2*Aşkın Işığında Son 'MAHNI'

1.1K 206 232
                                    

***************************************
2.BÖLÜM

+++


Ay, az önce uzattı başını pencereden; kaldırıp başımı şöyle bir gökyüzüne baktım. Yalnızlığım vardı şu sol yanımda, bir de unutmaya çalıştığım kaç sene önce bırakıp geldiğim anılarım. Yıldızlar dizi dizi gökyüzünde, öyle parlak ki bu gece. Gözlerin geldi aklıma; bana hayatı hatırlatan sözlerin.

Bana hayatın anlamını öğreten güzel insan, sana itirafım var.

Bugün, dersimize giren Ziya hocamız izinli olduğu için sınıfı dörderli gruba bölüp diğer sınıflara dağıttılar. Neden böyle ilkokul öğrencileri gibi muamele yaptılar hiç anlamadım. Maksat ders boş olursa gençler coşarmış, ders çalışmazmış.

Tabii çalışmazlar ki eğlence varken dersi ne etsinler!

Ben ve Maya aynı yerde olalım, bu bana yeter. Şuan kimseyi çekemem ya da uğraşamam diyelim.

Diyelim dedik de neden Fırat'ın sınıfında bulunmaktayım. Onunla konuşmamızın ardında iki gün geçmesine rağmen her karşılaşmamızda yüzüme bakarak sırıtıyordu. Ya sanki o bana laf atmış ama ben o özrü diler miyim?

Onun çaprazındaki boş sırada oturduğumuzdan beri , onunla muhatap olmamaya çalışıyorum. Ders edebiyat olduğu için herkes mayışma sınırına gelmiş. Bende herkese inat ders dinliyorum. Ramazan hoca, sınıfın uykulu halini fark edince iki elini birbirine vurarak ses çıkarttı. Bu sesten bütün sınıfın dikkati hocanın üzerinde oldu.

'' Evet gençler, önce kendinize gelin. Daha bu yaşta kendinizi saldıysanız, ileri ki zamanı düşünemiyorum. Her neyse, sizi kendinize getirmek için soru cevap yapalım kendi aramızda.''

Hocanın tepkisinden sonra öğrenciler uyku mahmurluğu ile cevap verdiler. Bazıları ise direk uğraşmak istemedikleri için kabul etmediler.

Lakin Ramazan hocanın gazabından tabii kurtulmak mümkün olmadı. '' Sesinizi kesin ve beni dinleyin. Sorum şu; hayatın her şekilde akışına devam ederiz. Bu süreçte acılarıyla birlikte nedensizce sürüklenebiliriz. Peki ya acıya teslim olmak mı ya da acılara göğüs germek mi zorundayız?'' diyerek bütün sınıfta gözlerini gezdirdi. Sesi o kadar kendinden emin ki sanki hayatın acılarına göğüs germekten hiç çekinmemiş.

Sorudan sonra sınıftakiler kendi aralarında tartışmaya başladı. Maya da tartışmaya dahil olmuştu. Tartışmayı dinlerken siyah gözlerle karşılaşınca ona dik dik bakmaya başladım. Fırat bana bakarken ona karşı savunmasız olduğumu düşünüyordu galiba. Tek kaşını kaldırarak bir şeyler ima etmeye çalıştı.

İma etmesine gerek yok, ben asla ondan özür dilemeyecek ve onun egosuna teslim olmayacağım. Gözlerimi ondan çektiğim gibi parmağımı kaldırdım. Hoca beni fark ettiği gibi konuşmam için izin verdi.

'' Öncelikle şunu diyeyim, hakikaten hayat çok zor. Zaten bu hayatta ne kolay ki öyle mutlu olalım. Gerekmediği takdirde kimse huzurlu bir hayatı olsun diye çaba harcamıyor. Çabalasak bile bazen sonuç hüsran oluyor. Diyeceğim şudur ki, asla ama asla önüne ne çıkarsa pes etme. Acı olsun zehir olsun, maksat onunla baş etmek değil mi?'' dedim kendimden emin bir sesle ve tüm sınıfın üzerimde ki bakışlarına karşı dik durarak.

Konuşmam bittiği gibi kimseden cevap gelmeyince hocaya dönmüştüm ki bana cevap veren kişiye döndüm.

'' Yanılıyorsun, bazen pes etmek bütün çabaya eşdeğerdir .'' diyerek kurduğum cümleleri yanıltır cinsten konuşmuştu.

MAZİNİN KÖSTEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin