SON SOHBET

17 0 0
                                    


Kaybettiklerimizi hatırladığımız anda geçmişin ne kadar acı bir iz bıraktığını anlayabiliriz. İnsanlara geçmişin ne kadar acı dolu olduğunu anlatabiliriz. Ama geçmişi silemeyiz. Asla unutamayız. Unutmak istediğimiz her şey kalbimizde ve gönül denilen duygu selinde bir yer kaplar. Her gün yaşadığımız sıradan günün gecesin de bir burukluk vardır. Hikâyelerde gördüğümüz karakterlerin yerine koyarız kendimizi. Asla gerçekleşmeyecek hayallerin kurbanı oluruz. Buna biz karar vermeyiz. Üzülmeyi, mutlu olmayı, sevmeyi, sevilmeyi, ağlamayı ve gülmeyi tercih edemeyiz. Geçmiş denilen boyutta yaşadıklarımız ile bunların bazıları bize sunulur. Seçemeyiz ama seçer gibi yaşarız her birini. Bazısını çok, bazısını ise az yaşarız. Gitmek istediğimizde geri bıraktıklarımızı biraz bile olsa düşünüyorsak eğer, gitmemeliyiz. Giderken bile hayal ederiz. Biri bağıracak arkamızdan "gitme" diyecek. Ama bu hiçbir zaman olmayacak. Hep bir beklentimiz vardı bu konuda. Ama olmayacak. Ümit etmeden yaşayamayız. Biri sizi seviyorsa eğer sizde onu sevin. En azından sevmeye çalışın. Ulaşamadıklarımız bize uzak kalsa da yürümekten vazgeçmeyiz. Eğer vazgeçerseniz bunun aşk değildir. Aşk bir insanın hayatı boyunca bir kişiye bağlı kalmasıdır. Aşkta yanlış tercih yoktur. Gitmek isteyen birini durdurmaya çalışmayın. Neden gittiğini bilseniz bile ona kal demeyin. Eminim ki gitme sebebi siz değilsiniz. Kalma sebebi de hiç olmamışsınızdır. Eğer o kişinin gitmemesini istiyorsanız ona onu sevdiğinizi söyleyin. Bu kelimeler ona inandırıcı gelecektir. Eğer bu sizin söylediğiniz bir yalan ise bunun anlaşılması fazla sürmeyecek ve karşınızdaki insandan ağır bir darbe yiyeceksinizdir. Eğer duygularınız gerçek ise mutluluğa doğru gitmeye hazır olun. Gitmek ne kadar acıdır. Giden herkesin yanında bitik bir huzur ve düşüncelerle dolu bir gelecek vardır. Gerçek yaşanmışlığı ikinci plana atıp hayal etmeye devam ederiz. Belki de doğru olan budur. Verdiğimiz sözleri bir hayat felsefesi olarak görmemiz bizim için her zaman bir eksidir. Çünkü kendimizi yapmak zorunda gibi hissederiz. Hissetmesek bile yapamayacağımızı bildiğimiz halde o söz uğruna her şeyimizden feda ederiz. Geceleri yaşarız. Geceleri dinleriz çoğu zaman. Biz anlatmaya başladığımızda ise gece bizi dinler. Ne anlatırsak anlatalım gece bize itiraz etmez. Küfür etmez, soru sormaz, of çekmez ve gitmez. Gece en iyi arkadaşımızdır. Yıllarca insanların içinde yalnızlığı yaşayıp bunu belli etmememiz bizim en büyük yeteneklerimizden biri. Bu yalana bazen biz bile inanıyoruz. Ama inandığımız günün gecesinde yine tüm gerçekliği ile anlıyoruz inanmadığımızı. Her gece yatmadan önce gözlerimizden dökülen birkaç damla yaş. Bunun anlamı hüzün değil bence. Bunun anlamı hayal edip hayata geçiremediklerimiz bence. Geçmişte tüm sınırları ile yaşanan aşk, şu günlerde bir çocuğun oyuncağı gibi. Aşk kelimesi fazlası ile hafife alınıp anlam ve değerini fazlası ile yitirmiş olmalı. Bir insana âşık olmak ölümü beklemektir. Çok kullanılan bir tabir olsa da diğer tüm insanlara gönül denilen yolun kapılarını kapamaktır. Gecelere âşık olun, parmaklarınız arasında yanan sigaranın dumanına âşık olun, okuduğunuz kitaplara, gördüğünüz güzel manzaralara, hatırladığınız güzel anılara... Âşık olunacak o kadar fazla yaşanmışlık var ki saymakla bitiremeyiz. İnsanı öldüren aşkı insan neden ısrar ile ister ki? Kelimeler yetersiz. Aşkın karşısında her şey fazlasıyla yetersiz ve aşkı yaşan biri için diğer her şey fazla gereksiz. Son olarak bildiğim tek bir şey var. Aşk kocaman bir kütüphane gibidir. Seni her hangi bir kitabın her hangi bir sayfasına yazar. O kocaman kütüphanede her hangi bir rafın her hangi bir katına koyar. Yıllar geçer isminin yazılı olduğu kitap tozlanır ve yıpranır. Hiçbir zaman adın merak edilmez. O kitap orada yok olana kadar kalmaya mahkûmdur. Hikâyeni kimse merak etmez ve bilmez. Aşk insanı lanetler. Öldüremediği her insanı lanetleyerek cezalandırır. Aşkın asıl amacı yavaş yavaş öldürmektir.

orlar bir şek'Rµ

Sinek Valesi*Sonsuz AşkWhere stories live. Discover now