"İsteme olmayacak mı?"dedim.
"Kimden isteyeceğiz?" dedi Mert.
"E kimden olacak,Meleği bizden isteyeceksin."dedim.
Bakalım sana kız veriyo muyuz?
-Semihle sen isteme için hazırlanın.İkiniz istersiniz artık.
-Tamam.Hadi Mert.
-Oğlum bana heyecan bastı ya!
Meleği isteme heyecanı basarken,Aylin kurabiye yapıyordu. Bizde Melek ile elbise bakıyorduk.Melek için Gece Mavisi bir elbise aldık.Aylin'e mavi,bana ise beyaz birer elbise.
Akşam oldu.
Teknede hazırlık yaptık.Çalacakları bir kapı olmadığından,içeri dalmak zorunda kaldılar.
Kahvelerde geldi.
-Efendim,Allah'ın emri Perygamber'in kavli ile kızımız Meleği,oğlumuz Mert'e istiyoruz.
-E verdik gitti.
Söz yüzüklerini takdık.
-Su hanım?
-Aytaç bey?
-Yarın nikahları var.
-Evet ya...Erken oldu ama daha uzun bir hayatları olacak.
Sabah oldu.Melek,beyaz elbisesinin içinde ay gibi parlarken,Mertte yakışıklılıktan ödün vermiyordu.
Nikah oldu.Artık evliydiler.
Mert'in nişanlısı bu haberi duyunca kim bilir neler yapacak döndüğümüzde...
-Artık Karabayır'a gitmek için bir engel kalmadığına göre, artık yola çıkabiliriz.Hadi hazırlanın.Eren'i konuşturduk.Artık her şey Karabayır'da olmalı.Karabayırda bir çete varmış.Onları bulacağız.Ve açıkçası,ben Derin'in kaçtığını düşünüyorum.
-Ne diyorsun sen Aytaç?
-Sadece bir şüphe.
-Ama neye dayanarak?
-Sonra konuşalım Su.
-Of Aytaç of!
"Haydi.Karadeniz yolcusu kalmasın!" dedi Semih.
-Karadeniz ne alaka Semih?
-Acaba Karabayır nerede küçük hanım?
"Sensin küçük hanım."dedim.
"Ha bu arada,Karadenizde karadenizliler gibi konuşmamız gerek.Unutmayın.Haydi uşaklarım benim!"dedi Semih.