SONUN BAŞLANGICI 🗝️

29 1 1
                                    

"Aman tanrım! işte buradasın "diye mırıldandı hafifçe, ellerini küçük çamur birikintisinden çıkardı ve onu dikkatlice avucuna aldı.Hava hafif yağmurlu olduğundan saçlarının ıslanması hoşuna gitmemişti,saçlarını geriye doğru savurdu ve hafifçe gülümsedi.Aradığını bulmuş gibi görünüyordu. Ona daha yakından bakmaya başladı.Birkaç küçük ve kesin bakışın ardından artık aradığının o olduğuna emindi, Onu ararken dizlerinin üzerine çökmek zorunda kalmıştı şimdi ise ayağa kalkmak için özenle hareket etti. Aslında yağmuru severdi ama çamur ona her zaman iğrenç gelmişti, artık tamamen ayağa kalktığında dizlerinin çamurla kaplandığını ve üzerinin kirlendiğini gördü. ama bu yalnızca iki saniye sürmüştü sonra hızla elindekine odaklandı. Elinde tutarken yaşadıkları aklına gelmiş olmalı ki gözlerinden hafifçe yaşlar düşmüştü,ellerinin istemsizce titremeye başladığını o sırada fark etti o sırada elindekini daha dikkatli kavradı. Sanki elinden düşürse bir şey olacakmış gibi bir hali vardı. Bunu kanıtlarcasına bir hızla montunun cebinden çıkardığı soluk kırmızı mendile onu sıkıca sardı ve iç cebine koyup cebin zincirini kapattı. O kadar dikkatliydi ki buna kendisi bile şaşırdı. Aslında bunun sebebini biliyordu, son birkaç aydır yaşadığı her şeyin sorumlusu şu anda cebinde duruyordu. O da tam olarak bunu düşünüyordu. Düşüncelerden sıyrılmak istercesine elleriyle dizlerindeki çamuru temizlemeye çalıştı, ardından ellerindeki çamurlardan kurtulmak için de ellerini birbirine çırptı ama bu yeterli olmadı.yağmurun etkisiyle yapış yapış olan çamur daha da bulaşıyordu. Ellerine ve üzerine bakarak şiddetli bir ağlama krizine girdi. Bunlar onun katlanamayacağı şeylerdi. O tam bir temizlik ve düzen manyağıydı, elleri, saçları, ve üzerindeki kir tabakaları onun duygularının patlama noktası olmuştu anlaşılan. O da aksini iddia etmiyor gibi görünüyordu. Ağlaması daha da şiddetlendi ve dizlerinin üzerine çöküp gökyüzüne baktı. Çiseleyen yağmura rağmen gözleri açık ve ağlamaya devam ediyordu. Yağmur damlaları yüzüne çarpıyor hafif esen rüzgar saçlarını okşuyordu. Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ve kendisinin bile kendisinden beklemediği bir şey Yaptı
"Aaaaaaaaaaaahhh" diye haykırdı güçsüz bir sesle gökyüzüne.Bu haliyle ne kadar da çaresiz görünüyordu. Sesi de parça parça çıkmıştı. Kaldıramayacağı şeyler yaşamıştı ve şuan son bulmasını umuyordu artık. Aslında bu haykırış zaferinin sesi de olabilirdi belki ama hiç öyle görünmüyordu. Nihayet kafasını aşağıya eğdi ve koluyla gözyaşlarını sildi. Burnunu çekip çöktüğü yerden kalktı ve hızlı adımlarla yürümeye başladı.

**********

Kirli botlarını çıkarıp düzgün bir şekilde her zamanki yerine yerleştirdi. Göz ucuyla duvardaki saate baktı,gözlerini devirerek merdivenlere yöneldi yavaş adımlarla koridorun başındaki odasına girdi. Eli, soluk lacivert ve şu anda ıslak olan montunun iç cebine gitti ara sıra mendilinorada olduğundan emin olmak için yokluyordu ama bu kez onu cebinden dışarı çıkardı. Onu birkez daha eline aldı ve ilerideki çalışma masasına yöneldi,mendili masanın üzerine bıraktı. Son kez soluk kırmızı mendile boş bir bakış atarak arkasını dönüp banyoya doğru hareket etti,aynanın karşısına gelince duraksadı ve gördüğü silüete baktı ne kadar da yorgun ve solgun görünüyordu,göz altları da şişkin ve hafif morumsu bir renkti. saçları yağmur sayesinde bakımsız ve yağlı görünüyordu. Birden ürperdi,üşümüştü üzerindeki ıslak kıyafetlerden bir an önce kurtulmak için harekete geçti.Artık bir an önce temizlenmek istiyordu.Genelde bu tarz havalarda giydiği koyu lacivert montunu çıkarıp rastgele bir yere fırlattı, üzerindekileri teker teker çıkarmaya başladı. Vücudunda dokunduğu her yeri yanıyordu sanki. Derin bir nefes aldı ilerledi ve kendini sıcak suyun altına bıraktı.

**********

Çok yorulmuştu, derin görünen bir uykudaydı ama onu tanıyan herkes çok hafif bir uykusu olduğunu bilirdi. Yorganın içinde biraz gerindi, kollarını iki yana açtı ve esnemeye başladı. Uykusunu almıştı fakat daha fazla uykuya hiç bir zaman hayır demezdi. Ama bu gün buna niyeti yoktu. Yatağın içinde etrafına baktı, koyu gri perdeler neredeyse kapalıydı, içeriye çok az gün ışığı giriyordu. Hava aydınlanmaya başlamıştı. "bu gün büyük gün" diye söylendi kendi kendine. Haklıydı bu gün büyük gündü. Yatağından kalktığı gibi perdelerini tamamen açmaya koyuldu. Hepsini sonuna kadar açtı ve arkasını dönüp kapıya doğru yöneldiği sırada gözüne dün gece masanın üzerine bıraktığı soluk kırmızı mendil çarptı, orada öylece duruyordu. Adımlarına devam etti acelesi yoktu ama tedirgindi. Merdivenleri hızlı adımlarla indi zamanın bir an önce geçmesini diliyordu. Kendine yiyecek birşeyler çıkardı uzun zamandır rahat bir kahvaltı yapmamıştı aslında şu an da tam olarak rahat sayılmazdı ama bu rahatlığa giden ilk adımlarıydı. Eliyle aldığı siyah zeytini ağzına götürdü ve çiğnemeye başladı. Bu halde  bile çok zarif ve güzel görünüyordu. Açık kahverengi gözleri boşluğa bakıyorken ağzındaki lokmaları çiğnemeye devam ediyordu ki dikkatini dağıtan şey telefonunun sesi olmuştu. Koşar adımlarla merdivenleri geçti. Yatağının hemen kenarındaki telefonu eline aldı "o" arıyordu. "Ama daha çok erken" diye düşündü içinden. Neden bu saate arıyordu böyle planlamamıştı. Titrek elleriyle tuttuğu telefonu açmaya eli gitmiyordu ama başka çaresi yoktu. Derin bir nefes aldı ve yutkundu sesinin titremesini istemiyordu anlaşılan. Sonunda parmakları ısrarla çalan telefonu açma tuşundaydı."merhaba Angel" bu sese aşinaydı dişlerini sıktı ve konuşmak için ağzını açtı "merhaba" diyebildi daha fazla konuşursa gözyaşlarına hakim olamayacağından emindi. bunu defalarca yaşamış ve biraz zaman kazanmak için sadece susmuştu. Karşıdaki sese odaklandı "çok erken oldu Angel ama seni özledim" bu adam etkileyici bir sese sahipti. Angel sinirle dişlerini sıkmaya devam ediyordu ona cevap vermek için nefesini düzenledi. "bu gün her şey bitecek ve senden sonsuza kadar kurtulacağım " bunu kendinden çok emin bir şekilde söylemiş ve kendiyle gurur duymuştu adam aynı ses tonuyla " ahh evet haklısın unutmuşum üzgünüm" diye cevap verdi. Onu sinirlendirmeye çalışıyordu. Bu cümle Angel'i gerçekten de sinirlendirmişti,nasıl olur da unuturdu! Onun bu kadar uğraştığı ve çabaladığı bir şey bu adam için bu kadar mı basitti?. Bütün bunlara rağmen kurtulacağı kısmında bir sıkıntı yok gibiydi en azından Angel öyle düşünüyordu. Bir kez daha nefes aldı ve "yeri ve zamanı söyle" diye emir verdi. Bu kararlılık ona cesaret veriyordu. Adam hafifçe kıkırdadı " onu bulduğundan emindim hiç şüphem yoktu" dedi sesi birden ciddileşti ve Angel'in konuşmasına fırsat vermeden devam etti "seni almak için gelecekler. Merak etme anlaştığımız gibi olacak Angel ." Angel da artık rahat konuşuyordu "öyle olsa iyi olur .." diye ekledi. Aksi olması ihtimalinde genç kızın da planları vardı. Telefon iki tarafın da sessizliği sonunda kapandı. Angel hazırlanmak için işe koyuldu. Tamamen bittiğinde siyahlara bürünmüştü. Siyah en sevdiği renkti. Yatağının üzerine oturdu ve beklemeye başladı bu sırada aklına önemli bir şey gelmiş gibi gözlerini kocaman açtı ve devirdi. En önemli ayrıntıyı sona bırakmıştı aslında unutmuştu. Ayağa kalktı ve masaya yöneldi. Mendili açtı ve içindekini eline alıp iç cebine yerleştirdi. Başını hafifçe yukarı kaldırdı sanki bir şey duymaya çalışıyor gibiydi. Evet öyleydi bu bir araba sesiydi nihayet vakti gelmişti. Merdivenleri ağır adımlarla inerken bu güne kadar yaşadığı her an gözlerinin önünden geçiyordu. Kapının önünde geldiğinde durdu ve aynaya baktı kendisine inanıyor ve güveniyordu derin bir nefes aldı ve "sonun başlangıcı" dedi bu onun durumu için oldukça uygundu...


CEVAPSIZ SORULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin