Gerçekler acı.
Yalanlarla yaşamak hayatta en zorlandığım şeydi.Uzun zamandır yanlızdım.Belki de öyle sanıyordum.
Lise yılları her zaman sıkıcı olmaktan yorulmadı.Babam sürekli yurt dışında olduğu için beni hiç sevmediğim üvey anneme bırakıyordu.Annem yoktu.Abimle birlikte sır olmuşlardı.Ve babam bunu bana hiçbir zaman söylemedi.Lise arkadaşlarım her zaman benim kardeşim olmuştu.
Bu sefer bana hiçbir zaman unutamayacağım bir hediye vereceklerdi.Kendilerini,geleceklerini ve ailelerini hiçe sayıp,benim için uzun sürecek bir yolculuğa çıkmayı teklif etmişlerdi.Bana konuşma hakkı bile tanımadan kendimizi yolda bulduk.Uzun sürecek bir serüven bizi bekliyordu.Annemi ve abimi bulmadan dönmeyecektik.Benimle birlikte Meleğin de ablasını bulmamız gerekiyordu.Bunun için ilk durak Tepetarla'ydı.
Şirin bir kasabaya benzemesine rağmen neredeyse bütün evler boştu.Nedenini öğrenmek için küçük bir taşın üstünde telefon ile uğraşan bir çocuğa sormak için bir adım attım. Bir tane daha atmadan;
-"Su dur!"
Semih beni engelledi.Ardından Derin,"Her an kaçacak gibi bakıyor"dedi.Garipsedim.Neden kaçardı ki?Bir an duraksadım.6 kişiydik,ordu gibi durmamızdan kaynaklanabilirdi.Aytaç bu duruma
el koydu."Bişey sorabilirmiyiz?"Çocuk tırsarak baş salladı.Ardından bizim yaşlarımızda bir çocuk gelerek neler olduğunu sordu.Biz anlattıktan sonra, "kardeşim 1 yıl önce trafik kazası geçirdi.Bu yüzden yürüyemiyor." Üzülmüştük.
"Adım Ateş.Buralar yıllardır böyle.İki yıl önce bir yangın çıktı ve bütün kasaba burayı terk etti.Bizim gibi birkaç kişi oturuyor."
Semih,Mert ve Aytaç diğer kasabalılara sormak için dağıldılar.Ben,Derin ve Aylin ise Ateş'e hayla soru soruyorduk.Aylin fısıldadı.Semihler bize doğru koşuyordu.Bizide aldıktan sonra yaklaşık 3 dakika koştuk.Neler olduğunu sormadan anlatmaya başladılar.