Herkes Gemide idi.Bende.
On sekiz yaşıma basmamıştım.Eğer İstanbul'a geri dönersem,beni yurda vereceklerdi.
"Su İstanbul'a dönerse kesin yurda alırlar."dedi Melek."Saçmalama Melek!Öyle birşey olmayacak." dedi Semih.Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı.Sarışın saçlarım rüzgara bıraktı kendini.Mert,Gemi'nin kirası için telefonla konuşuyordu.Sessiz bir şekilde,"Yakında gideceğiz."dedi.Bana duyurmak istemiyordu ama duymuştum.Ve onlar,olacaklardan adları gibi eminlerdi."Zorlamaya gerek yok.İstanbul'a dönmek zorundasınız.Sonsuza kadar burada kalamassınız."dedim."Ben dönmüyor- um!"dedi Aytaç."İnatlaşma Aytaç!Melek avukatlık okuyacaktı. Çocukluğundan beri bunu hayal ediyor.Ya Aylin?Onunda en büyük hayali konservatuar okumak.Mert mühendis olacak,Semih yönetmen...Ya sen?Senin hayalin asker olmak değil mi?Hepinizin hayalleri var.Bunlardan vazgeçmeyin. İstanbul'a gideceksiniz.Başka yolu yok."dedim.
-Senin hayallerin ne olacak Su?
-Benim hayallerim öldü Semih.Ben burada kalabilirim. Trabzon'dayız. Güzel şehir.Burası hayata tutunmak için güzel bir seçim.
Kabullenmekte zorluk çekiyorlardı.
-Bizim sana bir teklifimiz var Su.
-Ne teklifi?
-İçimizden birinin ailesi senin koruyucu ailen olabilir.Zaten on altı yaşındasın.iki sene dayanan gerek.
-Daha fazla üstelerseniz,sinirlerime hakim olamayacağım.Hem Derin'in başına gelenlerden sonra beni bidaha görmeyi isteyeceklerini sanmıyorum.
-Eğer bizimle gelmessen,seni ömür boyu affetmeyiz.
-Ne?
-Duydun.Karar senin.Burada kalıp bizi kaybetmek mi?Yoksa bizimle İstanbul'a gelmek mi?