Sevgili okuyucular bu bölümde zaman atlamaları olmuştur. Saatlik atlamalar O yüzden "ne çabuk buraya geldik" gibi sorunlar yaşanmasın......☺
İyi okumalar.....🎃✏❤
Yağmur yağmaya başlamıştı. Herkes bana bakıyordu. Birden Emily elimden hemen kâğıdı aldı. Okumaya başladı. Okur okumaz bana baktı endişeli bir şekilde.
-"Emily sende mi ? ne yazıyor o kâğıtta" diye sordu Steve.
-"Adrien doğru söylüyormuş korkuluk diye bir şey varmış" dedi korku ve endişe içinde.
Hanry hariç herkes korkmuştu. Hanry sinirliydi. Emily'den kâğıdı aldı. Okumaya başladı herkesin duyabileceği bir şekilde.
Bu çiftliğe gelmemeliydin!!... Buraya gelmekle çok büyük hata yaptın. Beni iki kez gördün. Görür görmezde ya korktun yada bayıldın. Acaba önüne çıksam ne yapıcaksın? küçük çocuk. Sana bir fırsat veriyorum. Eğer burdan gidersen seni öldürmicem ama eğer gitmez kalırsan ilk başta sevdiklerini sonra seni öldürürüm!!...
RAİLİNG...
Herkes bana bakıyordu. Ne dicem diye.
-"Arkadaşlar ben yarın gidicem sizi tehlikeye atamam" dedim.
-"Hayır hiç bir yere gitmiyorsun" dedi hanry sinirli bir şekilde.
-"Neyin nesi bu ? biz burda uzun süre yaşamamıza rağmen böyle bir şey yaşamadık görmedik. Adrien gelince bu gizemler başladı" dedi chloe.
-"Bilmiyorum ama ben şehirli olduğum için planlarını bozmamdan korkup böyle şeyler yapmış olabilir" dedim.
-"Acaba ne gibi planları var bu railing denen şeyin?" diye sordu Polin.
-"Hiç bir fikrim yok ama çok kötü olduğu kesin" dedim.
-"Peki bu bir korkuluksa nasıl canlı oluyor? benim bildiğim korkuluklar hiç bir şey yapmaz öylece durur kargaları uzak tutar" dedi Steve.
Biz bunları düşünürken yağmur kuvvetlenmeye başlamıştı. Biz hemen bir ağacın altına sığındık. Yağmurun durmasını bekledik ama yağmur duracak gibi gözükmüyordu. Yere oturduk, beklemeye başladık. Her taraf çok karanlıktı. Evlerin ışıkları tek gözüküyordu.
-"Şu ağacın dallarını koparıp bana getirin" dedi Chloe.
Bizde öyle yaptık. Bir sürü dal yaprak topladık. Yere koyup hepsini bir araya getirdik. Chloe yerden bir sopa ve taş aldı. Sopayı taşın üstüne sürterek hızlı bir şekilde çevirmeye başladı. Ne yaptığı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ama ne yapıyorsa kıvılcımlar çıkmaya başlamıştı. Odunlar tutuşup yanmaya başladı.
-"Chloe bunu nasıl yaptın? " dedim.
-"Ailemle izcilik kampına gitmiştik orda öğrendim" dedi.
Herkesin uykusu gelmeye başlamıştı.
3 saat sonraAh.. Ahh... Kaçın arkadaşlar..... kaçın!!..
Bizimkiler benim bağırmamla uyandılar. Her tarafı duman kaplamıştı. Benim niye bağırdığımı sordular. O sırada ayağımdaki yarayı gördüler. Hanry ve Steve kollarımın altına girdiler. Koşmaya başladık. Bende duman ve yara yüzünden zar zor koşuyordum. Nereye gidiyorduk hiç bilmiyordum. Ama Steve bir yer biliyordu galiba. Biraz daha koştuktan sonra mağara gibi bir yere geldik. Hemen içeri girdik. Saklanmaya başladık. Bir süre sonra 2 kez gördüğüm şeyi gördüm. Bu korkuluktu. Elinde ateşli kabakla mağaraya girdi. Bizi bulamazdı. Çünkü gizli bir duvarın arkasındaydık. Bizimkiler korkuluğu görünce bana bu sefer gerçekten inandılar. Korkuluk gülüyordu. Ama neden? bilmiyorduk. Uzun bir süre bizi aradı. Biz korkuyorduk. Korkuluk bizi bulamayınca gitti.
3 saat önceSaat gece 02:30'tu. Yağmur hala yağıyordu. Steve,Hanry ve ben sırasıyla nöbet tutmak için karar almıştık. Sıra bendeydi. Ben ve Emily hariç herkes uyuyordu. Annemi aramaya çalışıyordum, ama telefon çekmiyordu.
-"Boşuna uğraşma burda telefon çekmez" dedi Emily.
Ben çaresiz ve üzgündüm. Emily'e baktım.
-"Emily sence bu korkuluk neyin nesi?" diye sordum.
-"Bende bilmiyorum,doğduğumdan beri burda yaşıyorum böylesini ilk defa görüyorum" dedi emily.
-"Keşke buraya gelmeseydik. Ben geldim ve başınıza bu belayı sardım" dedim üzgün şekilde.
Emily elimi tuttu.
-"Lütfen üzülme sen nerden bilebilirdin ki böyle olacağını merak etme bu belayıda el ele verirsek atlatırız" dedi.
-"Umarım atlatırız Emily" dedim.
Emily böyle dememle başını omzumun üstüne koydu. Kendimi tuhaf hissetmiştim. Onu seviyordum ama bir türlü söyleyemiyordum. İçimden "utancını yen adrien yen" diyordum. Sonunda karar verdim söylemeye. İçimi dökmeye başladım.
-"Emily sana bir şey söylemek istiyorum. Ben seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum. Sana sırıksıklam aşığım. Ama ne zamandır sana söyleyemiyordum. Sen benim hakkımda ne düşünüyorsun sorabilirmiyim?" dedim.
Cevap alamayınca Emily'e baktım. Uyumuştu. Demekki söylediklerimi duymamıştı. Ceketimi çıkardım. Emily'nin üstünü örtüm. Diğerlerine baktım. Steve çok komik bir şekilde yatıyordu. Kendimi tutamadım. Sezsizce güldüm.
.....
Saat 05:30 olmuştu. Gökyüzüne bakıyordum. Yağmur hafiflemişti. Ateşte sönmüştü. Üşüyordum. Uykumda gelmeye başlamıştı. Hanry'i kaldırmak için ayağa kalkmıştımki yanıma bir kabak yuvarlandı. Nerden geldiğini anlamaya çalırken birden patladı. Patlamanın etkisiyle ayağım yaralanmıştı. Dumanda çıkıyordu kabaktan....
Şimdi
Korkuluğun gittiğinden emin olur olmaz gizli duvarın arkasından çıktık. Yavaş yavaş yürümeye başladık. Mağaranın ağzına geldiğimizde hiç kimse yoktu. Bizde eve gitmek için yola koyulduk. Steve'in sayesinde kurtulmuştuk. Ama nerden bulmuştu bu gizli duvarı merak ediyordum.
-"Bu gizli duvarıda nerden keşfettin? Steve" diye sordum.
-"Bir kereliğine buralara gelmiştim. Belki ilginç şeyler bulurum diye. sonra bu mağarayı buldum. İçeri girdim. Tesadüfen gizli duvarı keşfettim" dedi Steve.
-"Senin sayende bugün hayattayız Steve" dedim.
Emily çok tedirgin gözüküyordu. Olanları merak ediyor gibiydi.
-"Peki biz yatarken ne oldu Adrien?" diye sordu Emily.
-"Uykum gelmeye başlamıstı. Hanry'nin sırası gelmişti. Onu kaldırmak için ayağa kalktığımda ayağımın yanına bir kabak yuvarlandı. Ben nerden geldiğini anlamaya çalışırken patladı. Patlamanın etkisiyle ayağım yaralandı. Duman çıkmaya başladı. Sonra sizi uyandırdım. Gerisini biliyosunuz zaten" dedim.
Sessizlik oluştu. Adımlarımızı hızlandırdık. Ayağımın acısı geçmişti. İçimden"çok tuhaf" diye geçirdim. Hanry'e baktım. Elinde ucu sivri bir sopa vardı.Tedbirli davranıyordu. Korkuluk yine gelebilir diye. Çiftlik gözükmüştü. Koşmaya başladık. Yorgunduk bu halde bile koşuyorduk. Polin ve Hanry evlerine yaklaştığımızda ayrıldılar. Koşmayı bıraktık. Yürümeye başladık. Emily ve Chloe'de ayrıldılar. Chloe ayrılmadan önce Steve'in yanağından öptü. Emily ise bana göz kırptı. Hiç bir şey anlamamıştım. Vedalaştıktan sonra ben ve Steve tek kaldık. Bizim evin önüne geldiğimizde vedalaştık ve oda kendi evine gitti.
Bende bizim evin kapısına ilerledim. Paspasın altına baktım. Anahtar ordaydı. Annem her zaman anahtar koyardı. Acil bir durum olur diye. Anahtarı aldım. Kapıyı açtım. Sessizce içeri girdim. Yukarı çıktım. Odama girdim. Saate baktım 06:25'ti."Ne kadar çabuk yatsam kârdır" dedim. üstümü çıkartıp hemen yatağa attım kendimi.....