Kırmızı Cuma 9.Bölüm

590 25 19
                                    

Bazı hayaller vardır, asla gerçek olmayacağı bilginiz dahilindedir, ama siz kurmaktan vazgeçmezsiniz. Çünkü bilirsiniz ki vazgeçerseniz pes etmiş olursunuz. Son imkan kalana dek ulaşmaya çalışırsınız hayallerinize. Bazen bu hayaller takıntı haline de gelebilir. İnsanın kendini inandırdığı ve kaptırdığı bir rüya. Eren gibi aynı. Her sokak, her cadde, yağmurla baştan aşağı yıkanmış Sarıyer'den ayazıyla buz tutmuş Ankara'ya kadar hayalleri vardı. Ve en sonunda hayallerinin sadece kalbinin güzelliğini yansıttığını anladı. Zararın neresinden dönülürse kardı belki, fakat Eren iş işten geçtikten sonra bunları farkına varmıştı. Mert'i bu kadar derinden kurcalamadığı ve onun üzerinde hayaller kurmadığı için, ailem dediği insanların arasına 'zorla' dahil etmediği için gayet mutluydu. Herkes tarafından seviliyor ve orta halli bir iletişim gerçekleşiyordu. Aynısı Can veya Sezgin gibi benzeri isimler için geçerli değildi. İnsan gerçekten kendi bildiğini okuyordu işte. Elif'in uyarışlarının, konu Sezgin'e gelince surat asışlarının neden olduğunu şimdi daha iyi anlıyor ve ona hak vermeye başlıyordu. Konu Can olduğunda Merve'nin neden onu uyardığını, neden ayağını denk alması gerektiğini daha iyi anlayabiliyordu. Kutay'ın kalbimde yeriniz farklı deyişlerini ama bunu bir türlü hissettiremeyişini anlayabiliyordu. Kutay'ın çocukluk arkadaşları yoktu Eren gibi, dolayısıyla dostluğun daha düşük samimiyette olabileceğine inanıyordu ve öyle davranıyordu. Tüm olayları sonradan öğrenen, toplu sohbetlerde kendi isteğiyle az bulunan, günler aylar geçse de dostluğun baki kaldığına inanan bir çocuktu. İyi veya kötü tüm haberleri aynı sanal ortamda bulunduğu insanlardan bile öğrenebileceği yerde sadece Eren aklına geldiğinde ve onu aradığında şans eseri öğrenen bir yakın arkadaştı. Konu aşka geldiğinde ise Kutay kendi karakterini dahi değiştiriyordu...

Fakat Kutay'ın Erenler üzerinde tarif ettiği şey, bu devirde bile basitleştirilmiş hale gelen sıradan bir arkadaşlıktı işte. Yalnızca arkadaşlar günlerce veya aylarca konuşmasalar birbirlerine ilk günkü gibi davranabilirler. Gerçek dostlar birbirlerinden 1 gün dahi ayrı / habersiz kalamazlar. Kutay yıllar boyunca halı saha maçındaki yedek oyuncu gibi kenarda köşede kalmıştı. Sadece ana oyuncular hasar gördüğünde ortaya fırlayarak yardıma yetişen bir oyuncuydu bu düzende. Artık Eren, birlikte büyüdüğü çocukluk arkadaşlarının gerçek dostları olduğunu ve Kutay'ın da bir komşusu olduğunu biliyordu. Kutay, Eren'in komşusuydu ve o komşu çok sıkı olduğu bir arkadaşıydı aynı zamanda. Günler ilerlediğinde ve Can'ın davranışları iyice kabalaştığında, haksızlığı ve ağırlığı haykırmaya başladığında Eren kendini geri çekti ve onunla da iletişimine son verme kararı aldı. Zaten böylesine gözünün açılma sebebi de derinlerine indiği bu kişilerin kendi üzerinde yarattığı depremlerdi. Öyle tehlikeli depremlerdi ki bunlar, tek etkilediği yer Eren'in kalbiydi. Ağzından çıkamayıp da yüreğine hapsolan kelimeler, kalbinin atmasını engelleyerek bir yük haline gelen cümleler; farkında olmadan beynini doldurduğu ama gerçek olmadığı için saplantı halinde kalan hayaller... Onların davranışları karşısında Eren çok zor atlatmıştı bunları. Sıra uzun zamandır hatalarını telafi edip yine herkesle iyi olabilmekteydi

Merve Ankara'daki evine geri döndüğünde Sezgin'e güzel bir akşam yemeği hazırlamıştı. Bir aralar aynı evde Sezgin'le bulunsa neler hissedeceğini ve ne kadar güvende olacağını düşünüyordu. Sevdiği adamın eli sadece eline değil, evinin her köşesine değiyor ve onu mutlu ediyordu. Ayaklarını sehpaya uzatıp televizyon izlerken tam bir tipik Türk erkeği gibi gözüküyordu. Sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkayan Merve'nin aklındaki ise sanki karı kocalarmış gibi olmalarıydı. Oysaki onu sadece evine bırakıp biraz daha yanında kalmaktı hayali. Her geçen gün daha az umursadığı yaş farkı artık umurunda bile değildi. Onun o koltukta oturması bile ona huzur veriyordu.

Kırmızı CumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin