DÖRT DUVAR ARASINDA

15 1 0
                                    


                    

İstanbul'a döneli çok olmamıştı. Bir bara gidip birkaç kadehte kendini bulmak istemişti. İyice içip, kendini kaybedecek kadar içip Kadıköy sahiline oturup kalmıştı. Ne kadar düşünse de geçmişini, bir parça eksikti hep hayatında. Sabahın ilk ışıklarına kadar oturup neden bu halde olduğunu düşünmüştü. Tam ayağı kalkmıştı ki kupa kızının sevgilisi yanına oturmuştu. Söylenen sözlere tepkisiz kalmıştı. Ama son söylenen o sözler sinek valesinin en acı noktasındaydı. Bir anlık sinir ve sarhoşluğun etkisi ile elindeki boş viski şişesini kafasına vurduğunda olacakları hiç düşünmemişti. Sinek valesi Tekirdağ'daki yazlığına kaçmıştı. O olayın yaşandığı günün gecesinde sinek valesi düşünceleri ile boğuştu. Teslim olması gerekiyordu. Sabah saatlerinde her şeyin farkına varıp karakola gidip teslim olmuştu. Çıkarıldığı mahkemede dört ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Üç gün boyunca uyumamıştı. Korktuğundan değil nasıl bir hata yaptığından. Ceza evi bir farklıydı. Zaman geçmiyordu. İçten içe kötüden kötüye bitiriyordu kendini sinek valesi. Her gün artan sigaraların dumanından yazıldı bu satırlar. "hayatım boyunca hiçbir şeyi başaramadım. Ne kötü bir insan olabildim. Nede iyi bir insan. Nede başarılı bir okul hayatım oldu. Nede düzenli bir işim. Hayatım boyunca yapmak istediklerimi hiç yapamadım. Bende bir şeyi düzgün yap ve ölene kadar sev demiştim kendime. Ve her şeyin sonunda bir yemin etmiştim yıllar önce. Bir gün senden vazgeçersem o gün öldüğüm gün olsun diye. Bitmeyen gecelerin sessizliğinden yazıyorum. Susmayan şarkıların içinden yazıyorum" . Günler geçtikçe artan sigaralar sinek valesinin sonunu hazırlıyordu. Hiç kimsesi yoktu. Ne onu merak eden bir arkadaşı nede bir ailesi vardı. Mektup yazıyordu geceleri, hiç gönderemediği mektupları. Bir mektubunda Şu sözleri yazmıştı." Kaybetmeye alıştım artık. İlk ailemi sonra hiç olmayan arkadaşlarımı kaybettim. Nerede yalnızlık dense üstüme alınıyorum hep. 21 yaşındayım. Hayatımda sadece seni sevdim. Etrafımda başka sevecek hiçbir şeyim olmadığı için sevdim belki de. Kaybedecek bir şeyim olmadığı için belki de. Neden mi bekledim seni bunca sene Hayattan, yaşadıklarımdan, olmayan arkadaşlarımdan Vazgeçtiğim için senden vazgeçmedim." Sözlerin anlamı sinek valesine göre çok derindi. Kupa kızı okusaydı umurunda bile olmazdı diye düşünürdü hep. Bir tane mektubunu cesaret edip göndermişti kupa kızına. Görüş günün de gardiyan " ziyaretçin var" dediğinde sinek valesi fazlasıyla heyecanlanmıştı. Ve kupa kızı o gün oradaydı. Ne konuşabilirlerdi ki. "Neden geldi" diye düşünüyorken ilk sözcükler kupa kızından çıkmıştı. "Nasılsın" Sinek Valesi Kaybettiklerini Unutarak Mutluluk ona Uğramışçasına "İyiyim" Diye Karşılık Vermişti. Neden geldiğini ya da ne için geldiğini anlamasa da o an mutluluk uzun zaman sonra sinek valesinin yanındaydı. İstemeden de olsa yine yenik düşmüştü hayallerine. Görüş günlerini sabırsızlık ile bekliyordu artık sinek valesi. Günler ve haftalar geçtikçe umudu artıyor ve hayal kırıklığına uğradığında bir o kadar üzüleceğini biliyordu. Eğer sorulsaydı sinek valesine "Kupa kızı her görüş gününde yanına gelecek ama sonsuza kadar burada kalacaksın" işte o soru sorulsaydı, hiç düşünmeden kabul ederdi. Cezasının son iki haftasını çekerken artık ziyaretlerine kupa kızı gelmiyordu. Olacakların az çok farkındaydı. Her zaman ki gibi kaybetmeye mahkûm olduğunun farkındaydı. Ceza evinden çıkar çıkmaz kupa kızının yanına gitmişti. Sinek valesi daha ilk cümlesini söylemeden kupa kızı söyleyeceği sözleri birden söyleyivermişti." İçeride kin tutma diye yanına geldim. Öfkelenme diye." Söylenen sözler sinek valesini artık yaralamıyordu. Bu olan olaylarda geleceği görür gibiydi. Sadece biraz yalnız kalmak istemişti o an. Belki ağlayacaktı belki de öfkesini kusacaktı kendine. Tekrar aynı olayları yaşadığı için kendine öfkeliydi. Lakin bir yandan da kendine hak vermekteydi. En azından yalanda olsa yıllar önce ki hikâyeyi baştan farklı bir şekilde ilerletmiş aynı bir sonla sonlandırmıştı. Birkaç gün Balıkesir'deki yazlığına gitmişti. Sakinliğini ve durgunluğunu korumanın tek yolunun ondan uzakta kalmak olduğunu düşünüyordu. "Ne kadar uzak kal sakta sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanlardan o kadar bağlanırız kaçtığımız insanlara. Ne için ya da neden kaçtığını nasıl unutabilir ki insan. Sonuçta kaybettiklerinin arkasından kaçar insan."  

Sinek Valesi*Sonsuz AşkWhere stories live. Discover now