KELEBEĞİN RÜYASI

29 2 0
                                    


Her şey sinek valesi için ufak bir hayaldi aslında. Sinek valesinin ihtiyacı olduğu tek şey gitmeyen biriydi. Her zaman ki gibi sessiz sakin bir gecede takılı kalıp düşüncelere daldı. Ama bu geceyi diğer geceler ayıran bir şey vardı. Sinek valesi bu sefer onu nasıl bir kadının sevmesini istediğini hayal ederek geçirdi o geceyi. Saçları uzun, elinin saçlarının dalgasında boğula bileceği bir kadın, gözleri gece kadar karanlık ve gizemli bir kadın, geçmişi ve geleceği belli eden bir kadın, görebildiği hiçbir şeyden korkmayan cesaret dolu bir kadın. Bunlar hayalden ibret olsa da gerçek olması fazlası ile yakındı. En azından gelecek için öyleydi. Ufak bir soru daha. Kadılar mı daha çok sever erkekler mi? Sinek valesinin cevabı ufakta olsa taraf tutar gibiydi. Hak vermek gerekirdi yaşadıklarından ötürü. "Kadın Güneşi Sevdi. Erkek Geceye Âşık Oldu. Unutulan bir şiir gibidir âşık bir erkek. Aslında unutulan her şey gibidir. Soğuk ve ıssız. Aşkın gizemi yoktur. Yaşanması gerekir ve yaşanır. Kadın sessizce güldü aşka. Elimi sallasam ellisi dedi. Erkek bağırdı sessizce. Kendini sağır edecek kadar sessiz bağırdı. "vazgeçmeyeceğim". Kadın aşkı hafife aldı. Bir gün ona en ağır darbeyi vuracak olan aşkı çok mu çok hafife aldı. Asıl sorun bu. Erkek vazgeçmeyecek kadar kadın kendine yetecek kadar sever." Bu kelimelerin arkasına "O KADIN" hikâyesi yazıldı. "Sacını savuruşu ile derdi, tasayı ve hüznü yok eden O KADIN. Tüm kelimeleri ile bir çıkış bulabilen O KADIN. Göz kapaklarında yaşadığı her şeyi anlatan izlerin olduğu O KADIN. Sim siyah gözleri ile geceye meydan okuyan O KADIN. Dudaklarının arasından çıkacak her bir kelimeye âşık olunacak O KADIN. Her bir adımında asaleti gösteren ve hissettiren O KADIN. Aşkın uğramadığı O KADIN" Hiçbir zaman ulaşamayacağını bildiği O KADIN. İşte sinek valesini sadece O KADIN aşktan vazgeçirebilirdi. Hayal ederek seneleri geçirmenin bir iyi yanı vardı aslında. Bitmiyordu, ölene kadar da bitmeyecekti. Hayalindeki o kadına ulaşana kadar bitmeyecekti. Bu hayal fazla kısaydı. O gecenin sabahında bir kelebek odanın içerisinde dönüp duruyordu. İşte bu hayaline Kelebeğin Rüyası demişti sinek valesi. Her şey de bir anlam olmak zorunda gibiydi. Her gece düşüncelere ve hayallere boğulmaya devam etti. O yaşadığı gerçekleri bırakıp geceler boyu hayaller kurmaya devam etti. O dört duvar arasında geçirdiği ayları, sürgün gibi yaşadığı yılları her şeyi bir anda silip atıyordu bu gece. Kelebeğin Rüyası sandığı kadar kısa sürmemişti. Aklından çıkaramadığı hayali aslında yıllarca kupa kızında görmek istediği özelliklerdi. Kupa kızını o kadar az tanıyordu ki sanki Kelebeğin rüyası hayali hep kupa kızında vardı da, hep öyle hayal ederek ona bağlandığının farkında değildi. Aslında yıllarca bir hayale âşık kalmıştı. Bunun farkına hiçbir zaman varmamıştı. Kelebeğin Rüyası hayali o kadar değerliydi ki. Geçmişi bir an da öğrenebileceği ve gerçek geçmişi görebileceği tek olaydı. Hiç olmadığı gibi bir hayal bir gece daha tekerrür etti. Kelebeğin Rüyası hikâyesi bir gece daha yazıldı. "Kelebeğin ufak bir rüyası. Nasıl bir kelebeğin rüya görmesi imkânsız ise benimde Kelebeğin Rüyasına ulaşmam bir o kadar imkânsız. Sürekli gelmeyen biriler. Hep hayatımın içindeler. Gelmedikleri gibi hayallerimden ve düşüncelerimden gitmeyen birileri. Gözlerinde umudu ve sevgiyi görebileceğim tek hayalim. Hayal etmekten ve tutuklu kalmaktan başka neden anlarım ki? Hiç görmediğim ve tanımadığım bir kadın. Ufak bir rüya belki de. Öyle bir kadın gerçekten var mı? Bu sorunun cevabını fazlası ile merak eder oldum. Sessiz ve sakin yine geceler. Hayaller ve düşüncelere yine bir parça kâğıt ve kalem eşlik ediyor. Geceyi aydınlatan sokak lambaları gibi hayallerim. Geceyi aydınlatmak için ufak bir çaba sarf etse de uğraş boşa gibi. Gece her zaman kazanıyor sonuçta." Her ne kadar gerçekten uzağı gösterse de hayaller hep bir parçamızı taşırlar. Düşüncelerimizi hafifletip bize farklı bir dünyada birkaç dakika yâda saat verir." Sinek valesi kelebeğin rüyasına bir gece daha yazdı. Sanki karşıdaymış gibi, sanki o hep yanındaymış gibi yazıldı kelimeler. Şu günlerde bir şeyi çok iyi anlıyorum. Hayatımda sensizliği hissediyorum sanki. Sensiz olmuyor. Senle de olmuyor. Gideyim diyorum. O günün gecesinde kurduğum hayal selinde gitme diyorsun. Susuyorum çoğu zaman. Aslında bir hayal gibisin benim için. Bir sesin var, bir tarzın, ama bir yüzün yok. Var da yok. Bu kötü anlamda değil. Seni göremiyorum. Ne yaptığını, o an ne yaptığını bilmiyorum. Neredesin sen ya? Gel artık. Gel ve gitme. Dedim ya. Sen benim için bir hayalsin. Ve benim düşleyip düşündüğüm hayal ettiğim en kıymeti hayalimsin kelebeğin rüyası. Kısa bir hayalin defalarca kafamda tekrar edişisin. bu yüzden kelebeğin rüyası dedim belki de. Yine sabah oluyor. Gecelere anlattım seni. Dayanamadı. Günü yine aydınlığa bıraktı. Her gün öldüm de öldüğümü sadece kelebeğin rüyasına söyleyebildim. Güneşi kıskandıracak kadar güzelsin, bir bakışın ile geceyi yaşatacak kadar özelsin. Sen kısa bir hayalsin. Ulaşamayacağım tek şeysin. Sen imkânsızsın. Neredesin sen ya? Sinek valesi o gece yola devam etti. Ve İstanbul'a geri döndü.

Sinek Valesi*Sonsuz AşkWhere stories live. Discover now