-Çay o kadar uzun ki,uçsuz bucaksız bir rüyaya benziyor...
-İlahi Melek!
Gelmiştik.Ama Çay'da kimse yoktu.Bekliyorduk.
-Ya acaba beklerken piknik mi yapsak?
-Paramız yok Aylin.Yani kısıtlı.Gerekli şeyler için harcamalıyız.
-Karın doyurmaktan önemli işmi var Aytaç?
-Piknik masraflı olur demeye çalışıyorum Mert.
-Ya tamam.Şuradan simit ve meyve suyu alalım hadi.
-Ya şu Su'yu biraz örnek alın!
-He he Semih.
Simit şimdilik karın doyurmaya yetti.
-Birileri geliyor!
5 kişiydiler.Aynı bizim gibi.İçlerinde bana benzeyen sarı saçlı,sarı gözlü bir kız,Simsiyah giyinen ikili,mavi pantolonun üstüne yeşil gömlek tercih eden bir çocuk ve sarışın mavi gözlü bir çocuk vardı.Bizde planın birinci aşaması olan takılıyormuş numarası yapmaya başladık.Sarışın mavi gözlü çocuk beni izliyordu.Ben fark etmedim ama beni Aylin uyardı.
-Şu çocuk sana bakıyor.
Neden bana bakıyordu? Yoksa birşeyden mi şüphelendi?
Çocuk ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı.
-İki dakikanı alabilir miyim?
İstemsizce gülümsedim.
-Olur.
Oturduğumuz yerden biraz uzaklaştıktan sonra konuşmaya başladı.
-Öncelikle benim adım Meriç.Seninki?
-Adım Su.Neden beni çağırdın?
-Çünkü arkadaş olabileceğimizi düşünüyorum.
-Beni tanımıyorsun.
-Olsun.Tanıştık hem.
-Ay tamam.Öyle olsun.Arkadaşız.
-Peki.Hallettiğimize göre şimdilik bu kadar.Sonra görüşürüz.
-Hoşçakal...