elmalı turta meselesinden beri beni tanıyordu ve dediğine göre o gün benim için o kadar uğraşa girmesinden anlamış zaten. Bu kadınların zekasından korkuyorum. Abisi de oldukça sevecen yaklaşmıştı ve babası... bir başka dünyaydı. Başta gayet espirilerle karşılayıp sohbet muhabbet ederken araya sıkıştırdığı sorularla her istediğini öğrenmişti beni tedirgin etmeden. Korumacı bir babaydı ve Baekhyun'un incinmesinden korkuyordu ama bunu pek de belli etmiyordu. Zeki bir adamdı ve ben cidden sevmiştim. Baekhyun'la ilgili her şeyi sevdiğim gibi.
Aniden Baekhyun'un kafasını omzumdan çekip bilgisayarı kapmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp şaşkınca ona baktım. "İzleme buraları, izin vermiyorum!" dedikten sonra ekranı iyice saklayıp üstüne eğilerek devam etti. "Dur da sarayım."
"Neye izin vermiyorsun ya ne sahnesi?" diye sordum şaşkınca. Düşüncelere öyle bir dalmıştım ki filmin hangi kısmında olduğumuzu hatırlamıyordum bile.
"Kadını çizdiği sahne. İzleyemezsin Chanyeol, o çıplak!" Çattığı kaşlarıyla sızlanırken aşırı sevimliydi ve bu kahkaha atmama sebep olmuştu.
"Sen de izleme o zaman Baek." dedim bilgisayarı çekerken. "Yön tuşlarına basarak sararız."
"Evet, mantıklı." dedi yeniden yanıma uzanıp bana sokularak. Ben sahneyi sararken o kafasını birkaç kez boynuma sürttükten sonra memnunca mırıldanıp izlemeye başladı yeniden. Ama ben bir türlü odaklanamıyordum.
"Gerçekten aşka inanmıyor musun?" diye sordum hiç üzerinden çekmediğim gözlerimle ona bakmaya devam ederek. Nereden çıkmıştı şimdi bu düşünce birden?
Kafasını yukarı çevirerek göz göze gelmemizi sağladı. "Herkesin kafasındaki aşk tanımı farklıdır. Ben kendi kafamdaki tanımın gerçek olduğuna inanmıyorum."
Eğilip burnuna ufak bir öpücük kondurdum. "Neymiş o tanım bakayım?"
Omuz silkip "Söylemem." diyerek geri bilgisayara döndüğünde eğilip bu sefer boynundan öptüm. Huylanmış olmalı ki omuzlarıyla boynunu kapatıp kıkırdadı. Şu an tam ısırmalıktı.
"Bebeğim, bebek misin? Söylesene." dediğimde uzandığı yerde dikleşti ve bana döndü.
"Bak bunu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum." diyerek konuşmaya başladı ciddileşip. "Aşk çok saf ama bir o kadar da tehlikeli bir duygu bence. Aşık olduğun kişiyi herkesten her şeyden hatta kendinden bile daha fazla seversin. Onun canı yandığında seninki de yanar, hatta daha fazla yanar. Ona bir zarar geleceğine kendine gelsin istersin. Her şeyinden vaz geçebilirsin onun için, hiç düşünmezsin. O mutlu olsun istersin sadece, o mutluyken senin üzgün olman önemli olmaz o an. Tek derdin onunla olmak olmaz, onun sağlıklı ve mutlu olması olur. Ve daha bir sürü şey işte." bir süre durup soluklandı. Sonra kafasını çevirip devam etti. "Birine böyle duygular beskeyeceğime inanmıyorum. Ya da bir başkasının bir başkasına. Bu tür güçlü duygular bir arada olamaz."
Ben de dikleşip Baekhyun'u belinden tutup kendime çektim ve sarıldım. "Söylediğin duygular biraz hastalıklı geliyor kulağa."
Kollarımın arasında bedenini hafifçe bana döndürdü. "Sana göre aşk ne peki?" diye sorarken bana bakmak yerine sağ elimi elleri arasına almış parmaklarımla oynuyordu.
"Mesela aşık olduğun kişiyi çok seversin ama onu seviyorsun diye de diğerlerini unutmazsın. Sadece kalbinde diğerlerinden özel bir yere yerleştirirsin onu. Hatta gerçek sevgiyi onunla tadarsın ve böylece çevrendeki diğer insanlara da sevgi saçarsın. Haklısın, onun hep mutlu ve sağlıklı olmasını istersin. Onu tüm kötülüklerden korumak istersin. Onunla birlikte farklı bakış açıları kazanırsın mesela. Onu tanımak istediğin için onun gibi düşünmeye çalışırsın." Biraz duraksayıp ona baktım. "Evet, onun hep mutlu olmasını istersin ama öyle ben uzakta olayım o mutlu olsun yeter demek de olmaz. Dediğin gibi, bunlar çok güçlü duygular, herkes beceremez. Cesaretli olmalı, korkak gibi uzakta kalmamalı. Her zaman yanında olup onun mutlu ve güvende olduğundan emin olmalı. Zor ama asla imkansız değil bunları beslemek."
"Sen anlatınca her şey kulağa güzel geliyor. Sanırım cidden farklı bakış açıları kazandırıyor insana." dediğinde kalbim hızlanmıştı. Bana aşık olduğunun imasını yapması bile muhteşem hissettiriyordu.
Kollarımın arasındaki bedeni omuzlarından tutarak yatağa bastırıp üstüne çıktığımda dudaklarına yaklaştım. "Aşk çok güzel bir şey Baekhyun. Tehlikeli falan değil. Belki de dünyayı kurtarabilecek bir şey bu duygu."
"O zaman," dedi dudaklarımızı birleştirmeden önce. "Sanırım sana aşık olmak istiyorum Chanyeol."
Minik dudaklarının tadıyla harmanlanan duygular şu an başımı döndürüyordu. Sanki kırılgan bir şeymiş gibi yavaşça öpüyordum onu. Gözlerimi açıp güzel yüzüne bakmak istiyordum ama bu imkansızmış gibi geliyordu. Şehvetten uzak duygu yüklü öpüşmemizi soluklanmak için kestiğimde kendimi yana atıp uzandım. Baekhyun tek bacağını benimkine dolayarak iyice göğsüme sokulduğunda duygu karmaşasının nirvanasındaydım.
Baekhyun kafasını kaldırıp gömleğimin açık düğmelerinden dolayı ortaya çıkan boynumu öperken elleri de durmayıp yaramazca vücudumda gezinmeye başladığında gülerek ellerini tuttum. Puppy bakışlarını bana yönelttiğinde cıkladım. "Aşağıda abin ve baban varken rahat durmalısın meleğim."
Bakışları değişip duygu yoğunluğuyla parlarken yüzünde oluşan gülümsemenin istemsiz olduğu belliydi. "Bana meleğim demeni çok sevdim."
"Eğer sevdiysen söylerim, çünkü sen meleğimsin. Ama brokolimsin de, kimliğini unutma lütfen." dedim gülerek.
"Nasıl unutabilirim ki? Ben senin brokolinim. Okyanusunum. Meleğinim. Her şeyinim." dedi kafasını tekrar boynuma gömerken. Söyledikleri şımarıyormuş gibiydi ama sesi tam tersine duygu yüklüydü.
Ben de onun güzel kokusunu solurken fısıldadım. "Her şeyimsin."
Merhaba merhabaaa! Bu yıl yapacağım son konuşmaya hoş geldiniz!
Öncelikle şunu söylemeliyim ki 2012'den sonra geçirdiğim en iyi yıldı 2017. Bu yılın böyle güzelleşmesinde büyük bir etken de EXO beyler oldu elbette. Mesela hiç yoktan onlar sayesinde sizinle tanıştım!Ben her yıl sonunda böyle duygulanıyorum. Güzel bir yıldı 2017 ve asla unutamayacağım güzel anılarım oldu. Umarım 2018 hepimiz için çok çok güzel geçer. Benim biraz daralacağım bir yıl olacak ama her neyse, düşünmeyelim şimdi bunları. Hepimiz sevdiklerimizle oluruz ve sağlıklı kalırız umarım.
Ve 2018'de daha çok Chanbaek görebiliriz umarım!
Medyaya geçen gün Baekhyun'un canlı yayında söylediği şarkının kaydını koyuyorum. Bu yayını izleyebilmiş olmam bile bu yılı güzel bitirmeme yetti 😂
Hepinizi çok çok çok seviyorum. Çok güzel bir yıl geçirin ve mutlu olun. 😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
broccoli [bbh+pcy]
FanficBaekhyun ve gizemli PCY'nin Instagram DM konuşmaları ve Instragram paylaşımları. [Felsefe dersindeyken canımın brokoli çekmesi üzerine yazdığım can sınıntısı eserim. Tamamen can sıkıntısı ve Chanbaek içerir. Baekyeol da içerir. İçinde Chanyeol ve B...