Başlıktan anlaşılıyor zaten ama yine de uyarayım bölüm başlı başına smut, bu yüzden rahatsız olacaklar hiç okumadan atlasın lütfen.
Yüzüme vuran güneş ışığı yüzünden yüzümü buruşturarak gözlerimi açmaya çalıştığımda burnuma dolan kokuyla durdum. Yüzüme yayılan gülümsemeyle birlikte kollarımı dolamış olduğum bedeni kendime daha çok çektim.
Neredeyse bir haftadır her gün Baekhyun'la aynı yatakta uyanıyordum ama hala buna alışamamıştım. Alışacak gibi de değildim. Gözlerimi yavaşça araladığımda gördüğüm görüntüyle ağlamak istedim. Nasıl bu kadar güzel olabiliyordu? Yastığa dağılmış artık iyice boyası akmış siyah-kırmızı karışımı saçları, düğme burnu, hafif aralık kırmızı dudakları, şekilli kaşları, beni sarmalayan kolları...
Baekhyun kaşlarını çatıp kafasını huzursuzca boynuma sürttüğünde uyanacağını anladım. O yavaşça gözlerini açarken ben gülümseyerek onu izliyordum. Yeni uyandığında tam bir kedi yavrusu gibi oluyordu.
Göz göze geldiğimizde gülümsedi ve yeni uykudan kalktığı için hafif çatlak sesiyle mırıldandı. "Günaydın," ve gerinerek burnunu boynuma sürtüp oraya bir öpücük bıraktı.
Kalp atışlarım hızlanırken derin bir nefes aldım. "Sana da günaydın brokolim."
Baekhyun kıkırdadığında nedenini bilmesem de ben de gülmüştüm çünkü kıkırtısı ilahi gibiydi. "Sesin çok komik oluyor sabahları."
Ben bir şey demediğimde Baekhyun elleriyle bedenimi yatağa bastırıp üstüme uzandı ve dudaklarıma sesli bir öpücük kondurdu. Sonra bunu birkaç kez daha tekrarladı gözlerime bakarak. Dudaklarım o şeklini almış öylece dururken bu sefer alt dudağımı dişleri arasına alıp çekiştirdiğinde istemsizce inledim. Sabah sabah yapılacak iş miydi bu?
"Sabahın-" bir süre duraksadım çünkü saati bilmediğimi fark etmiştim. "Erken saatlerindeyiz brokolim." diyerek tamamladım cümlemi.
Kıkırdayıp tekrar öptü dudaklarımı. "Dünyanın başka yerlerinde saat tam da bizim isteklerimize uygun."
Gülerek tek kolumu beline doladım ve hızla yerlerimizi değiştirdim. "Klişesin." dediğimde dudaklarımızı birleştirmiş ve bu sefer bizi uzun bir öpüşmenin içine çekmişti. Her geçen saniye kalbim pompaladığı kanları aşağı taraflarıma gönderirken beynim işlevini yitiriyordu. Dilimi Baekhyun'un dudaklarının arasından geçirip ağzına ittiğimde Baekhyun'dan bir inleme kazanmış ve çok fena uyarılmıştım.
Soluklanmak için ayrıldığımızda kafamı Baekhyun'un boynuna gömdüm. Hızla kalkıp inen göğsüyle birlikte kafam da ona eşlik ediyordu. Bir süre sonra Baekhyun derince soluyup fısıldadı. "Seni istiyorum Chanyeol."
Kafamı kaldırıp Baekhyun'un arzuyla koyulaşmış güzel gözlerine baktım. Ellerimi üst pijamasından içeri geçirip hala sıçak olan tenini okşadıktan sonra uçlarından tutup yukarı kaldırdım ve kafasından çıkarıp bir kenara attım. O da benim üst pijamamı çıkardığında eğilip göğsüne ufak öpücükler kondurmaya başladım. Saçlarımla nazikçe oynayan elleri sağ göğüs ucunu ısırmamla kasılıp saçlarımı çekti. Aynı zamanda beli de yay gibi gerilmişti. Ara ara dişlerimi geçirip dilimle oynarken Baekhyun'dan değişik sesler çıkıyordu ve bu çok sevimliydi.
Bu kadarının yeterli olduğunu düşünüp ellerimi alt pijamasına götürerek aşağı indirmeye başladım. Bana yardımcı olmak istercesine belini havalandırdığında pijamasını kalçalarından indirip güzel bacaklarını açığa çıkardım. İstem dışı dudaklarımı bacaklarının iç kısmına yönlendirdiğimde Baekhyun bunu beklemiyor olacak ki aniden yüksek sesle inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
broccoli [bbh+pcy]
FanfictionBaekhyun ve gizemli PCY'nin Instagram DM konuşmaları ve Instragram paylaşımları. [Felsefe dersindeyken canımın brokoli çekmesi üzerine yazdığım can sınıntısı eserim. Tamamen can sıkıntısı ve Chanbaek içerir. Baekyeol da içerir. İçinde Chanyeol ve B...