Koşun!.. arkadaşlar!.. koşun!.. Bütün gücünüzle koşun. Ben Emily'nin elini tutarak koşuyordum. Ama o hâla peşimizdeydi. İlerde bir ev gördük. Eve doğru yönümüzü değiştirdik. Evin içine girip kapıyı kilitledik. Pencereden baktık. Gitmişti,ama biz öyle sanıyorduk. Birden kapıya bir şey çarptı. Biz saklanmak için bir yerler aradık. Hepimiz yer bulduk ve saklandık. Kapıya çarpan şey patladı. Patlamanın etkisiyle kapı parçalandı. Emily ile aynı yerde saklanıyorduk. Yavaşça kafamı kaldırdığımda korkuluğu gördüm. Elinde ateşli kabakla bizi arıyordu. Emily sessizce ağlıyordu. Ben sessizce onu teselli etmeye çalışıyordum. Birden Polin'in çığlığını duyduk. Korkuluk onu saklandığı yerde bulmuştu. Kafamı yine yavaşça kaldırdığımda gördüğüm hadise karşısında delirmiştim. Emily bana ne olduğunu soruyordu. Ben kendimde değildim. Emily ben söylemeyince kendisi baktı. Oda benim gibi delirdi. Korkuluk Polin'i öldürmüştü. Birinin sesini daha duyduk. Bu Steve'in sesiydi. Kafamı yine kaldırdığımda Steve'in cansız bedenini görmemle kafayı yeme durumuna gelmiştim. Emily bana baktığında Steve'in öldüğünü anladı. Korkuluğun sesini duyduk;
Adrien...Adrien...Nerdesin?...Eğer çıkmassan diğer arkadaşlarında ölcek. Ben seni uyarmıştım. Git burdan demiştim. Ama sen kalmayı tercih ettin. Eğer şimdi çıkarsan son 3 arkadaşına dokunmicam. Sana 5 dakika süre 5 dakika sonrada çıkmassan o 3 arkadaşında ölür. En sondada seni öldürürüm.....
Korkuluk bunları söyler söylemez saate bakarak 5 dakika zamanı hesaplamaya çalıştı. Zaman işlemeye başlamıştı. Korkuluk zamanın geçmesini bekliyordu. Dolanıp duruyordu. Son 1 dakika kalmıştı. Ben karar vermiştim. Çıkacaktım. Emily;
-"Bunu yapma lütfen Adrien" dedi.
-"Sizin ölümünüzü görmektense kendim ölürüm daha iyidir" dedim.
Süre bitmişti. Korkuluk;
Evet süre bitti çıkıyormusun?..
Cümlesini tamamlamadan ben ortaya çıktım. Korkuluğa doğru yürürken içimden"lütfen kâbus olsun bunlar" diyordum. Korkuluğun yanına geldiğimde korkuluk sırıtıyordu. Korkuluk;
Seni elimde gördüğün bıçakla öldürücem adrien ha...ha..ha...
Ben ise bir şey demiyordum. Korkuluk tam bıçağı saplayacağı sırada Emily çıktı saklandığı yerden ve;
-"Dur!!.. korkuluk önce beni öldür" dedi.
-"Saçmalama Emily hemen git burdan" dedim sinirli bir şekilde.
-"Hayır ölceksek birlikte ölücez" dedi Emily.
Korkuluk bu olanlara hâla sırıtıyordu. Ben ise içimden lütfen kâbus olsun bunlar tanrım diyordum. Korkuluk Emily'e doğru yürümeye başladı. Emily bana bakarak;
-"Elveda Adrien...." dedi.
Korkuluk elindeki bıçağı kaldırıp Emily'nin kalbine doğru büyük bir hızla sapladı.
O anda kan ter içinde uyandım. Etrafıma baktığımda sabah olmuştu. Kâbus olduğunu anladım. Rahatlamıştım. Bu olanlar gerçek değildi diye mutluydum.
Duş almalıydım. Ayağa kalkıp banyo gittim. Annemler hâla uyuyordu galiba. Banyoya girdim. Üstümü çıkardım. Suyu açıp duş almaya başladım. Duş alırken bile mutluydum. Ama diğer taraftanda endişeliydimde. Duş alır almaz kurulanıp çıktım. Odama girip dolabımı açtım. Bir tişört bir de pantolon alıp giydim. Telefonumu alıp aşağı indim.
Aşağı indiğimde hiç kimse yoktu. Saat 11:30 olmuştu. Bende televizyonu açıp film izlemeye karar verdim. Komedi filmi gülmeye ihtiyacım vardı. Filmi açıp izlemeye başladım. Telefonuma mesaj geldi. Emily'dendi. Benimle bir şey konuşacağını yazmıştı. O yüzden buraya gelicekti. Televizyonu kapatıp kahvaltıyı hazırlamaya mutfağa gittim. Hemen mutfağa gidip kalvaltılıkları masaya koydum. Çayı ocağa koydum. Çay ısınınca bardaklara doldurdum. O anda annem mutfağa girdi ve;
-"Günaydın oğ.. wow.. Adrien senin kavaltı hazırlaman beni çok mutlu etti" dedi.
-"Sağol anne ama bir misafirimiz gelicek o yüzden kendim hazırladım" dedim.
-"Tahmin etmeliydim zaten yoksa sen hayatta kalvaltı hazırlamassın" dedi annem.
Anneme gülümsedim. Annem üstünü giyinmek için yukarı çıktı. Emily'i beklemeye başladım. Kapı çaldı. Koşup kapıyı açtım. Gelen emily'di.
-"Hoşgeldin Emily" dedim.
-"Hoşbuldum" dedi Emily.
-"Buyur içeri geç" dedim.
Ayakkabısını çıkarıp içeri geçti. Ceketini aldım askıya astım. Annemlerin gelmesini bekledim. Bir kaç dakika sonra annem ve babam aşağı indiler. Emily'i gördüklerinde gülümseyip bana baktılar. Koltuğa geçip oturdular. Annemle babam aynı anda;
-"Hoşgelin Emily" dedi.
-"Hoşbuldum efendim" dedi.
Sessizlik oluştu. Bende sessizliği bozup;
-"Kahvaltı hazır geçelim mi?" dedim.
-"Çok teşekkür ederim ama ben yaptım" dedi Emily.
-"Tamam sen otur ben kalvaltı yapıp geliyorum" dedim.
Mutfağa gittik. Masaya geçip oturdum. Babam sinirli gibi duruyordu. Annemde endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Babam;
-"Oğlum dün ben sana yarım saat sonra gel dedim ama sen gittin bir daha gelmedin" dedi.
-"Çok özür dilerim baba yağmur bastırınca bizde bir ağacın altına geçip yağmurun durmasını bekledik ama durmadı,bizde ateş yakıp sırasıyla nöbet tutarak sabah olmasını bekledik" dedim.
Babama bunları söyleyince biraz siniri geçti. Kahvaltımı yapınca babama;
-"Baba Emily benle konuşmak için gelmiş acaba dışarı çıkabilir miyim?" diye sordum.
-"Tamam" dedi babamda.
Hemen sandalyeden kalkıp Emily'nin yanına gittim. Emily'e;
-"Hadi çıkalım" dedim.
Kapıya ilerledik. Kapıya vardığımızda Emily'e ceketini verdim. Bende ceketimi giydim. Ayakkabımızı giydikten sonra dolaşmaya başladık. Emily çok tedirgin gözüküyordu. Ben;
-"Emily bir şey mi oldu? diye sordum.
-"Yok bir şey olmadı sadece çok kötü bir kâbus gördüm" dedi.
-"Kâbus mu?" dedim şaşırmış bir şekilde.
-"Evet kâbus" dedi Emily.
-"Peki nasıl bir kâbus gördün?" diye sordum meraklı bir şekilde.
Bir yere geçip oturduk. Emily gördüğü kâbusu anlatınca ben çok şaşırdım. Tenim bembeyaz oldu. Emily;
-"Adrien ne oldu iyimisin?" diye sordu endişeli bir şekilde.
Ben söyleyecek kelime bulamıyordum. Aynı kâbusu görmüştük. Kendime geldiğimde;
-"Bana inanmıcaksın ama aynı kâbusu görmüşüz Emily" dedim.
-"Ne?!... Nasıl?!..."diye sordu.
-"Bilmiyorum ama iki kişinin aynı kâbusu görmesi mümkün değil kesin biri yaptı" dedim.
-"Ama kim yapmış olabilirki ?" diye sordu Emily meraklı bir şekilde.
Kimin yapmış olabileceğini düşünmeye başladık....